Osmanlı Döneminde Dulkadiroğlu Hanedanı mensuplarının durumu ve Osmanlı Arşivlerinde Dulkadiroğulları


*Hakan Türker DULKADİROĞLU, Gazeteci-Yazar, Yönetici,
                **Aydın DULKADİROĞLU, Yönetici, Araştırmacı
                ***Muhammed DULKADİROĞLU, Mütercim -Tercüman 




            İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana insanoğlu bir çok medeniyetler tesis ederek bu güne gelmiştir. Antropologlar ve sosyologlar alanlarındaki disiplinlerle medeniyetleri ve insanları incelemişlerdir. Tarih sahnesinde yer alan medeniyet kurucular Türk toplumu içinden oldukça yoğun şekilde çıkmıştır. Türklerin devlet kurup yönetmedeki maharetleri bu anlamda kendileri için büyük bir avantaj teşkil etmiştir. Tarihi kayıtlardan da bilindiği üzere Türklerin binlerce yıllık geçmişlerinin başlangıcı Orta Asya bozkırlarıdır. Zaman içersindeki politik ve sosyopolitik koşullardan ötürü göçler başlamıştır. Kütleler halinde farklı zaman dilimleri ve hadiselerin ardından başlayan bu göçler Türklerin yeni göç ettikleri yerlerde yönetim mekanizmaları kurarak yeni bir statü ile varlıklarını sürdürmelerini sağlamıştır.  
   Tarih bilimi geçmiş zamanların medeniyetlerini, sosyal hadiselerini tarih bilimi disiplinleri ile inceleyerek verileri ortaya koymaktadır. Tarih de yer alan bir çok Türk Devleti ve otoriteleri oluşmuştur.İki yüzün üzerinde iz bırakan devlet kuran Türkler Malazgirt Meydan Muharebesi ardından Selçuklu İmparatorluğu ile Anadolu’da da hakimiyet kurmuşlardı. Türklerin Anadolu’ya girişlerinin başlangıcı ile yeni bir dönem başlamış, Selçuklular tarih alanında önemli bir yer edinmişlerdi. Sonraki zaman dilimi içersinde Moğol İmparatorluğunun yayılmacı politikası ve akınları ile Selçuklu ve Selçuklu gibi bir çok devlet yıkılma noktasına gelmiştir. Moğolların Selçuklulara karşı kazandığı Kösedağ Savaşı ardından yıkılış sürecine giren Selçuklu Devleti bir daha kendini toparlayamadı. Selçuklunun Devlet iradesi ve Türklerin üzerindeki hakimiyeti sarsılmış Türk boylar ve kabileler artık kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalmışlardı. Selçuklu Devleti zamanında da önde gelen Bey’lerin bir takım çareler düşünmesi artık Türk Dünyasının geleceği içinde önem arzetmekteydi. Bu bağlamda kudreti çökmek üzere olan Selçuklu’dan ayrı hareket etmeye başlamışlar ve kendi bölgeleri üzerinde hakimiyetlerini sağlamaya yönelmişlerdi. XII asrın başlarında da İran Horasan da etkin olan Türkmen Beylerinden biri de Horasani Halil Türkmen Bey’di. Halil Türkmen Bey’in oğlu ve yine Türkmenler üzerinde önemli bir hakimiyeti olan güç, kuvvet, izzet, şeref ve asalet sahibi anlamına  gelen Dulkadir yada bir diğer telaffuzla Zülkadir namlı Hasan Bey tarihte kendi adı ile anılacak bir medeniyetin kapılarını aralamaktaydı. Hasan Dulkadir Bey’in oğlu Zeyneddin Karaca Bey tüm Türkmenler üzerindeki nüfuzu ve etkisi ile Horasan’dan hareketle Anadolu’ya akınlar yapmaya başladı.
            İlhanlı Hükümdarı Ebu Said’in zayıflaması da yeni bir siyasi döneme basamak oluşturmuştu. Halep’den Avanos bölgesine kadar yayılan alanda yurt tutmuş olan Türkmen Boyları, başlarındaki Dulkadiroğlu Zeyneddin Karaca Bey’in yanında kuzeyde bulunan Ermeni Krallığı ülkesine akınlarını arttırdılar. Bu akınların başarıları ile gelen zaferlerin en önemlilerinden biri 1298 yılında Maraş’ın Dulkadiroğulları tarafından fethedilmesi olmuştu. Bu Fetih aslında Dulkadiroğlu Devleti’nin de başlangıcı sayılmaktadır. Her ne kadar zamanın büyük gücü Memluklu İmparatorluğu tarafından Dulkadiroğlu Devleti’nin tanınması 1337 olarak bilinse de 1298 deki Maraş’ın fethi bu devletin başlangıcının geçek tarihi olmalıdır. Bu şekilde düşünüldüğünde ise Dulkadiroğlu Devleti tarih sahnesinde 224 yıl aktif olarak hüküm sürmüş bir medeniyetin kendisi olmuştur.
            Türkmen Devleti karakteri baskın bir hanedan olan Dulkadiroğlu Hanedanı halkı ile yakından alakalı idi. Dulkadirliler, hüküm sürdükleri dönem içinde zamanın en büyük güçleri ile önemli ilişkiler içinde olmuştur. Bulundukları coğrafya zorlu ve kuvvetli devletlerin bulunduğu bir alandı. Bu nedenle Dulkadirliler büyük savaşların, anlaşmaların ve diplomasilerin gerçekleştiği bir dönemin bizzat içinde aktif olarak yer almışlardır. Kendileri ile akraba olan Osmanlı Hanedanının kurduğu Osmanlı Devleti’ne de bir çok savaşlarında yardımcı kuvvetler göndererek destek olmuşlar kendileri de çeşitli zamanlarda Osmanlılardan yardım görmüşlerdir. Uzun ömürlü bir devlet olan Dulkadiroğlu Devleti’nin 1522 yılında Osmanlı Devleti’ne bağlanışının ardından da hanedan mensuplarının devlet hizmetleri ile varlıklarını ve devlet mekanizmasındaki yerlerini Anadolu, Avrupa, Ortadoğu gibi bölgelerde sürdürdükleri bilinmektedir.
            Bu bildiride, Osmanlı Devleti zamanında Dulkadiroğlu Hükümdarlarının soyundan gelen Dulkadiroğlu Şehzadelerinin ve onların torunlarıyla alakalı Osmanlı Arşivlerinde yer alan bir takım bilgileri aktaracağız.
Osmanlı Devleti diğer Devlet ve Beylikleri kendisine bağlarken uyguladığı ilhak politikasını Dulkadirlilerin ilhakında da etkin bir şekilde uygulamıştır. Osmanlı, bünyesine kattığı hanedanların mensuplarına Beylerbeyiliği, Sancakbeyliği, Alaybeyliği, Zaim, Zuema, Timar sahipliği gibi ünvanlar vermiştir. Bu o hanedanların mensuplarını devletin işlerini de sıkı sıkıya sahiplenmelerini sağlarken devlet de bu kimselerin asaletine yaraşır bir statü ile varlıklarını devam ettirmelerini sağlamıştır.
            Osmanlı Devleti bu bağlamda Germiyanoğulları, Karamanoğulları, Akkoyunlular, Kadı Burhaneddinliler, Candaroğulları, Dulkadiroğulları gibi devlet ve beyliklerin mensuplarına yukarda zikrettiğimiz görevleri vererek bir anlamda onları korumuş, onlarında  devlet hizmetlerini benimsemeleriyle kendilerine bağlı halklar üzerindeki nüfuzlarından ve yeteneklerinden istifade etmiştir.
            Bu hanedanlara bağlı insanlarında bağlılıklarını kazanmış olan Osmanlı Devleti asırlardır bu ailelerin yönetme, savaşma ve sadakat gibi yanlarından da fayda görmüştür. Müşterek bir hakimiyet anlayışı ile Cihan devletini hep birlikte meydana getiren bu asil Türk hanedanları Osmanlı İmparatorluğu’nun sonuna kadar görevlerini sürdürmüşler yeni ve genç devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nde de hizmetlerini fedakarca sürdürmektedirler.
            Bu bildiride Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde yer alan Dulkadirli hanedanından gelenlerin kimi kayıtlarına yer verilirken Dulkadirli ulusunu teşkil eden Dulkadirlilerin arşiv kayıtlarına da değinilecektir.

