TEKDEN’İN KAYSERİ TÜRKÜLERİ /S.Burhanetin AKBAŞ

Tekden Hastanelerinin Kayseri Türküleri CD’sini ben yeni gördüm. Bir arkadaştan alıp bilgisayarıma kopyaladım. Bu CD’nin Kayseri Kültürüne büyük bir hizmet olduğunu sözlerimin başında hemen söylemeliyim.


Müesseselerimiz şehrimizin kültürel dokusuna bu şekilde sahip çıkarlarsa Türk Kültürünün önemli bir parçasını teşkil eden Kayseri Kültürü de yarınlara kalmanın huzurunu yaşar.


Biz bu türküler sayesinde Kayserililik bilincini kuvvetlendiririz. Biz bu türküler sayesinde Türk olmanın, Türk Medeniyetinin, Türk Kültürünün bir parçası olmanın mutluluğunu gençlerimize yaşatabiliriz.


Türkü… Ne güzel bir isimdir. Türk kelimesinden geliyor. Türk-î… Sondaki i’ye aidiyet i’si denir ki Türk-î, Türk’e has, Türk milletine ait manasına gelir. Zamanla sondaki i sesini ü’ye döndürmüş ve ünlü uyumlarına uygun hale getirmişiz.


Ne zaman bir bağlama sesi duysam, ruh halim değişiyor. Bana göre dünyanın en mükemmel sazı bağlamadır. Çünkü ondan, Türk’ün ruhundan, ruh güzelliğinden parçalar var sanki… Türküler saf, türküler samimidir. Hiçbir türkü derdini dolambaçlı yollara saparak anlatmaz. Hiçbir türkü yalan söylemez. Hiçbir türkü ahlaksız değildir.


Şimdi bizim Gesi Bağları türküsünde “Kurulsun masalar rakı konyak içilsin” diyor ya bazıları çıkmış diyorlar ki, yahu bu bölümü söylemeye ne gerek var? Çıkarsak olmaz mı? Olmaz kardeşim. Türküler, hayatın ta kendisidir. Halk kültürünün unsurlarını kendi dar kafalarınıza göre değiştiremezsiniz. Türküleri kimse işine geldiği gibi sansür edemez. O türküler hayatın ta kendisidir, gerçeğin ta kendisidir derken hikaye mi anlatıyoruz sizce…


Sarıkamış Harekatında 90 bin canı kara kışta bir gecede şehit vermişiz. Enver Paşa, elini kolunu sallaya sallaya çıkmış İstanbul’a varmış. Olay Osmanlı belgelerinde tam bir ört bas hadisesine uğramış. Türk halkının türküleri, ağıtları, destanları ise susmamış, susturulamamıştır.


Pınarbaşı’nın Sindel köyünde Kara Zela (Zeliha) bakın Sarıkamış için neler diyor:


Gadasını aldığım Eşe


Tekerim dayandı daşa


Seferberliği durdurun


Elini öpem Enver Paşa





Bir başka ağıtta Sarıkamış’ta ölenlerin büyük bölümünün Kayseri’nin ve Sivas’ın gençleri olduğunu öğreniyoruz. Zaten Sarıkamış ile ilgili ağıtların ve türkülerin bu yöreden çıkmasının sebebi de budur:


Sarı ipek kozaları


Yandı Avşar kazaları


Sarıkamış’ta kırıldı


Gonca gülün tazeleri


 O yüzden kimse türkülere karışamaz. Türküler Türk halkının doğrularıdır. Bütün gerçekleri hiçbir kaygı çekmeden bir çırpıda söylerler. Türkülere kuru softalık da sökmez. Türkünün birinde “yosma” sözü geçiyormuş, birisi de bu söze takılmış. Eski Türkçede “yosma” sözü kötü bir manada değildi. Sonradan bu sözün ne ettiler ettiler, anlamını bozdular. Bugün de öyle değil mi? Artık Türkçe kelimeleri sündüre sündüre, kirli beyinlerinde kirletenler, Türkçeyi içinde çıkılmaz hale getirdiler. Pis bir argo, Tv’lerde “show” denilen programlarda Türkçemizi katletmeye devam ediyor.


