TÜRK SESİ GAZETESİ

Kayseri Basını 100. yılını kutlarken Bünyan Dostları Grubu, Bünyan'da 1954 yılında yayınlanmış "Türk Sesi" gazetesinin sayılarını bir kitapçıkta toplayarak bastırdı. Bünyan Dostları Grubundan Kenan Okan Cıngıl ve Şener Serim'in üstün gayretleri ile kazandırılan bu eserde Türk Sesi gazetesini 1954 yılında çıkaran İsmail Hakkı Özsoy da tanıtılmaktadır.
İsmail Hakkı Özsoy, gazetede yer alan birçok siyasi hicviyeyi yazan kişidir. Bu yönüyle aslında yerel manada bir Şair Eşref ya da Neyzen Tevfik gibidir. Lakin, bu yönünü ortaya çıkaracak araştırmalar bugüne kadar yapılmamıştır.
Gazetede  “Dobura dobur” ve “Latifeci” gibi mahlaslarla yazılan siyasi hicviyeler, zamanında oldukça ses getirmiş manzum parçalar olsa gerektir. Oldukça kıvrak bir dil yapısına sahip olan bu hicviyelerden bazılarını dikkatinize sunmak isterim.
***
Öptüğün etekleri kendi gözlerimle gördüm
Kaç perende attıktan sonra dikildin havaya
Böyle miydi kavlimiz bre kaptan efendi?
Gemini kurtardın amma (…) bizim yuvaya.
(Dobura dobur, 6 Ağustos 1954, Türk Sesi)


***
Halkın canı tatlı çekmiş, helva bekler koruktan
Dini gücük Hacı olmuş; Paşa çıktı Doruk’tan
(Latifeci, 6 Ağustos 1954, Türk Sesi)
***
Bir riyakar gülüş gördüm yüzünde!
Dediler, aldanma, kasti mahsustur.
Seçimler geçsin de seyret çehreyi
Tebessüm, dört sene nasıl mahpustur!
(Dobura dobur, 13 Ağustos 1954, Türk Sesi)
Koruktan helva bekler demiştik halkımız
Meğer teslim etmiş mutfağını bir beceriksiz kadına
Mübarek cennet malıdır, helvanın lafı mı olur?
Hemen kıvamı geçmeden çevirdi “kabak” tadına.
(Latifeci, 13 Ağustos 1954, Türk Sesi)
***
Dalkavuklar zatına peh peh dediler
Sen de tuttun sofrada ihsan eyledin
Yedirdiğin kuzular kesenden değil
Ucuz buldun bizleri kurban eyledin
(Dobura dobur, 20 Ağustos 1954, Türk Sesi)
***
Ey hürriyet uğruna seçip yolladığımız sen
Utan biraz, düşünmekten yalnız kendi canını.
Muhalifler, muvafıklar böyle yerde birleşir
Korumaya mecbur ise halkın şeref şanını.
Boğazlandı koca şehir hiç duymadık sesini
Sen de mi niyetliydin sormaya milletin kanını?
Yükselelim dediğin doğruymuş meğer,  yükseldin
Gördük, göğe yükselen on kat apartmanını.
(Dobura dobur, 28 Ağustos 1954, Türk Sesi)
***
Hey, ne çabuk unuttun, dünyaya ün salmışım
Sırtımda gömleğim, şehitlik kefenimdir
Hükmettiğim beldeler, kalem tutsam sayılmaz
Yaşadığım yer bile, en yakın meskenimdir
“Kıbrıs Kıbrıs” dedikçe, tüylerim dikenleşir
Bir ses doğar içimden, bu şahlanan kinimdir
Gel seninle “ada”yı kardeş payı yapalım.
Altı’nı sana verdim, üstü zaten benimdir.
(Dobura dobur,  3 Eylül 1954, Türk Sesi)

Yorumlar