Osmanlı Arşivleri'nde Dulkadiroğlu Hanedan mensupları
            Osmanlı Cihan Devleti’nin üç kıtaya yayılmış toprakları içinde son derece etkin bir siyasi yapılanması bulunmakta idi. Osmanlı Devleti ülkesini eyaletlere, eyaletleri Sancaklara, sancakları da nahiyelere ve kazalara bölerek idare etmekte idi. Her eyalete bir Beylerbeyi, her sancağa bir Sancak Beyi, her nahiyeye bir Alaybeyi veyahut zaim atayarak oraların idaresini sağlamaktaydı. Daha geç dönemler de ise nahiye müdürleri gibi ünvanlarla da görevlendirmeler yapılıyordu. Bu önemli idari taksimatlar ve görevlendirmelerin tümü yazışmalarla merkezi yönetimin kalbi olan Osmanlı Sarayına Padişaha ulaşmaktaydı. Merkezden verilen kararlar ve merkeze ulaşan arzlar bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti için çok sayıda belgelerden müteşekkildi. Bu belgeler mükemmel bir şekilde kaydedilerek devlet tarafından muhafaza edilmekteydi. Bu görkemli arşivde yer alan Dulkadiroğlu Hanedanından olanların Osmanlı dönemi arşiv kayıtlarındaki bazı kayıtlarını ele alacağız.

