Nihat Özcan: “Şehrimizin yöneticileri, fotoğrafçılığı hep önde tutmalılar”

Şehrin sokaklarında yürümeyi severim. Arabamı gideceğim yerin hemen burnunun dibine koymaya çalışmam, biraz uzağa park ederim ve yürüyerek ulaşırım gideceğim yere.
Bu kez de öyle oldu. Sivas Caddesi boyunca yürüdüm ve Cumhuriyet Meydanına geldim. Birkaç fotoğraf çektim. Aslında hep bildiğim şeyler ama bu deklanşör öyle bir hastalık ki onu yanımdan ayıramıyorum ve fotoğraf çekmeden de duramıyorum.
Bir taraftan da üzülüyorum açıkçası. Sokakta gezerken, dükkanlara bakarken… İnsanların elinde fotoğraf makinesi yok, gazete yok, dergi ya da kitap yok. Acaba belirlediğimiz bu standartların dışına çıkan kaç insan vardır bu şehirde diye düşündüm. Ama biz bunu nereden bileceğiz? İnsanlarla konuşmadan, görüşmeden bunları bulmak imkansızdır değil mi? İnşallah sayıları çoktur deyip içimden temennide bulunuyorum. Aslında o çizgi dışı olanları bir bir tanımak istiyorum. Sadece tanımak yetmez, sizlere de tanıtmak istiyorum.
Cumhuriyet Meydanından İstasyon Caddesine geçtim, orada Almer’in hemen ilerisinde Gökhan Kolor’un sahibi Nihat Özcan’ı işyerinde bulmayı umuyorum. İçeri girdiğimde güzel bir dost meclisinde buldum Nihat Bey’i… Biz de sohbetin bir köşesinden tuttuk ve Nihat Bey’i tanımaya çalıştık.

Eskilerin deyimi ile sebep-i ziyaretimiz çok açık… Nihat Bey, tamı tamına 178 fotoğraf makinesinin sahibi… Tabii ki Kayseri’de “fotoğrafçılık” işi ile iştigal eden bir kişinin kendi işiyle ilgili bir hobi geliştirmesi bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir.
Nihat Özcan, kırçıl saçlı ve iri yapılı görüntüsü var. Dost canlısı tutumu ile de bizleri mutlu etti ama asıl memnuniyetimiz ise sorularımıza verdiği cevaplar oldu. Sohbetimiz esnasında Nihat Özcan’ın sadece bir koleksiyoner değil, aynı zamanda profesyonel bir doğa fotoğrafçısı olduğunu da öğrendik ki bu durum ziyadesiyle memnun etti bizleri.
“BEN FOTOĞRAFÇILARIN KÖYÜNDE DOĞMUŞUM”
Nihat  Özcan sözlerine “Ben fotoğrafçıların köyünde doğmuşum” diye başlıyor. Şaşkın bakışlarımız arasında sözlerine açıklık getiriyor: “1971 yılında Nevşehir’in Gülşehir ilçesine bağlı Yeşilöz köyünde doğdum. Bizim köyümüzün yüzde doksanı fotoğrafçıdır. İleride emekli olduğumda, kendi köyüme fotoğrafçılık müzesi kuracağım. Bizim köyde fotoğrafa ilgi büyüktür, müze için sıkıntı çekeceğimi sanmam.”
Aslında güzel bir hikayenin başlangıcında olduğumuzu fark ediyorum. Şimdi Yeşilöz’de olmak vardı diye geçiyor içimden. Çok merak ediyorum fotoğrafçıların köyünü? Bizim köylülerimiz, çiftçi olur, koyuncu olur, kamyoncu olur, duvarcı, sıvacı, boyacı olur ama ilk defa fotoğrafçılık ile meşhur olmuş bir köy duyuyorum.
“ORTAOKULU BİTİRİP KAYSERİ’YE GELDİM”
1971 yılında Nevşehir’de doğan Nihat Özcan, ortaokulu bitirir bitirmez Kayseri’ye geliyor. Kayseri’ye gelince de köyünde öğrendiği ve çok iyi bildiği fotoğrafçılık işine giriyor. Bugün Gökhan Kolor’un Kayseri’de yedi şubesi var. Akrabalarla, ortaklarla birlikte yedi şube olmuşlar.
KOLEKSİYONUNU 25 SENEDE OLUŞTURMUŞ
Nihat Özcan, fotoğraf makinelerini 25 senede biriktirmiş. Koleksiyonunda tamı tamına 178 fotoğraf makinesi var. Koleksiyondaki en eski fotoğraf makinesi ZEISS IKON markalı ve 1923 yılına ait bir makine… Makineleri 1923-1940 arası bir grup, 1940-1970 arası ikinci grup ve 1970-2000 yılları arasını ise üçüncü grup olarak ayırmış. 2000 yılı sonrası ise zaten dijital dönem… Nihat Bey’in kendi ifadesiyle “2000’den sonra dijitaller çıktı, mertlik bozuldu.”
Nihat Özcan, uzun mesleki hayatında fotoğrafçılıkla ilgili her tür konuya hakim olmuş ve bilmediği bir alan da yok. Ama fotoğrafçılık dijital alana kayınca bir bocalama süreci yaşadıklarını kabul ediyor. Bilgisayar teknolojisini kullanmaya başladıktan sonra tekrar fotoğraf kalitesini yakaladıklarını söylüyor. Kendisinin bu alanda da ilklerden olduğunu ifade ediyor.
Özel müzayedeleri sık sık ziyaret eden Nihat Özcan, eski fotoğraf makinesi alıp satanların kendisine ulaştığını söylüyor. Asıl sürprizi ise dostlardan gördüğünü söylüyor, çünkü bazı fotoğraf makinelerini ise dostları kendisine hediye etmiş. Bu durumu şöyle dile getiriyor: “Koleksiyon işi, hem pahalıdır, hem ucuz… Pahalıdır çünkü, koleksiyonunuz için beğendiğiniz bir makineye ciddi paralar yatırırsınız. Ucuzdur çünkü, bazen de bir dostunuz gelir, koleksiyonunuzu görür, ondaki tek makinenin böyle bir koleksiyonda yer alırsa değerli olacağını düşünür ve size hediye eder.”
Fotoğraf makinelerinin bir kısmını evinde bir kısmını da işyerinde muhafaza eden Özcan’a fotoğraf makinesi koleksiyonu hakkında aile fertlerinin ne düşündüğünü soruyoruz. Özcan: “Eşim böyle hobim olduğu için çok mutlu ve her türlü desteği veriyor bana. En büyük destekçilerim ise çocuklarım… Kızım İrem Nur ile oğlum Arda, fotoğraf makinelerine gözleri gibi bakıyorlar, bu da beni mutlu ediyor.”