Kayseri Türküleri, Gesi Bağlarından ibaret değildir. Kayseri’de Kayseri türküleri desek hemen herkesin aklına Gesi Bağları geliyor. Halbuki Kayseri’nin Gesi Bağları kadar nice güzel türküsü vardır. Hatta şöyle söyleyim, Kayseri’nin daha nice derlenmemiş türküleri, halayları ve oyunları vardır. Kayseri kültürel yönden hem yetim, hem öksüz olduğu için bir Allah’ın kulu Kayseri halaylarını tescil ettirmemiştir. Kayseri türkülerini derlemek için kimse kolları sıvamamıştır. Daha Kayseri’nin yöresel kadın giyimini ve erkek giyimini bulup tescil ettiren bir Allah’ın kulu yoktur. O yüzden bir halk oyunları yarışmasına Kayseri halayları ile katılın bakalım katılabilecek misiniz? Katılamazsınız. Katılırsanız da hemen eleneceksiniz; çünkü tescil edilmemiş halaylar, tescil edilmemiş giysiler, jüriden asla geçemeyecektir. Bu durum, yılların ihmalidir. Kayseri türküleri de aynı akıbeti yaşamış ve yaşıyor. Akkışlalı ninem elle bulgur değirmeninde bulgur öğütürken türkü söylüyor. Onun türküsü Kayseri türküsü değil mi? Akkışla’da ben beni bildim bileli “Köprüden geçti gelin” türküsüyle halay çekilir. Çocukluğumdan beri bu halay türkülerini dinlerim. Bu türkü Kayseri türküsü değil mi? Yıllardır Bünyan’da, Gesi’de, Ağırnas’ta Ağırlama, Omuz Halayı, Sinsin, Üçayak oynanır. Bunlar Kayseri halayları değil midir?


Neden Kayseri’de Kayseri türkülerini adam gibi derleyen, halaylarını araştıran, eski Kayseri giyimi üzerine çalışmalar yapan kimseler yoktur. Kayseri bu kadar mı sahipsizdir.


Kurumlarımız bu konuya el atmak zorumdadırlar; yoksa tarih önünde vebal altındadırlar.


Kurumlarımız Tekden Hastanesinin Kayseri Türküleri gibi türkülerimizi, halaylarımızı, ağıtlarımızı araştırmaya kaynak ve zaman ayırmak zorundadırlar.


Kemal Tekden Beyefendiyi bu noktada canı gönülden kutluyorum. CD Kutusundaki yazıda cesurca “Altaylar’dan Tuna’ya yolculuğumuzun mirası olan türkülerimiz, vatan gibi bayrak gibi değerlidir” demişler. Allah ondan razı olsun. Türk’ün olduğu yerde Türkçe vardır. Bağlama vardır. Türkülerimiz vardır. Bunlar da bizim “ses bayrağımız”dır.


Bu gençlere türkü dinletmemiz lazımdır. Yoksa koskoca bir nesli kaybediyoruz.


Türkülerimiz olmazsa Türk Milleti de olmaz. Türkçemiz olmazsa Türk Milleti de olmaz. Birileri  elini vicdanına koysun da Türk Kültürünün önemli bir parçası olan türkülerimize, halaylarımıza ve eski halk giysilerine, Kayseri Kültürüne, Kayserililik bilincine, kimseyi ayırmadan bölmeden sahip çıkmalıdır.


Kayseri şehir merkezinin birazcık dışına çıkalım. Kayseri’yi 16 ilçesiyle ve bütün köylerini kapsayan bir çalışma başlatalım. CD’ler DVD’ler hazırlayalım, hem de binlerce olsun ve gençlere kendi kültürlerini sevdirelim. Yoksa cehalet diz boyunu çoktan geçmiştir.


-Kayseri’de halay mı var  diyor cahil…


-Kayseri’de bozlak olmaz ki diyor bir başka cahil…



Kayseri’nin halay ve bozlak yöresi olduğundan haberi yok. Niye yok? Çünkü, biz onun önüne halk kültürümüzü getirmedik ki… Biz ona Tekden’in yaptığı gibi “Al kardeşim Kayseri türküsü dinle” demek ki… Biz ona “gel, Kayseri halaylarını belleteceğiz” demedik ki…

Yorumlar