            İlk önce hayır kurumları olan vakıflardan bir örnek aktarıyoruz. Dulkadiroğlu Devleti’nin kudretli hükümdarlarından olup zamanın diğer devletleri nazarında da önemli bir isme sahip olan Sultan Alüddevle Bozkurt Han’ın evladından bir kayıtla başlıyoruz. Dulkadiroğlu Sultan Alaüddevle Han’ın veliahtı olan oğlu Dulkadirli Şehzadesi Şahruh Mehmed Bey’in Bozok’da ki vakıf kaydı ile ilgili Osmanlı Arşivinde bulunan kaydını vereceğiz. Dulkadiroğlu Devleti’nin Bozok Sancağını yöneten Şahruh Mehmed Bey hayri anlamda önemli vakıflar tesis etmiş bir hanedan mensubudur. Bu Dulkadirli şehzadesi Bozok’da büyük arazileri Türk töresi gereği ülke hanedanın ortak malıdır kuralına rağmen kendi parası ile satın alarak hem insanlar arasındaki saygıyı korumuş hem de bir hanedan mensubunun ne denli tevazu sahibi olabildiğinin de bir örneğini vermiştir. Osmanlı Hükümdarı Yavuz Sultan Selim'inde dayısı olan Dulkadirli şehzadesi Şahruh Mehmed Han, satın aldığı bu yerlerin gelirlerini İslamiyetin kutsal topraklarından Medine-i Münevvere’ye vakfetmiştir.[1]
            Hayırsever yapıları ile öne çıkan Dulkadiroğlu Sultanları Vakıf tesis etmek noktasında rakip kabul etmez durumdadır. Dulkadirli Devleti zamanında Sultan Alaüddevle Bozkurt Han’ın Kudüs Mescidi Aksa yakınında yaptırmış olduğu ve kendi adı ile anılan Alaüddevle Binası ve Zülkadriye Medresesi’nin bütün giderleri Maraş’da ki vakıflarından karşılanmıştır. Osmanlı Arşivleri’nde de bu kayıtlar son derece düzgün bir şekilde kayıt altına alınmıştır.[2]
            Osmanlı Devleti, Dulkadirli Hanedanı mensuplarını devlet görevi içinde etkin olarak değerlendirmiştir. İskan siyaseti neticesinde hanedanın bir çok mensubu farklı şehir ve bölgelerde görevlendirmeler neticesinde Maraş’tan ayrıldılar. Fakat Maraş’ta kalan hanedan mensuplarının da Maraş’ta görevlendirilmeleri devam etmekteydi. Onlardan bir misal vermek gerekirse 1736 yılında Maraş Alaybeyiliği görevine Zülkadiroğlu Süleyman Bey’in getirilerek beliren bir takım sorunları çözmesi yönünde fikir birliğine dair arşiv belgesinin varlığıdır.[3] Dulkadiroğullarının hakimiyetleri içinde kalan şehirlerden biri olan Kayseri’de de kurdukları vakıflardan birinde, 1861 yılında vakıf evladından Dulkadiroğlu Mustafa Bey’den fazla alınan bir harcın iade edilmesi emrinin yazılması Dulkadiroğlu vakıflarının devamlılığı ve evlattan evlada intikalinin göstergesi niteliğindedir.[4] Yine bugün ki adıyla Yozgat olup o tarihte Bozok ilinin Çandır Köyü’nde Dulkadiroğlu Şehzadesi Şahruh Mehmed Han’ın evlatlarının vergilerden muaf olmasına dair arşiv belgesi de mevcuttur. [5]   Arşivde, bugün Kayseri İli Tomarza İlçesi’ne bağlı Gülveren Köyü’nde bulunan Dulkadiroğlu Sultan Alaüddevle Bey’in yaptırdığı Zaviye’nin zaviyedarlığına atanan müderrislerin kayıtları bulunmakla[6] bu köyde Dulkadiroğlu Sultanı Alaüddevle Bozkurt’un oğlu şehzade Şahruh Mehmed Han’ın evlatları da yerleşmiş ve Zamantı Bölgesi Tımarlı Sipahi Alaybeyleri olarak asırlarca görev yapmışlardır.[7]
Gülveren (Güllüviran) Köyü'nde ki Sultan Alaüddevle Zaviyesi'nin Zaviyedarlığı ile alakalı Vakıf Mütevellisi Dulkadiroğlu Halil Bey ve Dulkadiroğlu Mustafa Bey'in 16 Kasım 1817 tarihinde ecdadları Alaüddevle Han'ın yaptırdığı zaviyeye yeni bir  Seyyid soylu Müderrisi bizzat Padişaha önerdikleri yazışmanın kaydı arşivde bulunmaktadır.[8]
1823 yılında Maraş ve Rakka Valisi Abdülcelilzade Ahmed Paşa’nın vefatından sonra yerine yeni vali ataması yapılana kadar geçen boşlukta tayin gerçekleşene kadar yerine Zülkadiroğlu İbrahim Bey’in vekalet edeceğine dair Maraş naibinin arşivdeki yazısı Dulkadiroğullarının güvenilir şahsiyetlerine bir örnek teşkil etmektedir.[9]
1856 yılında Dulkadiroğlu hanedanından Asaf Ağa’nın Kırşehir Ulukışla’da yaptırdığı Cami’nin arşiv kaydı[10] Asaf Ağa’nın varlığını hatırlatmasının yanı sıra ibadethane gibi hayri kurumları yaptırmakta hanedan soyundan gelenlerin hassasiyetlerinin daima devam ettiğinin bir ifadesi olma özelliğini de taşımaktadır. Kırşehir İli Dulkadirli Beldesi'nde yaşamakta olan Dulkadiroğlu hanedanı mensupları 6 köy kurmuş üçünde hanedanın evlatları yaşamaktadır. Kırşehire yerleşik Dulkadiroğulları hanedanı ve Kayseri İli Tomarza İlçesi Gülveren Köyü, Harsa, Bel ve Alaybeyli Köyleri'nin kurucuları olan Kayseri kolu Dulkadiroğulları Hanedanı mensupları Dulkadirli Devleti Hükümdarı Sultan Alaüddevle Bozkurt neslindendirler.
1712 yılında Dulkadirli Hükümdarlarından Şehsuvar Bey neslinden gelen Maraş Beylerbeyi Şehsuvaroğlu Mehmed Paşa’ya Rusya üzerine düzenlenen sefere askerleri ile katılmasını bildiren emir Dulkadirlilerin devlet yönetimi içinde etkinliklerini arz etmektedir. [11]
Dulkadiroğulları'nın islam inancına sıkı sıkıya bağlılıkları bilinmekle birlikte hanedan soyundan gelenlerin arşiv kayıtlarında da bu özellikleri önemle vurgulanmıştır. 1721 yılında Maraş Alaybeyiliği tevcihine dair kayıtta Dulkadiroğlu Mustafa Bey'in bu göreve layık olduğu izah edilmiştir. Arşiv kaydında Mustafa Bey'den bahsedilirken dindar, sadık, muharebelerde kahramanca savaşan, vergi tahsilatları konusunda başarılı olduğu vurgulanarak Alaybeyilik görevinin devamı istenmiştir. [12]
Çermik Sancağı ile alakalı 1678 yılına ait bir başka arşiv kaydında da Sancak Beyi Zülkadir Bey'in öşür ve rüsum toplama konusundaki sorunu merkeze bildirdiği ve öneride bulunduğu bir belge Diyarbakır dolaylarında da Dulkadirlilerin görevde olduğunu ortaya koymaktadır.[13] Zira Diyarbakır, uzun yıllar Dulkadiroğlu Devleti zamanında Dulkadirli Sancakları içinde bulunması sebebi ile Dulkadirlilerde bu bölgeye yerleşmişlerdir.
Dulkadirli hanedanı mensuplarının ünvanları içersinde rütbelerinin dışında manevi bir ünvan olan Seyyid ifadelerinin de zaman zaman kullanılmış olması ailenin Hz.Muhammed (SAV) soyu ile alakalı olduğunun da ifadesidir. Osmanlı'da Seyyid ve Şerif soylu kimselerin işleri ile ilgilenen Nakibul Eşraflık Kurumunun bulunması ve bu soylu kimselerin kayıtlarının bu kurumda tutularak tasdik ediliyor olması bilinen bir gerçektir.  Bu kurum gerçek Seyyid ünvanını hak edenlerin haklarını onaylar ve kullanımlarına izin verirdi. Dulkadiroğulları içinde Seyyid'lik bağını ortaya koyan arşiv belgelerinden Maraş Beylerbeyi Seyyid Ömer Paşa[14], kardeşi Seyyid Turhan Bey ve Maraş Alaybeyi Zülkadiroğlu Seyyid Mustafa Bey'in kayıtları bir çok belgeden yalnız birkaçına örnek teşkil etmektedir.
            Üç kıtada hakimiyet sahibi olan Osmanlı Devleti'nin bir çok bölgesinde görevde bulunan Dulkadiroğulları'ndan uzak bir eyalette görev alan isimse Ali Zülkadir Efendidir. Osmanlı Arşivindeki kayıtta 16 Haziran 1901 yılında Trablusgarb Havz Kaymakamlığına tayin olunan Ali Zülkadir Efendinin eğitimine işaret edilerek bu makama layık olduğuna vurgu yapılmıştır. [15]
Tarım Osmanlı döneminin önemli gelir kaynaklarından biriydi. Büyük arazilerin yönetimini ellerinde bulunduran şahıslar büyük çapta gelir elde etmekteydi. Dulkadiroğulları hanedanından Seyyid Veli Bey'in arşivdeki kayıtları ticari alanda da Dulkadir Beylerinin etkinliğini göstermektedir.[16] Zülkadiroğlu Seyyid Veli Bey, Seyyid Mustafa Bey'in kardeşidir ve birlikte Maraş Çeltik Enharı Hasları Mukatasını yönetmekteydiler. Zülkadiroğlu Seyyid Veli Bey'in vefatından sonra Maraş ve nahiyelerindeki 17100  akçelik tımarları oğulları Zülkadiroğlu Mehmed Bey ve Hüseyin Bey'e müşterek olarak verilmesine dair Maraş Naibi Hafız Mehmed'in sadarete arzı bulunmaktadır.[17]
Yine Dulkadirli Sultanlarından Dulkadiroğlu Melik Arslan Bey’in Kayseri Mancusun Köyü’nde yaptırdığı Camii ve Vakfın evladından mütevelli tayinini gösterir belgeler Osmanlı Arşivleri’nde yer almaktadır. Farklı şehirlerde ya da nahiyelerde de olsa Dulkadiroğlu Hanedanı mensupları atalarının kurdukları vakıf gibi hayır kurumlarının daima takibinde olmuş ve korunması için gayret etmişlerdir.[18]
Dulkadiroğlu Hanedanı şehzadelerinin görevleri Osmanlı Cihan Devleti içinde farklı farklı şehirlerde devam etmekteydi. Dulkadiroğlu Sultan Alaüddevle Han'ın evladından Dulkadiroğlu Davut Bey'de Kayseri Sancak Beyiliği görevinde bulunmuştur. 1593 yılındaki arşiv kaydında Dulkadirli şehzadelerinden[19] Davut Bey'in Kayseri ve Tomarza bölgelerindeki vergilerini toplamasına engel olanlara karşı gönderilen bir hüküm bulunmaktadır. [20]
Dulkadiroğlu Devleti’nin önemli Sultanlarından Alaüddevle Bozkurt Han’ın oğlu Şehzade Şahruh Mehmet Han’ın evladı olan Erzurum Beylerbeyi iken Rumeli Beylerbeyi olarak tayin olunduğunda Kosova’nın Prizren Şehrinde Cami, medrese gibi eserler yaptıran Dulkadirli Şehzadesi Mehmed Han’ın eserinin onca geçen zamana rağmen ayakta kaldığı ve vakfının devam ettiğinin birçok belgesi arşivde bulunmaktadır.[21] Dulkadirli Mehmed Han ve kardeşi Dulkadiroğlu Ali Mirza Bey, Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Safeviler üzerine yürüdüğü 1534 yılında Irakeyn Seferi esnasında, İran’dan Kanuniye müracaat ederek ülkeye geri dönmüşlerdir. Bu iki Dulkadirli şehzadesi ömürlerinin sonuna kadar  Osmanlı Devleti’nde Beylerbeyi gibi görevlerle hizmet etmişlerdir. Dulkadiroğlu Ali Mirza Bey, Pasinler Sancak Beyliği ve Tiflis Beylerbeyliği görevinde bulunmuştur. Dulkadiroğlu Mehmed Han ise ifade edildiği gibi yeni kurulan Erzurum Beylerbeyiliğinin ilk Beylerbeyi olmuş daha sonra Rumeli Beylerbeyiliği görevlerinde iken Dulkadiroğlu Hanedanın reisi durumunda 1569 yılında vefat etmiştir.
Dulkadiroğlu Mehmed Han'ın vefatından sonra oğullarından Karahan Bey'e onun sancakları verilerek Rumelinde Beylerbeyi yapılmıştır.[22] Bugün ki Kosova ülkesinin Prizren şehrinde Maraş adında bir mahalle mevcuttur. Maraş ismi Dulkadiroğlu şehzadelerinin Rumeli Beylerbeyiliği zamanında yönetim merkezi olarak yerleştikleri bu mahale memleketlerinin adını vererek hatıralarını yaşatmak düşüncelerinden hasıl olmuştur. Sultan Alaüddevle'nin torunu Dulkadirli şehzadesi Mehmed Han'ın oğullarından Karahan Bey'in kardeşi Alaüddevle Bey ise 1536 yılında Has alacak rütbede bulunmaktaydı.[23] Dulkadirli Mehmed Han'ın bir diğer oğlu Şahruh Bey'de Bağdat'ta resmi bir makam olan Bağdat Azepleri Ağalığı görevinde idi.[24] Rumeli Sancaklarına mutasarrıf olan Beylerbeyi Karahan Bey'in oğlu Cafer Bey'de Çorum, Artvin ve son olarak da vefatına kadar Kayseri Sancak Beyliği görevini ifa etti.[25] Cafer Bey'in evladı Davut Bey'de bildirimiz içinde yer verdiğimiz gibi 1593 yılında Kayseri Sancak Beyi idi. Dulkadiroğlu Devleti Sultanı Şehsuvar Bey Bey'in oğullarından Kasım Bey'de 1530 yılında Sultanönü Sancak Beyi idi. Dulkadiroğlu Hanedanı'nın bir çok şehzadesi Osmanlı Cihan Devleti'nde önemli yetkilerle hizmetlerini sürdürdüler.

Osmanlı Arşivlerinde çokça adı geçen Dulkadiroğlu hanedanının bir diğer önemli mensubu da daha öncede kendisinden bahsettiğimiz Zülkadiroğlu Ömer Paşa’dır.[26] Maraş Beylerbeyi ünvanı ile Maraş’ın Osmanlı dönemi tarihinde önemli bir siması olan Ömer Paşa gayreti ve emekleri ile yad edilen ve adına türküler söylenen saygın ve sevilen şahsiyetlerden biridir. Kabri Maraş’ta Bey Camii’nin haziresinde bulunan Dulkadiroğlu Hanedanı Kabristanı’ndadır.

Dulkadiroğullarının Maraş dışında dağıldığı, Kayseri, Kırşehir, Malatya, Kırıkkale, Sivas, Yozgat, Çorum, Konya, Diyarbakır, Trabzon, Adıyaman, Rize, Aksaray gibi daha bir çok farklı şehirlere dağılmış olan mensuplarının devlet görevleri ve hizmetleri olmuştur.
Zamantı Alaybeyleri
Osmanlı Devleti Ordusu’nun en önemli askeri gücü olan Tımarlı Sipahiler zaferlerin kazanılmasındaki önemli dinamiklerden biriydi. Bu bağlamda Sipahi Ocakları kaldırılana kadar asırlarca Kayseri Zamantı Bölgesinin Tımarlı Sipahi Alaybeyleri olarak görev yapan ve Dulkadirli Sultanı Alaüddevle Bozkurt Han’ın neslinden gelen Alaybeyleri’de Osmanlı Arşivlerinde yer almaktadır. Dulkadiroğlu Alaybeyleri bugün ki Kayseri İli Tomarza İlçesi Gülveren Köyü’nde yerleşerek bölgeyi ordan yönetmişlerdir.[27]
Zamantı Alaybeyi Dulkadiroğlu Hüseyin Bey'in 17 Mayıs 1699 yılında Çörümşek Nahiyesi sınırları içindeki tımarlardan birini vermek isteğini bildirir arşiv kaydı[28] bulunmakla birlikte 11 Nisan 1700 tarihinde de Alaybeyi Dulkadiroğlu İbrahim Bey'in bir tımar tevcihi kaydı bulunmaktadır.[29]
2 Şubat 1792 tarihinde  Zamantı Alaybeyi Dulkadiroğlu Mustafa Bey Zamantı nahiyesi sakinlerinden İbrahim ve Osman isimli kimselere iş emri verdiğine dair belgelerin arşiv kayıtları mevcuttur.[30]
10 Ağustos 1726 yılında ise Zamantı Alaybeyiliği görevini babadan oğula ellerinde bulunduran Dulkadiroğlu Hanedanı mensuplarından Mustafa Bey'e Alaybeyilik görevinin devamı ile ilgili bildirimin olduğu görülmektedir.[31] Zira isimleri zikredilen Tımarlı Sipahi Zamantı Alaybeyleri Dulkadiroğlu Hanedanından olmakla birlikte bölgedeki imtiyazlarını asırlarca sürdürmüşlerdir.

