Ata yurdumuzdan Kayseri'ye taşıdıklarımız

Bizim maceramız en heyecanlı macera filmlerinden daha heyecanlıdır, onlardan çok daha fazla sürükleyicidir. Ata yurdumuzdan batıya doğru göçümüz binlerce yıl öncesine dayanmakta. Bir at, okluğumuz, yayımız, kargımız ve atımızın terkisinde birkaç parça kurutulmuş et... Yükseklere, yücelere alışık, tabiatla yüzlerce yıldır iç içe yaşayan atalarımız, Anadolu’yu bin bir zorluklara göğüs gererek yurt tutmuşlar, ana yurt demişler bu topraklara.


Biz, gelin şimdi bu göçün hikayesini anlatmak yerine sizlerle bir iz sürelim. Ata yurttan ana yurda taşıdığımız binlerce kültürel unsur arasından ilginç olanları seçelim, biraz şaşıralım, ama o kadar... Kayseri gibi bir Selçuklu şehrinde ata yurdumuzdan izler bulmamak mümkün değildir elbet ama en azından bu nostalji sizler için ata yurdumuz Doğu Türkistan’ı düşünmenize ve hatırlamanıza bir vesile olsun.

“Gobi” diye bir isim...

Mimarsinan kasabasından kıymetli Mustafa Çınar amcamız, yörenin tarihi ile ilgili bir çalışma yürütürken bazı bilgileri bizimle paylaşıyor ve diyor ki: “Bizim yöreyi araştırırken yer adlarından da faydalanıyorum. Bizim orada Gobi, Gobi Özü, Talas-ura, Çüküler gibi yer adları var. Mimarsinan halkına da Karadağlılar deniyor. Bu isimlerin hepsinin de ata yurdumuz Doğu Türkistan’la bağlantısı var.”

Daha neler neler... Bu Gobi adı da çok ilginç... 16. yüzyıl Osmanlı kayıtlarında Tomarza’ya bağlı Gobi isimli bir köy daha çıkıyor. Kayseri’nin Subaşı köyünün eski adı da Üst-Gobi idi. Yani Kayseri’de birçok yerde bu isme rastlamak mümkün. Peki nedir bu Gobi’nin sırrı? Bakın şudur: Orta Asya’da büyük bir çöl var. Çinliler bu çöle Şama diyorlar. Sincan ve Kansu arasındaki bu çöle atalarımız Gobi adını vermişler. İşte oraların yadigarı olarak buralara taşınmış bir isimdir bu. Bünyan’da bizim bir komşumuz vardı, adına Gobilerin Latif derlerdi. Yani aile lakaplarında bile bu isme rastlamak mümkündür.

“Talas”ı da aldık getirdik

Kayseri’nin güzel ilçesi Talas da adını Orta Asya’dan almakta... Bu ismi de almışız getirmişiz Anadolu coğrafyasına...

Talas, Milattan sonra 6. yüzyılda Talas nehri kıyılarına kurulmuş bir Türk şehri idi. 9. yüzyılda İslamiyet’in yayıldığı ve şehrin Karahanlı döneminde önemli bir ticaret merkezi olduğu, sonra Moğol istilasına uğradığı anlaşılıyor. Moğollar, şehre “Mengi” adını vermişler. Bugün Orta Asya’daki Talas şehrinden ciddi hiçbir kalıntı kalmamıştır.

İkinci bir Talas şehri de Kırgızistan’da var. Bugün 22 bin nüfuslu bu şehir Kırgız Sıradağlarında Talas Alatavı denilen Talas Aladağlarının eteklerinde kurulmuş.

Biz de Talas gibi Alatav adını getirmişiz Anadolu’ya. Yahyalı’da Aladağlar var ve bu güzel dağ silsilesinde Türkmenler yaşıyorlar yüzyıllardan beri.

Bizim Talas ilçemize gelince bir zamanlar Kiçiköy adı verilen Küçük Talas ile Uluğ Talas adını alan bir büyük Talas’ın varlığından bahsediyor tarihçiler. Talas’ın özbeöz Türk boylarının adını taşıyan mahalle adları bile mevcut. Mesela: Salur Mahallesi gibi. Salur, bildiğiniz gibi 24 Oğuz boyundan birinin adıdır.

Talas’ta Hoten Deresi var

Şimdi dikkat edelim bu isme. Talas’ta Hoten Deresi diye bir mevki adı var. Nereden geliyor bu Hoten ismi dersiniz? Tabii ki, Ata yurdumuzdan. Doğu Türkistan’da Kanlun’dan doğup Hotan vadisini sulayan ve Tarım’a ulaşan Hoten Derya isimli nehrin adıdır bu. Nereden nereye şimdi, değil mi? Evet, ama Türk Tarihi’nde iz sürmek ve yer adlarını da birer ipucu kabul etmek zorundayız.

Argıncık

Hatta gelin şu Argıncık ismine bir bakalım. Argıncık, -cık ekini çıkarınca Argın veya Argun şeklindeki bir isimle bizi karşı karşıya bırakıyor. Tarihte bilinen bir Türk topluluğunun adıdır bu. Hoca Ahmet Yesevi de Argun Türklerinden idi. İşin ilginç tarafı Ata yurdumuzda Çu ve Talas şehirlerini içine alan bölgeye Argu deniliyordu. Ayrıca Kazak ve Altay Türklerine ait de birer Argın isimli oymak bulunuyor.

