TÜRK ARAPSIZ, ARAP TÜRKSÜZ OLUR MU?

  • Türk, en güzel atına “Arap” adını verir.
  • Arap kızı camdan bakar, Türk oğlanlarının yüreğini yakar.
  • Ülkemizin değişik yerlerinde “Arap Baba” türbeleri vardır.
  • Anadolu’daki en ünlü Arap, Seyit Battal Gazi’dir. Türkler, Battal Gazi’yi alperen tipine uygun buldukları için Battalnameleri 13. Yüzyılda yeniden yazdılar.
  • Türkler  ve Araplar ilk kez 651 yılında karşılaştılar ve Kafkasya’daki  Hazar Türk Devletine saldıran Araplar 737 yılında bu devleti yok ettiler. Hazarların bir bölümü kılıçtan geçirildi, bir bölümü Avrupa’ya kaçtı, bir bölümü de Müslümanlaştırıldı.
  • Emeviler döneminde Araplar, eski bir Türk şehri olan Buhara’yı yerle bir ettiler ve yapılan anlaşma gereği 2000 Türk gencini asker yapmak üzere yanlarında götürdüler.
  • Baykent, Buhara, Semerkant ve Kaşgar gibi Türk şehirleri Araplar tarafından yağmalandı ve birçok Türk kılıçtan geçirildi. Türk Kağanı Kültigin devrinde bu şehirler Araplardan geri alındı.
  • Abbasiler döneminde, Emeviler döneminde zorla esir alınmış birçok Türk askerlikteki yetenekleri sonucunda Abbasi yönetiminde söz sahibi olmaya başladılar. Harun Reşit döneminde, saray muhafızları ve saray yönetiminin bir kısmı Türklerden oluşuyordu. Halife Mutasım döneminde Türkistan’dan toplanan Türklerle Bağdat, Suriye ve Anadolu'da "Samerra" adı verilen ordugahlar kuruldu ve hassa ordusu teşkil edildi.
  • Orta Asya'da Talas'ta karşı karşıya gelen Çin ve çoğunluğu Türk kökenli askerler ve yöneticilerden oluşan Arap orduları karşısında bölgede bulunan Türk boyları, doğal olarak içerisinde kendileri gibi giyinen ve konuşan Türklerin çoğunlukta olduğu Arap ordusunun yanında yer alarak Arap ordusunun kazanmasına yol açtı.
  • Orta Asya'nın Müslümanlaşması Araplar sayesinde değil, Arap saraylarında ve ordularında yetişmiş Türkler sayesinde olmuştur.
  • Talas Savaşı'ndan sonra, Karadeniz'in kuzeyinde bulunan İtil Bulgarları (Tatarlar), daha sonra da Karahanlı Devletini teşkil eden Karluk, Yağma, Çiğil boyları Müslümanlığı kabul etmiştir.
  • Abbasi halifeliğinin ortadan kalkmasından Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar karşılıklı ilişkide Araplar yönetilen, Müslüman Türkler yöneten olmuştur.
  • 1914 yılında patlak veren I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti, İttifak Devletleri ile müttefik olmuştu. Fakat savaş yıllarında İngilizlerin Arapları kışkırtması ve kandırması ile Araplar, Osmanlı'ya ihanet etti ve bir "bağımsızlık arayışı" içine girdiler. Tabii bu arayışın gerçekleşmesi için İtilaf Devletleri ile müttefik oldular. Savaş sonunda Ortadoğu İngiliz ve Fransız mandası altına girdi.
  • Türkler, Arapsız yaşamayı Kurtuluş savaşında bizzat Araplardan öğrenmiştir.
  • Arapların Türklere ihanet etmesi başta Sultan II.Abdülhamit Han’ın ve Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un da savunduğu  “İslamcılık” anlayışının sonunu getirmiştir.
  • Başta İngiliz Ajanı Lawrence olmak üzere Osmanlı Türkleri aleyhine yapılan kışkırtmalar sonuç vermiş ve Araplar, Türk Ordusunun lojistik desteğini kestikleri gibi, Türk Ordusunun karşısında İngilizlerle birlikte savaşmışlardır ve birçok askerimizi vahşice öldürmüşlerdir.
  • Yani Türk Arap İlişkileri Arap sabunu veya Arap yağı gibi bir konu olmayıp oldukça tafsilatlıdır.
  • Türklerin çevresindeki Araplar genellikle beyaz tenli oldukları halde nedense Türk Edebiyatında ve Türk Sinemasında Araplar, siyah tenli olarak anlatılmıştır. “Arap Bacı” tiplemesinde siyah ve şişman bir Arap kadını oldukça eğlenceli bir tiptir.
  • Türk Atasözlerinde Araplarla ilgili sözler ilişkilerin iyi olmadığını gösterir: “Ne Şam’ın şekeri, ne Arap’ın yüzü”, “Arap, Allah’tan korkmaz Türkmen’den korktuğu kadar” vs. gibi.
  • Türkler, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in dili olduğu için Arapçaya hürmet ederler ve Arapça öğrenmeye çalışırlar. Arap Alfabesine de bu çerçevede büyük saygı duyarlar.
  • Türkler, Araplara göre kendilerini daha halis Müslüman olarak kabul ederler. Araplara göre, hem çevre ve beden temizliği, hem de gönül temizliklerinin yüksekliğine inanırlar.
  • Türkler, Arapların birçoğunun açık ya da gizli Türklere ve Osmanlılara düşman olduğunu düşünürler. Arap topraklarında kendilerine yapılan muameleden bunu çıkardıklarını söylerler.
  • Türkler, Peygamberimiz Hz.Muhammed’in (sav) neslinden gelenlere verilen payeleri almaktan gurur duyarlar ve şecerelerini Hz. Peygambere ve onun soyundan gelenlere bağlamayı alışkanlık haline getirmişlerdir.
  • Türklerin, Arapların, İranlıların ve Kürtlerin aynı kültürel coğrafyada aynı kültür ve medeniyet dairesinde yaşadıkları bugün dahi çok açık ve nettir. O yüzden ortak kültürel unsurlar sayılamayacak kadar çoktur.
  • Türkçe, aynı dil ailesinden olmadığı halde Arapça ve Farsçadan oldukça çok kelime almış ve bu dillere de vermiştir.
  • Türkler, Araplar ve İranlılar iyi komşuluk ilişkilerini sonuna kadar sürdürebilirler, birbirleri ile akrabalık bağı da kurabilirler, ticaret yapabilirler ama tarih tekerrür etmeden de görülebilir ki Türk her zaman Türk, Arap her zaman Arap, Fars da her zaman Fars olarak kalacaktır. 

Yorumlar