PSİKOLOJİK HARP VE TÜRK ORDUSU

·         Tarihimiz boyunca Türk Ordusu ile Türk Milletini birbirinden ayırmak mümkün olmamıştır.
·         Türk Milleti ve Türk Ordusu birbirine eşdeğer olduğundan birinin zarar görmesi diğerinin de zarar görmesi anlamını taşır.
·         Altı bin yıllık tarihimiz boyunca anlaşılmıştır ki Türk Milleti her zaman güçlü ordusu sayesinde tarih sahnesinde var olmuştur.
·         Mustafa Kemal Atatürk’e “Geldikleri gibi giderler” dedirten güç Türk Milletine ve Türk Ordusuna duyduğu güvendir.
·         Türk Ordusuna son yıllarda saldırıya geçenler, bu kadar akılsız olamayacaklarına göre başkalarına adına çalışan ajanlar veya tutmalar (taşeronlar) olmalıdırlar.
·         Bu tutmaların veya ajanların birinci hedefi Türk Milleti ile Türk Ordusunu karşı karşıya getirmektir ki bunu asla başaramayacaklardır. Çünkü,  biz millet olarak askerimizi, ordumuzu varlığımızın teminatı olarak görürüz.
·         Asla unutulmaması gereken bir gerçek de Türk Ordusunun aynı zamanda Cumhuriyetimizin ve Demokrasimizin de teminatı oluşudur.
·         Bizim askerimize ve komutanlarımıza şöyle veya böyle leke süreceklerini zannedenler, Aziz Türk Milletinin engin sağduyusu ile tarihin dipsiz kuyularındaki yerlerini almaya mahkum olurlar.
·         Terörle mücadelede Türk ordusunu başarısız göstermeye çalışmak ve buradan rüzgar ekip fırtına koparmaya çalışmak delalettir ve hatta hıyanettir.

·          Ordu, Türk ordusu!.. İşte bütün milletin göğsünü güven, gurur duygularıyla kabartan şanlı ad! Onu, bu yıl içinde kısa aralarla iki defa, büyük kitleler halinde, yakından gördüm; Trakya ve Ege büyük manevralarında... Disiplinini, enerjisini, subaylarının anlayışlı gayretini, büyük komutan ve generallerimizin yüksek yönetim yeteneklerini gördüm. Derin övünç duydum, takdir ettim. Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. Ordumuz, Türk topraklarının ve Türkiye ülküsünü gerçekleştirmek için harcamakta olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi İmkânsız güvencesidir. 
1937 (Atatürk'ün S.D.I, s. 387)
·         Bütün millete kararlılıkla ve kalp güvenliğiyle bildiririm ki, cumhuriyet orduları cumhuriyeti ve kutsal topraklarını güvenle koruma ve savunmaya güçlü ve hazırdır.
1925 (Atatürk'ün S.D.II, s.229)
·         Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir: Biri millet kararı, diğeri en elim ve en güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla lâyık olma niteliği kazanan ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye güvenir. Arkadaşlar! Komutamız altında bulunan ordular, gerçekten kahramanlığına güvenilir ordulardır. Bu ordular tarihte benzeri görülmemiş kahramanlıklar, özveriler göstermiştir. Şanlı zaferler kazanmıştır. Millet ve memleketin gerçekten gönül borcu ve teşekkürüne hak kazanmıştır.
Arkadaşlar, Türkiye en zayıf sanıldığı bir zamanda en kuvvetli olduğunu kanıtlamıştır; ordusu sayesinde! Ordumuz vatan içinde zafer kazanmıştır. Bu olay Türkiye'nin olağanüstü gücüne, yüce kararlılığına ve ölmez varlığına en belirgin kanıttır. Düşmanın vatan içine girmiş olması, düşman lehine birçok durum ve sebepler doğurur. Bütün bu güçlükleri aşarak düşmanı vatan içinde mağlûp etmek, mahvetmek başlı başına bir varlık, büyük bir kuvvet eseridir. Vatan içerisinde mağlûbiyetin sonucu son derece fecidir, tehlikelidir; bu gerçeği doğrulayan yakın ve uzak tarihî örnekler çoktur. 1924 (Atatürk'ün S.D.II, s. 171)
·         Ordumuzun başında ölüme giden, seve seve kanını akıtan, vücutlarını parça parça etmekten zevk alan subay ve komutanlarımızın kahramanlığını söylemek gereksizdir. Fakat buna bir kelime ilâve ederek, söz konusu olan bir fikri açıklığa kavuşturmak isterim: Memleketimiz ve milletimiz
her ne zaman felâketlerle karşı karşıya kaldıysa, hiç şüphesiz ki bütün vatan evlâtları, memleket evlâtları en büyük özveriye katlanmaktan çekinmemiştir. Yalnız, bütün bu memleket evlâtlarını, vatanın savunulması için ölüme götürmek sorumluluğunu üzerine alan ve aynı zamanda onların ilerisinde göğsünü düşman kurşunlarına geren subaylardır, komutanlardır. 
1923 (Atatürk'ün S.D.1, s. 311)
·         Bütün tarih bize gösteriyor ki, milletler, yüksek hedeflerine erişmek istediği zaman, bu coşkuları karşısında üniformalı çocuklarını bulmuşlardır. Tarihin bu genelliği içinde yüksek bir ayrılık bizim tarihimizde, Türk tarihinde görülür. Bilirsiniz ki Türk milleti, ne zaman yükselmek için adım atmak istemişse, bu adımların önünde daima baş olarak, daima yüksek millî ülküyü gerçekleştiren hareketlerin önderi olarak, kendi kahraman çocuklarından kurulu ordusunu görmüştür. Bunun içindir ki Türk milleti, tehlikelere karşı elinde kılıç yürümeye hazır bulunan kahraman çocuklarına derin güven beslemiştir ve bu güveni daima besleyecektir. Bundan sonra da, Türk milletinin yüce idealinin gerçekleşmesi için kahraman asker evlâtları hep önde gidecektir.
Bugün Türk milleti, başardığı her hayatî şeyin kahramanı olarak kendi ordusunu, ordusuna komuta eden öz evlâtlarından kurulu subaylar topluluğunu, yüksek komuta kurulunu görmektedir. Millet ve kahraman çocuklarından meydana gelen ordu, o derece birbiriyle birleşmiştir ki, dünyada ve tarihte bunun örneği pek seyrektir. Bu millî görünüş ile daima övünebiliriz.
1931 (Ayın Tarihi, Sayı: 84-85, 1931. s. 7291)
·         Türk Ordusuna duyduğumuz güveni zedelemeye kimsenin gücü yetmeyecektir. İsteyen istediği kadar psikolojik savaş yürütsün; biz, onlarla nasıl baş edeceğimizi çok iyi biliyoruz. Atatürk’ün sözleriyle ifade edelim: “Türkün, kendi komutanına bağlılığı dünya üzerinde emsalsizdir.”

Yorumlar