Şimdi Kayseri’de Talas ve Argıncık isimlerinin yan yana bulunması tesadüf mü dersiniz?

Issık Köl ve Cırgalan

16. yüzyıl kayıtlarında Kayseri’de Malya Nahiyesi’ne (Tomarza) bağlı Isık Köl diye bir mezra adına rastlamaktayız. Isık Köl aslında Kırgızistan’da Kungey ve Terskoy Alatavları arasında bulunan bir gölün adıdır. Bu gölün önemli bir yönü de var. Isık Köl’ün batı kıyısında Göktürk dönemi kurganları bulunuyor: Karoy, Kırçin, Cargelan ve Oybulak. Bu kuganlardan Cargelan adını Kayseri’nin Kocasinan ilçesine bağlı Cırgalan köyünün adında bulmak mümkündür.

İlisu

Yine 16. yüzyıl kayıtlarında Çukur (Özvatan) ilçesine ve Tomarza’ya bağlı aynı adı taşıyan iki mezra çıkar: İlisu. Yine bu yüzyılda Sarıoğlan, Felahiye ve Çukur yöresinde Türkmen topluluklarından İlisulu diye bir cemaate rastlanır.

Pekii, nedir bu İlisu ismi derseniz, bakın şöyledir: Çinlilerin Yili dedikleri, Sincan bölgesinden doğan ve Tanrı dağlarını geçerek Kazakistan sınırını aşan ve Balkaş gölüne dökülen ırmağın adıdır.

Palas

Sakaların başkentine Çiğil deniyor. Bundan başka Sakaların Min ve Palaskent adını taşıyan önemli şehirleri var. Bakın şimdi, Kayseri’de de Sarıoğlan ilçesine bağlı Palas isimli bir kasaba mevcut ve Bünyan’da Taçın deresine akan suyun adına da Çiğil deniyor. Buyrun aynı bölgede iki isim daha sizlere.

Bünyan’ın Samağar köyü

Bünyan’ın Samağar köyü adını Orta Asya’da Hocend-Nemengan yolu üzerindeki Samağır köyünden alıyor. Bir de 13. yüzyılda İlhanlılar adına Anadolu’yu yöneten vali ve aynı zamanda komutan Samağar Noyan var. Prof.Ahmet Temir’e göre Samağar Noyan, İlhanlılar adına Anadolu’yu yöneten Türkistanlı cesur ve adaletli bir Türktür.

Tabii ata yurdumuzdan izleri sürerken Samağar Noyan gibi Emir Zahireddin Mahmud’u da yad etmek gerekir.

Kayseri’de Uygur Mahallesi: Tac-ı Kızıl

Kayseri 1243 Kösedağ savaşından sonra yerle bir edilir. Moğollar, Kayseri kalesini düşürdükten sonra şehirde büyük bir katliam yaparlar. Dağlara kaçabilenler kurtulur, kaçamayanlar Meşhed Ovasında cansız yere serilir. Bu vahşetten sonra Kayseri yeniden toparlanmaya çalışırken mantar gibi şehrin etrafında Oğuz boylarının isimleri görülmeye başlar. Kızık, Kınık, Yazır, Kayı, Salur vs.

14. yüzyılda Kayseri’ye yerleşen Uygur Türkleri de vardır. Bunlar şehrin Tac-ı Kızıl Mahallesini kurarlar. Tac-ı Kızıl ismi, 1329-1333 yıllarında İlhanlılar adına Anadolu valiliği yapan Emir Zahireddin Mahmud’un aile ünvanıdır. Emir Zahireddin Mahmud’un babası Esen Kutluğ da birçok devlet hizmetlerinde bulunduktan sonra Kayseri’ye gelmiş ve burada vefat etmişti.

Emir Mahmud, bugün Kayseri’nin Bünyan ilçesinde bulunan ve etrafı kurt başlı süslemelerle bezenmiş Ulu Camii yaptırmıştır. Muhtemeldir ki Bünyan ilçesinde de bir Uygur yerleşimi vardır. Civarda Uygur Camii olarak da bilinen bu camii, Rahmetli İsa Yusuf Alptekin de ziyaret ederek buranın mimari özelliklerini incelemiş ve bu yapının Uygur mimarisi olduğunu belirtmiştir.

Bir top çiçektir ol Türkistan’dan

Anlaşılan o ki Ata yurdun izlerini sürmek başlı başına bir tez veya kitap konusudur. Buna dil özelliklerini de katarsanız iş daha da geniş bir hacme ulaşır. Mesela, bizim Bünyan’da kullandığımız bir araya gelmek, toplanmak anlamındaki “konneşmek” fiili, Uygur Türkçesindeki “kengeş” toplanmak, istişare etmek, meclis anlamına gelen kelimeden başka bir şey değildir.

Sözlerimi Bünyanlı Aşık Mustafa’nın bir şiiriyle noktalamak istiyorum. Aşık, sevgilisi bakın nasıl methediyor:

Bir top çiçektir ol Türkistan’dan

Giydiğin basmalar Firengistan’dan

Şeydalar seslenir gülistandan

Ne yaman sevdaların bend etti beni

Sonuç:

Deniz kurutulamaz, ata yurt unutulamaz.


Yorumlar