Kayseri’de Bir Uygur Beyliği: ERETNA BEYLİĞİ

14. Yüzyılda Orta Anadolu’da kurulan bu beylik, adını kurucusu Alâaddin Eretna’dan alır. Gerçi, bu isim Eretna olarak benimsenmiş olmasına rağmen değişik görüşleri savunanlar da çıkmıştır. Kimileri Eratna veya Ertana da olabileceğini belirtmişlerdir.
Osmanlı Tarihi, onun İlhanlılar zamanında Ebu Said Bahadır Han’ın idaresinde Anadolu’yu yöneten Emir Çoban’ın oğlu Timurbaş (Demirtaş)’ın maiyetindeki ikinci dereceden bir emir olarak göstermekte iken Eretna’nın kız kardeşini Ebu Said Bahadır Han ile evlendirerek birinci derecedeki emirler arasına girmeyi başardığını yazar.
            Beklenen gün çok geçmeden gelir. Ebu Said Bahadır Han ile Emir Çoban’ın arası açılınca Bahadır Han, Emir Çoban’ı öldürtür. Bunu üzerine oğlu Timurtaş sıranın kendisine geleceği düşüncesi ile Anadolu’dan Mısır’a kaçar. İşte bu hadise Eretna için beklenen fırsattır. Hemen Sivas ve çevresini hakimiyetine altına alan Eretna amacına adım adım ulaşmak ve Anadolu’da kendi adına bir beylik kurmak düşüncesindedir. Bu sırada Anadolu Valiliğine Bahadır Han, Celayirlilerden Şeyh Hasan’ı vali olarak gönderir. Anadolu Beyleri ve Eretna ona itaat ettiklerini bildirirler. Şeyh Hasan, Anadolu’da uzun zaman kalmaz, İran’a döner. Zaten, zaman zaman Anadolu’ya uğrayıp geri gider. Beylerin işlerine pek karışmaz.
BAHADIR HAN ÖLÜNCE....
1337 yılında Bahadır Han ölünce ortalık karışır. Çünkü Bahadır Han’ın evladı olmadığı için Şeyh Hasan dahil herkes bir yer kapmanın telaşına girerler. Eretna, bir süre Şeyh Hasan’dan bir haber bekledikten sonra ondan bir haber gelmeyeceğine kanaat getirerek Memluk Sultanı Nasır’a başvurarak onun adına Anadolu’yu yönetmeye koyuldu. İşte bu hadise yeni bir başlangıç oldu.
Emir Çoban’ın oğlu Timurtaş da Mısır’da öldürülmüştü. Timurtaş’ın oğlu Hasan, Azerbaycan’da durumunu kuvvetlendirerek Anadolu’ya girdi ve Eretna’nın üzerine yürüdü. Eretna’nın Hasan’ı yenip büyük ganimet elde etmesi kendisine büyük itibar getirdi. Bunun sonucu olarak Eretna,1344 yılında sultanlığını ilan etti. Okunan hutbelerden ve paralardan Memluk Sultanının adını kaldırarak kendi adını koydu.

KAYSERİ’Yİ BAŞŞEHİR YAPTI

Eretna Beyliği’nin ilk başkenti Sivas idi, Eretna daha sonra Kayseri’yi başşehir yaptı. Eretnalılara Sivas ve Kayseri dışında Niğde, Tokat, Amasya, Erzincan, Niksar, Canik, Develi, Karahisar, Çorum, Zile, Ürgüp, Harput, Merzifon, Kırşehir, Darende ve Gümüşhane gibi yerler de bağlıydı.

ERETNA KAYSERİ’YE GÖMÜLDÜ

1352 yılında Kayseri’de vefat etti ve Köşk adı verilen mahaldeki türbesine defnedildi.
Ülkesindeki halka karşı son derece adil ve şefkatli bir yönetim uygulayan
Eretna'nın ölümü Anadolu'da ve komşu ülkelerde büyük bir üzüntüye sebep oldu.
Çünkü O, eşine az rastlanan bir idareci idi. Kendisi, Moğol ordusunda görevli
olduğu halde, Anadolu'da meydana gelen anarşiyi, takip ettiği usta siyasetle,
adâleti ve şefkati sayesinde ortadan kaldırmış, birlik ve beraberliği
sağlamıştır. İlme ve kültüre de önem veren Eretna Arapça bilmekteydi. Nitekim
İbn Battuta, 1333 yılında Eretna ile görüştüğünü ve onun Arapça'yı fasih olarak
söylediğini belirtmektedir.

OĞULLARI BAŞA GEÇTİ

Alâaddin Eretna’nın ölümünden sonra oğulları Gıyaseddin Mehmed, İzzeddin Cafer ve Alâaddin Ali taht mücadelesi verip başa geçmiş olmalarına rağmen hiçbir zaman Eretna’nın dönemindeki gibi bir güç elde edemediler.
            Kayseri’de Köşk Medrese’de Sultan Alâaddin Eratna’nın mezarı ve hemen yanında genç yaşta öldürülen oğlu Mehmet’in mezarı ile diğer oğlu Alâaddin Ali’nin mezarı bulunmaktadır.

ONLARDAN BUGÜNE KALARLAR

Bu devirde yapılan eserlerden en önemlisi, beyliğin kurucusu Alaaddin Eretna tarafından Kayseri'de yaptırılmış olan külliyedir. Bu külliye türbe, hangâh, han ve medreseden meydana
gelmektedir. Alaaddin Eretna bu külliyeden başka Kırşehir'de Aşık Paşa Türbesi
(1322), Niğde'de Sungur Bey Camii (1335), Sivas'ta oğlu Seyh Hasan adına
yaptırdığı Güdük Minare Kümbeti (1347), Hafik'te bir kervansaray, Tokat'ta bir
zaviye ile Kayseri'de Emirzâde Mehmed Türbesi'ni yaptırmıştır.
Eretnaoğulları'ndan Giyaseddin Mehmed Bey zamanında da Bor'da bir mevlevîhane,
Amasya'da Büyük Bey Sarayı inşa edilmiştir. Alaaddin Ali Bey ise Sivas'ta bir
zaviye ile Zile'de bir misafirhane yaptırmıştır.

S.Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar