UYGUR İLE UYGAR

Arapçadaki medeniyet kelimesinin Medine (şehir) kelimesiyle ilgisi biliniyor. Medeniyetin şehirli bir yönünün olduğunu hepimiz az çok kabul ediyoruz. Türklerde ise Uygur Türklerinin yakaladığı üstün şehirli kültür, bugün medeni anlamındaki Uygar kelimesine kaynaklık ediyor. Uygar kelimesinin de medeniyet – medine ilişkisi gibi şehirle ilgisi var mıdır? Elbette vardır.
Göktürkler döneminde yüksek bir uygarlık çizgisini yakalayan milletimiz, Uygur döneminde medeniyet çizgisinde nasıl oldu da çok daha ileri gidebildi? Bunun sebepleri nelerdi?
Göktürk dönemi ile Uygur dönemi arasındaki en büyük fark, Uygur Medeniyetinin artık şehirli bir uygarlık olmasıdır. Türkler, ilk büyük şehirlerini Orhun Vadisi boyunca kurdular. Kutluk Bilge Kül Kağan’ın kurduğu Ordubalık şehri, ilk Türk şehri olarak tarih sahnesindeki yerini aldı. Bu şehre daha sonra Karabalasagun adı verildi.

Bugün bazı tarih kitaplarında ve Batılı kaynaklarda geçen Çin Medeniyetine ait gösterilen birçok buluşun asıl mucitleri aslında Uygurlardır. Bunların başında kağıt yapımı ve hareketli matbaa tekniği gelir.
Bugünkü Türkçede kullandığımız “Tarım” kelimesi ve ilk çıkan taze meyve ve sebze için söylediğimiz “Turfanda” kelimesi doğrudan doğruya Uygurlarla ve ata topraklarımızla ilgilidir.
Doğu Türkistan’daki Tarım havzası bu kelimenin asıl kaynağıdır. Turfan ise Türk Kültür Tarihinin çok önemli şehirlerinden biridir.
Türklerin göçebe olduğu masalını söyleyenler, aslında bizi hiç tanımayanlardır. Turfan Bölgesinde meşhur Karız Kanalları vardı. Bu kanallar, Tanrı Dağlarından topladığı suyu 60 km. lik çölün kumlarının içinden künklerle Turfan şehrine ulaştırıyordu. Aslında Türkler, ta Hun döneminden beri buğday ve mısır yetiştiriyorlardı. Hayvan yemi olarak yoncayı, ilk tarımsal gıda olarak ise buğdayı ürettiler. O yüzden tarla (tarıglag), çiftçi (tarıgçı), saban, buğday, arpa, yonca gibi  kelimeler Türkçenin en eski kelimeleri arasında yer alır.
Türklerin göçebe olmadığı açıktır ama Türk’ün yaşayışını  da iyi anlamak gerekir. Türkün hayatı altı aylık iki bölüme ayrılmıştır. Birinci altı ay kışlakta geçerse, ikinci altı ay da yazlakta (yaylada) geçer.  Nevruzla birlikte dağ yerini tandır yerine çeviren Türkler, yazlaklarda bağ, bostan işi yapar, yani ekip diker. Daha yükseklere de hayvancılık yapanlar çıkarlar ve orada hayvanlarını otlatırlar. Kışın yaklaşması ile birlikte hasat yapılır, bağ ve bostan bozumu gerçekleştirilir ve bunlar korunaklarda saklanır. Yüzlerce yıl geçmesine rağmen Türk’ün hayat anlayışı bugün de pek fazla değişmemiştir.
Yine sanıldığının aksine Türkler ticarete aşırı derece meyillidirler. Bulundukları her yerde açık pazarları vardır.  Çok uzun süre, ipek yolunu, kürk yolunu ve daha sonra da baharat yolunu ellerinde tutmuşlardır.
Türklerin ilk sanatı demirciliktir. Hunlarla başlayan bu gelenek Göktürkler ve Uygurlar döneminde de aynı hızla devam etmiştir. Türklerin en büyük hassasiyeti ise altın ve gümüşe karşı olmuştur. Hazarlar döneminde altın işleme işini zirveye oturmayı başarmışlar ve altın piyasasını ellerinde tutmayı başarmışlardır. Bugün de Anadolu’daki Türklerin altına bu kadar düşkün olmalarının sebebi neredeyse yüzyılların mirasıdır.
Şehirlerde ilk fırınları kuran Türklerdir. Ata nal yaparak, atları çok uzun mesafe yürüten yine Türklerdir. Buğdayı kendi sofralarının baş köşesine koyup çok çeşitli yemekler yapan yine Türklerdir. Eti kurutup pastırma yapan ve uzun çölleri aşan yine Türklerdir. İlk defa madeni parayı kullanan, Türk boylarından Türgişlerdir. Halı dünya medeniyetine Türklerin hediyesidir. Kazakistan’ın Almatı şehri yakınında Esik Kurganında altın eşyalar, seramik parçaları, küpeler, gümüş çanaklar ve altın elbiseli adam bulunduğu gibi Pazırık Kurganında ise Hunlardan kalma en eski Türk halısına rastlanılmıştır ve bu halıya Pazırık halısı denilmektedir.
Avrupalıların çaldıkları gitar, Türk Orularından Avrupalılara geçmiştir. Yunanlıların milli çalgısı Buzuki, bizim Çöğür dediğimiz Alevi Bektaşi ozanların çaldıkları bağlamanın “Bozuk” adını verdikleri bir çalma biçiminden adını almaktadır.
Velhasıl, Türk Uygarlığın bir diğer adıdır. Türk Milleti yeter ki iyi yetiştirilsin bu milletin yapamayacağı hiçbir şey yoktur.
S.Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar