Menim anam ve ana dil (Bahtiyar Vahapzade'nin vefatı üzerine)


Azerbaycan’ın büyük şairi Bahtiyar Vahapzade, “Menim Anam” şiirinde şöyle diyor:

MENİM ANAM

Savadsızdır

Adını da yaza bilmir Menim anam...

Ancak mene

Say öğredip

Ay öğredip

İl öğredip

En vacibi dil öğredip

Menim anam.

Bu dil ile tanımışam

Hem sevinci

Hem de gamı

Bu dil yaratmışam

Her şiirimi

Her nağmemi,

Yoh men heçem

Men yalanam

Kitap kitap sözlerimin

Müellifi: Menim anam

Şairin ne dediğini büyük ölçüde anladınız; ama şöyle kısaca bir tekrar edecek olursak, şair diyor ki: Okuma bilmiyor, adını da yazamıyor benim annem. Ancak bana, sayı saymayı, ayları ve yılları öğretti. En mühimi de dilimi öğretti. Ben bu dil ile sevinci ve üzüntüyü tanıdım. Ben bu dil ile şiirimi ve müziğimi meydana getirdim. Aslında ben bir hiçim, ben yalanım. Yazdığım bunca kitabın gerçek sahibi benim annemdir. Benim hislerime ve fikirlerime tercüman olan ifadeler, Vahapzade’nin bu şiirinde terennüm edilmiş. Zaten anamızdan öğrendiğimiz dile “ana dili” demişiz. Ne hoş bir laftır bu. Bundan güzel bir açıklama olur mu? Ana dil, anamızdan öğrendiğimiz dildir. Son yıllarda artık anamın dilinden çok uzaktayım. Onun sesi gibi ses, onun sözü gibi söz, onun yüreği gibi yürek arıyorum belki de. Onun “gadasın aldığım” deyişindeki sıcaklık, dinlediğim bunca uzun sözlerin içerisinde yok. Onun söylediği kelimeleri insanlar ya bilmiyorlar artık ya da kullanmak istemiyorlar. Onun demin yerine “bayaktan” deyişi, geçen yıl yerine “bıldır” deyişi, daha neçe güzel sözler söylenmiyor artık. Benim memleketimin muhterem insanları analarının konuştukları gibi konuşmak istemiyorlar. Çünkü bu dilden utanıyorlar. Sonunda bugün herkesin dört nala gittiği bu yapmacık dil, yapmacık insanlar yaratıyor. Özüne sözüne güvenilmez bir yığın insan... Benim anam, anasına “aba” derdi. Benim anam kaygılandı mı “sıda” derdi. Benim anam bana gelen bütün kaygıyı, tasayı, günahı almak için “gadamı alır”, uğrumda kurban olurdu. Benim anam beni ninnilerle uyutur, masallarla büyütürdü. Benim anam Türk çocuğu türkü beller deyip türkü dinletirdi. Benim anam, sadece dil öğretmez, töreyi, namusu, vicdanı, adaleti, ahlakı da öğretirdi. Benim anam, “Adı güzel, kendi güzel Muhammed” diye ilahileri gözyaşları ile dinler ve dinletirdi. Alnın secdesiz, ağzın duasız olmayacağını gösterirdi. Benim anam, çeyiz sandığında Türk bayrağı taşır, Türk askeri gördü mü kendi evladından bir fark gözetmeyerek sarılır, askerlerimize hayır duaları ederdi. Bizim analarımız, Halil İbrahim bereketiyle bereketlendirdikleri sofralarını herkese açar, varlığı da yokluğu da çok iyi bilirlerdi. Bizim analarımız “helal sütün” ne olduğunu bilir ve hep “helal süt emmişi” ararlardı. Bizim analarımız Türkçeyi yapmacıksız konuşur, sözü, özlerindeki gibi dosdoğru söylerlerdi. Şimdi benim anamın dilini kaba ve görgüsüz bulanlar, bir ayna alıp kendilerine baksınlar. Eğer bu dili unutursan, öz ananı unutmuş gibi olursun. Eğer bu dili unutursan, gerçek değil hayal gibi olursun. Eğer bu dili unutursan, kendin değil başkası gibi olursun.
Anamın bu güzel dilleri

Hoştur gadasın aldığım

Bu dili unutup gitmek

Boştur gadasın aldığım


Bu sözlerim sana vardı

Herkes bir şeyler aldı

Senin yüzün niye karardı?

Küsme gadasın aldığım.


Erciyes’ten esen yeller

Etrafında deste güller

Anan sana neler söyler

Dinle gadasın aldığım


(Azerbaycan'ın ünlü şairi Bahtiyar Vahapzade 1925 yılında Şeki'de doğdu ve 13 Şubat 2009 tarihinde de vefat haberini aldık. Allah rahmet eylesin. Türk Dünyası, çok büyük bir şairini kaybetti. Bütün Türk Dünyasının başı sağ olsun.)

Yorumlar