SONUÇ
Türk ve İslam tarihinde önemli bir yere sahip olup dönemin bir çok önemli hadisesinde etkin bir konumda yer almış Dulkadiroğlu Devleti 1522 yılında Osmanlı Devleti ile birleşti. Bu tarihten sonrada Dulkadirli Devleti’nin hükümdarlarının neslinden gelenler  ve akraba toplulukları, Osmanlı Devleti’nde bir çok önemli görevlerde bulundular. Bu bildiride Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde bulunan çok sayıdaki Dulkadiroğlu ailesi mensuplarının kayıtlarından küçük bir bölümden örnekler verildi. Dulkadirliler hareketli bir yapıya sahip olmakla birlikte bünyelerindeki idare, sevk ve çözüm üretme kabiliyetlerini devletin çıkarları için seferber etmişlerdir. Ülkemiz arşivlerinin dışında da İran, Mısır gibi ülkelerde de Dulkadiroğlu Hanedanına ait bir çok arşiv, belge, vesika ve minyatürler olduğu bilinmekle birlikte ileriki dönemlerde bunların sempozyumlar vasıtası ile geniş kitlelere ve araştırmacılara ulaştırılması beklenmektedir.
Dulkadiroğlu Hanedanı mensuplarının torunları bugünde Türkiye ve Türkiye dışında İran, Suriye, Irak, Mısır gibi ülkelerde kalabalık bir şekilde varlıklarını saygın bir şekilde sürdürmektedirler.




[1] BOA, Gömlek No:7086/0001 Fon Kodu: TS.MA.d “Şahruh Bey Vakfiyesi: Dulkadiroğulları'ndan Alaüddevle oğlu Şahruh Bey'in Pir Mehmed'den, Bozok kazasının Budaközü nahiyesinde hududları vakfiyede tasrih edilen iki karyeyi 28.000 Osmanlı rayiç gümüş akçesine iştira (satın alıp) edip, bütün dağları, tepeleri, vadileri, arazi ve mezraalariyle Medine-i Münevvere'ye vakfettiği ve tevliyeti kendi uhdesine alıp vefatında evladdan evlada intikalini şart koştuğu.”
[2] BOA, Tarih: 29/C /1133 (Hicrî)
Dosya No:72
Gömlek No:3551
Fon Kodu: C..MF..
Kudüs'te Mescid-i Aksa hareminde Alaüddevle binası Zülkadriye Medresesi müderrisliği ile evkafı mütevellisi ve nazırlığına Maraş cizyesinden bağlı Alaüddevle imareti evkafından muhassas meblağın Maraş cizyedarından alınması. g.tt

[3] BOA, Tarih. 22/Ş/1148,
Dosya No:99
Gömlek No:4946
Fon Kodu: C..TZ..
Maraş Alaybeyi Ebubekir'in eyalet tımar işlerini karışık bir hale getirdiğinden dolayı azliyle yerine sabık Alaybeyi Zülkadir hanedanzadelerinden Süleyman'ın tayininin zeamet ve tımar sahipleri tarafından istida olunduğuna dair Anadolu Valisi Ahmed Paşa imza ve mühürüyle.

[4] BOA, Tarih: 01/Ca/1278 (
icrî)
Mustafa Bey'e Alaeddevle ve Şah Raha Bey Vakfı'ndan intikal eden hisse dolayısıyla Kayseri Evkaf Müdürü'nce alınan fazla harcın iade olunması.

