Ağırnas'ta sevginin evrenselliği

AĞIRNAS’TA SEVGİNİN EVRENSELLİĞİ


Ağırnas’ta 1924 yılında Kayseri’den göçen insanlarla yan yana gelmek inanın değişik duygular yaratıyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen kültür ve turizm festivalinde programın sunuculuğunu Başkan Osmanbaşoğlu üstlenmemi istediğinde geçen seneki kaynaşma gözümün önüne geldiği için teklifi kabul ettim.
Cuma günü Granderas ve Almer Hotel’e yerleşen kafileleri ziyaret ettim.Yunanistan’tan gelen dostlarımız yine aynı heyecanda idiler. Özellikle yaşlılar, duygulu anlar yaşıyorlar ve yaşatıyorlar.
Analarının atalarının yaşadığı topraklarda inanılmaz bir kültürel ortaklık var. Bunu geçen yıl ki festivalden sonra da yazmıştım. Çünkü, birbiriyle komşu olan insanlar haliyle yüzlerce yıl ortak bir kültür meydana getirmişler.

TÜRKÇENİN GÜCÜ

Bu insanların ana dilleri Türkçe imiş. 1924 yılında Yunanistan’a göçtüklerinde orada “mekteplerde” Yunan Hükümeti bunlara Yunanca’yı öğretmiş. Ama onlar Türkçe’yi unutmamışlar. Ellerinden geldiğince çocuklarına Türkçe’yi öğretmişler. Ağırnas’a gelenlerin hepsi de Yunanistan doğmuşlar ama “analarından bubalarından” Türkçeyi öğrenmişler. Ama nasıl öğrenmişler? Öğrendikleri 77 yıl öncesinin Türkçesi. Şimdi bizi anlamakta biraz zorlanıyorlar ama yine de anlaşmak mümkün.

KAYSERİ KINA TÜRKÜSÜ

Şimdi Kayseri’yi şöyle bir dolaşsam kaç kişi Kayseri Kına Türküsü’nü bilir. Çok çok az... “Kız anası kız babası” diye başlayan bu türküyü Ağırnas Neslihan Parkında onlara söylettim. Aynen 100 yıl öncesinin yöre aksanıyla söylediler. Arkasından Gesi Bağları, sonra inanılmaz bir türkü sırayı aldı. Bir Hamidiye (Bünyan) türküsüydü bu. “Çerkez Beyi” ismini verdikleri eski bir Hamidiye türküsünde silahlanan bir Çerkez beyi anlatılıyordu.

Çerkez Beyi beni alsa

Hamidiye köyüm olsa

Şeklinde nakaratı bulunan türküyü daha önce tespit etmemiştik.

GESİ BAĞLARI KAÇ BEYİT?

Gesi Bağları Türküsü isimli kitabımıza oldukça ilgi gösterdiler ve ben de Gesi Bağları Türküsünün 104 dörtlük olarak kitapta yer aldığını söylediğimde yaşlı bir kadın “Ben türkünün 128 dörtlüğünü biliyorum.” demez mi? Bir yaşlı amca da 37 dörtlüğünü biliyormuş. Anlayacağınız eğer vakit bulup türkünün dörtlüklerini yazsak kitabımızın yeni baskılarına inanılmaz eklemeler çıkacak.

DERNEK BAŞKANI MAVRİDİS’İN SÜLALESİ

Yunanistan’daki Ağırnaslıların kurdukları derneğin başkanı olan Vassilis Mavridis’e sülalesini sorduğumuzda bize şöyle cevap veriyor. Ataları Arap topraklarından Ağırnas’a göçünce bunların sülalesine “Arapoğlu” adını vermişler. 1924 yılında mübadele olunca Yunanistan’da Arapoğlu adının Yunancası olan “Mavridis” soyadını almışlar.

NİYE HEP VASİLİ ADINI ALIYORLAR?

Dernek Başkanı Vassilis Mavridis’e “Ağırnas’a gelenlerin birçoğunun Vasili adını taşımalarının sebebini sorduk. Cevap şöyle: Doğan ilk erkek çocuğa onların adetine göre dedenin adı verilirmiş. İkinci erkek çocuğa ise annenin dedesinin adı verilirmiş. Üçüncü erkek çocuğa ise ad vermeye sıra geldiğinde, Erciyes’e bakar Aya Vasil kilisenin ruhaniyetinden etkilenirlermiş. Bir de Koramaz dağında Aya vasil’in kandili yanarmış, ona bakar etkilenirlermiş ve sonuçta üçüncü erkek çocuğun adı çoğu zaman vasili olurmuş.

KARACAÖREN KÖYÜNDE KARAMANLICA YAZILAR

Biz Anadolu’da Yunan harfleriyle Türkçe yazan Hıristiyan topluluklara “Karamanlı” adını veriyoruz. Bunların kullandıkları Türkçe’ye biz “Karamanlıca” diyoruz; onlar ise “Karamanlidika” diyorlar. Bu dille yazılmış birçok eserin varlığı biliyor. Bunlardan bir tanesi de 1896 yılında Stavros Stavridis’in yazdığı “Kayseri Türküleri” kitaptır.

Birer birer saydım da yedi yıl oldu

Diktiğin fidanlar meyveye durdu

Seninle gidenler sılaya döndü

İstanbul yoluna diktim gözümü

Gibi türküler hep bu kitapta yer alıyor.

Yunanistan’ın Serez kentinde oturan ve aslen Bünyan’ın Karacaören köyünden olan Bayan Vassiliki ve Bay Anastas ile Karacaören köyüne gittik. Köydeki kilise zamanla camiye çevrilmiş. Köyde Yunanistan ve Bulgaristan muhacirleri var. Kiliseden sadece çan kulesi ile küçük bir yazı kalmış. Yazıyı Bayan Vassiliki de okudu, ben de okudum. Çünkü, yazı Rum alfabesi ile yazılmıştı ama Türkçeydi. Bayan Vassiliki’ye yazıyı göstererek bu nedir diye sorduğumda bana “Karamanlidika” dedi. Yani Karamanlı Türkçesi.

Yunanistan’da 1968 yılına kadar Karamanlı Türkçesi ile gazete dahi çıkıyormuş.

Karacaören halkı ve Hamidiyeliler daha ziyade Serez şehrine göçmüşler. Bunun sebebini sorduğumda aldığım cevap da ilginçti. Önce Hamidiyelileri bir sahil şehrine vermişler. Orayı sevmemişler. İlle de dağlık ve yüksek bir yer olsun demişler ve Hamidiye’ye benzediği için Serez şehrini seçmişler.

Yorumlar