“FOTOĞRAFÇILIK SEKTÖRÜNDE TÜRK MALI OLARAK SADECE İŞ GÜCÜ VARDIR”
Fotoğrafçılık sektörü inanılmaz karşıtlığı yaşıyor. Her yıl çok büyük miktarda fotoğraf makinesi satıldığı halde, çektikleri fotoğraflara kart baskı yaptıranların oranı hızla düşüyor. Sebebi ise gayet açık… İnsanlar artık fotoğraflarını dijital ortamlarda muhafaza ediyor. Nihat Bey ise, insanlara sesleniyor ve fotoğraflarını eleyip içlerinde seçkin olanların mutlaka baskılarını yaptırmalarını öneriyor. “Ya bir gün bilgisayarların hard diski çökerse, ya da kart baskılı fotoğrafların gerçek fotoğraflar olduğunu unutmayın” diyor Nihat Özcan… Kendisine fotoğraf baskısının fiyat olarak neden bu kadar düştüğünü soruyoruz. O da aslında bu durumu bir garip çelişki olarak dile getiriyor: “Fotoğrafçılıkta kullanılan bütün malzeme ithaldir. Bu sektörde Türk Malı olarak sadece iş gücü vardır. Malzeme dolara, avroya endeksli iken yürütülen rekabet ortamı, kar marjını tabana indirmiş durumdadır.”
“GENÇ NESLE FOTOĞRAFÇILIK ÖĞRETİLMELİDİR”
Nihat Özcan, genç nesle mutlaka fotoğrafçılığın öğretilmesi gerektiğini savunuyor ve genç insanların “Bu ne işime yarayacak” dememelerini, mutlaka bunun faydasını göreceklerini ifade ediyor. Özcan’a göre “Fotoğrafçılık hem spor, hem sanat, hem hobi, hem de zenginliktir.” Şehrin yöneticilerine ve ileri gelenlerine açık bir teklifte bulunarak “Şehrin yöneticileri fotoğrafçılığı hep önde tutmalılar. Şehrimizde sık sık fotoğraf sergileri açılmalı… Fotoğrafçılık kursları düzenlenmeli, fotoğrafçılığı teşvik için yarışmalar yapılmalıdır.”
“PROFESYONEL DOĞA FOTOĞRAFÇISIYIM, FOTO SAFARİ İSİMLİ BİR GRUBUMUZ VAR”
Nihat Bey, kendisini tarif ederken “Profesyonel bir doğa fotoğrafçısıyım. Foto Safari isimli bir grubumuz var. Toplam 11 kişiyiz. Tamamımız da profesyonel fotoğrafçıyız. Hafta sonu ya da tatil zamanları doğaya açılıyoruz. Doğayı çok seviyoruz. Tarihi ve kültürel mekanları geziyoruz. Hepimizin ayrı ayrı çok büyük fotoğraf arşivi vardır. 2012 yılında ilk sergimizi açmayı düşünüyoruz” diyor.
Nihat Özcan’ın bilgisayarının başına geçip şöyle bir bakıyoruz ki, gerçekten birbirinden güzel, çok büyük ve çok özel bir koleksiyonu var. Ancak bir profesyonel fotoğrafçının sahip olacağı nadide çekimlerle dolu büyük bir arşiv karşımızda duruyor.
Kendisini yürekten kutluyoruz. Hem fotoğraf makinesi koleksiyonu yaptıkları için, hem de ekmek yedikleri fotoğrafçılık alanında profesyonelce sanat icra ettikleri için kutluyoruz.
Şehrimizin sıradışı insanlarından biri oldukları için ise yürekler dolusu teşekkür ediyoruz.
Şimdi sıra sizde, bu şehrin sıradışı insanları…
Neredeyseniz ses verin artık…
Tanışmamızın zamanı geldi de geçiyor.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
NİHAT KARDEŞİM ÇOK HARİKA BİR ROPÖRTAJ OLMUŞ.SENİ CANDAN KUTLUYORUM.BİR HEMŞERİN OLARAK ÇOK GURUR DUYDUM.BAŞARILARININ DEVAMI DİLEĞİYLE...