[5] BOA,
Tarih: 29/Ş /1231 (Hicrî)
Dosya No:307
Gömlek No:12522
Fon Kodu: C..ML..
Akdağ kazasının Çandar köyünde sakin Alauddevle oğlu Şahrah evlatlarının tekaliften muafiyetlerine dair.

[6] BOA,
Tarih: 08/Za/1269 (Hicrî)
Dosya No:428
Gömlek No:21657
Fon Kodu: C..EV..
Çorumşak nahiyesi Göllüviran'da Alauddevle Bey Zaviyesi Vakfı'ndan zaviyedarlık cihetinin Müderris Seyyid Mustafa'ya tevcihi. Maarif (M.2376)

[7] Uluslar arası Dulkadir Beyliği Sempozyumu, Kahramanmaraş, Hakan Türker Dulkadiroğlu, “Tarihte Dulkadiroğlu Devleti’nin Genel Durumu ve Kayseri’de Dulkadiroğlu Hanedanı Mensupları”, s 165 - 191
[8] BOA, C. EVKAF / 379 - 19215
[9] BOA; Tarih: 17/C /1239 (Hicrî)
Dosya No:450
Gömlek No:22353/D
Fon Kodu: HAT
Maraş ve Rakka valisi Abdülcelilzade Ahmed Paşa eceliyle vefat edip muhallefatının kaydedildiği, yerine atama oluncaya dek Zülkadriyezade İbrahim Bey'in vekalet edeceğine dair Maraş naibinin ilanı.

[10] BOA, Tarih: 16/C /1272 (Hicrî) 23.02.1856 Cumartesi
Zülkadirzade Asaf Ağa'nın, Ulukışla Köyü'nde bina ettiği medreseye ahali tarafından yapılan müdahalenin men'i talebi.

[11] BOA, Tarih: 29/M /1124 (Hicrî)
İlkbahar'da Ruslar üzerine mukarrer sefer münasebetiyle beşyüz nefer kapısı halkı ve süvari askerle Ordu'ya kavuşmasının Maraş Beylerbeyi Şehsuvaroğlu Mehmed Paşa'ya emri. g.tt

[12] BOA, Tarih: 29/Z /1133 (Hicrî)
Dosya No:558
Gömlek No:23409
Fon Kodu: C..AS..
Maraş Alaybeyi Zülkadirzade Mustafa Bey dindar, müstakim muharebelerde gayreti meşhut, tahsilat-ı miriyede hizmeti mesbuk ve asi almayıp muti olduğundan alaybeylikte ibkası ricasını havi arz-ı mahzar. g.tt

[13] BOA, Tarih: 01/L /1089 (Hicrî)
Dosya No:6
Gömlek No:582
Fon Kodu: İE.DH
Çermik sancağı reayasının ekserisi perakende olduklarından öşür ve rüsum alamamakta olduğundan kanunen diğer kazadan verilmesi hakkında Çermik Mirlivası Zülkadir imzalı ariza.

[14] BOA, Tarih: 28/C /1211 (Hicrî)
Dosya No:254
Gömlek No:12698
Fon Kodu: C..DH..
Maraş eyaletinde vaki kazalardan liva mutasarrıflarına muhassas on bir bin beş yüz kuruş imdad-ı hazariyeden Malatya sancağı ahalisinin madene verdikleri kömür bahasından başka imdad-ı hazariye ve seferiye alınmaması ve mezkur hazariyeden 1210 senesine ait olan kısmı selefi Zülkadirzade müteveffa Seyyid Ömer Paşa aldığı cihetle muhallefatından kıste'l-yevm hesabıyla hissesinin verilmesi lazım geldiğine dair Maraş Mutasarrıfı Mirmirandan Derviş Hasan Paşa tahriratı üzerine.

[15] BOA, Tarih: 29/S /1319 (Hicrî)
Dosya No:2499
Gömlek No:14
Fon Kodu: DH.MKT.
Trablusgarb dahilinde Havz Kaymakamı İbrahim Burhisi Efendi'nin işleri ihmal etmesi sebebiyle yerine Mekteb-i Mülkiye mezunu Ali Zülkadir Efendi'nin tayini.

[16] BOA, Tarih: 10/Z /1136 (Hicrî)
Dosya No:106
Gömlek No:10060
Fon Kodu: İE.ML..
Maraş çeltük enharı hasları mukataasından Zulkadir oğullarından Seyyid Veli mahlulünden bi'l-müzayede ber-vech-i malikane Bizeban Ali Ağa uhdesinde takas edilmesinde mukataanın muaccelesinin Maraş Kadısı Mehmed Sadık'ın arzıyla merkum uhdesine tevcihine dair makbuz.

[17] İE.TZ /10 / No:1039, Uluslar arası Dulkadir Beyliği Sempozyumu, Kahramanmaraş, GÖKHAN İlyas, DOĞAN Orhan, ALPASLAN Erhan "Maraş Beylerbeyi Zulkadirzade Ömer Paşa", s.231-232
[18] BOA, Tarih: 06/S /1214 (Hicrî) 1798 miladi
Kayseri'de Melik Arslan Vakfı'na evladından mütevelli tayini. Babüssaade Ağası Osman Ağa imzasıyle.

[19] Türk kültüründe Şah yani hükümdar ve Şahzade Hükümdarın erkek nesli anlamındadır. Bu bağlamda Şehzade hükümdarın erkek soyundan gelen torun olduğunu ifade etmek anlamında kullanırken bayanlarda da sultan hükümdarın erkek kolunun kızları olduğunu ifade etmesi bakımından kullanılmıştır.
[20] Mehmet İNBAŞI "XVI Yüzyılın İkinci Yarısında Kayseri ve Civarında Meydana Gelen Olaylar" III. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri 6-7 Nisan 2000, Kayseri ve Yöresi Tarih Araştırmaları Merkezi Yayınları, Kayseri 2000, s.242
Ayrıca bk. Bu bildiride, "Kayseriyye ve Kustere (tomarza) kadılarına hüküm ki haka Kayseriyye Sancağı Beği olan Davut Beğ'e has yazılmış olup, eşkiyanın türemesi sebebi ile hass olan yerlerin tahsilatı yapılamadığından eşkiya taifesinin takip ve te'dip edilerek fesad ve şekavetlerine son verilmesi ve haklarından gelinmesi... Yıl: 7 Eylül 1593 / 10 Zilkade 1001" diye geçmektedir.
[21] BOA, Tarih: 15/Z /1169 (Hicrî)
Dosya No:446
Prizrin'de Mehmed Paşa'nın yaptığı camide bu vakıftan muayyen vazife ile imamet cihetinin müstahıkkı Ahmed Halife'ye tevcihi.

[22] Ali, Künhü'l Akbar matbu nüshasında Karahan Bey'in Rum-İli sancaklarına mutasarrıf olduğunu yazmaktadır. (Dipnot gösteren bk. Dündar AYDIN, age., s.90.)
[23] TTK, "Erzurum Beylerbeyiliği ve Teşkilatı Kuruluş ve Genişleme Devri " Ankara, 1998,Dulkadirli Şehzadesi Mehmed Han'ın 943 / 1536'da müteferrika /Başbakanlık Arşivi, Maliye, 559 Varak, 126/b ve 224/b) ve 13 Rebiul Evvel 963/26. I. 1556'da Has alacak rütbede olan oğlu Alaü'd-Devle Bey (Başbakanlık Arşivi, MD. II, 12) arşiv kayıtları bulunmaktadır. (bk. Dündar AYDIN, age.,s.90)
[24] 24 Receb 967/20. IV. 1560'da Bağdat Azebleri Ağalığı tayini (Başbakanlık Arşivi Mühimme Defteri, IV., s.52) arşiv kaydı bulunmaktadır. (bk. Dündar AYDIN, age., s.90)
[25] bk. Yılmaz ÖZTUNA, Devletler ve Hanedanlar Cilt II, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2005, s.90.
[26] BOA, Tarih: 29/R /1201 (Hicrî) 18.02.1787 Pazar
Dosya No:98
Adana eyaletine Sivas Valisi Vezir Yeğen Mahmud Paşa tayin edildiğinden Maraş beylerbeyi olup eyaletinin umur-ı idaresine bakan Zülkadrzade Ömer Paşa'nın Maraş'a hareket etmesi. g.tt

[27] Uluslar arası Dulkadir Beyliği Sempozyumu, Kahramanmaraş, Hakan Türker Dulkadiroğlu, “Tarihte Dulkadiroğlu Devleti’nin Genel Durumu ve Kayseri’de Dulkadiroğlu Hanedanı Mensupları”, s 178 - 183
[28] BOA, Tarih: 17/Za/1110 (Hicrî)
Dosya No:46
Gömlek No:4220
Fon Kodu: İE.AS..
Maraş sancağında Zamantı'ya tabi Corşek nahiyesinde münhal timarın Mustafa nam kimseye ihsanı hakkında Miralay-ı Samantı Hüseyin imzalı arz.

[29] BOA, Tarih: 21/L /1111 (Hicrî)
Dosya No:46
Gömlek No:4221
Fon Kodu: İE.AS..
Maraş sancağında Zamantı'ya tabi Hınzıri nahiyesinde miralay-ı sabıkın azliyle timarı elinden alınmış olan Hüseyin'e yine timarının ve inhilal eden diğer bir timarın dahi Ali nam kimseye itası hakkında Miralay-ı Samantı İbrahim imzalı arz.

[30] BOA, Tarih: 08/C /1206 (Hicrî)
Dosya No:158
Gömlek No:7860
Fon Kodu: C..TZ..
Zamantı nahiyesinde sakin İbrahim'e mülazemet emri verilmesi ricasına dair Zamantı Miralayı Mustafa imza ve mühürüyle ariza.
BOA, Tarih: 08/C /1206 (Hicrî)
Dosya No:158
Gömlek No:7863
Fon Kodu: C..TZ..
Zamantı nahiyesinde sakin Osman'a mülazemet tevcihine dair Zamantı Miralayı Mustafa imza ve mühürüyle inha.

[31] BOA, Tarih: 11/Z /1138 (Hicrî)
Dosya No:8
Gömlek No:701
Fon Kodu: AE.SAMD.III
Maraş'da Zamantu Nahiyesi Alaybeğliği'nin sabık Alaybeyi Mustafa Efendi'ye tevcihine dair arzuhali üzerine buyuruldu. a.g.tt

Yorumlar