KÜLTİGİN SİZE SESLENİYOR, LÜTFEN OKUYUN!


"Oğuz Beyleri! Türk ulusu, dinleyiniz! Yukarında Tanrı ezmeden, aşağıdan yer çökmeden, ey Türk ulusu, ülkeni, yasaklarını kim bozdu? Türk Ulusu tövbe et! Baş eğerek yükselttiğin Hakan'ının güzel yurdunu aldattın. Kötülüklerinle, fenalıklarınla, özgür yaşadığın güzel yurdu tutsaklar yurdu edip kirlettin. Yabancı komşuların amaçlarına uşaklık ettin. Kendi yurdundan kaçıp düşmanlarının yanına sığındın. "Türk ulusunu dağıtıp sürmek için mızraklar nereden geldi? Onları getiren sen oldun." "Ey Ünlü Ötüken Ormanın ulusu! Çin'e kaçtınız! Varanlarınız vardı, kalanlarınızı sığındığınız Çinliler öldürdü. Kaçtığınız erde sizi uşak yaptılar. Kanınız su gibi aktı. Kemikler dağ gibi yığıldı. Bay oğlun kul oldu. Temiz kızın gön oldu. Korkaklığından, bilgisizliğinden amcam Hakan uçtu, gitti. Artık adın değişti, Çince ad aldın. "Amcam Han ölünce Türk ulusu büsbütün parçalandı. Akağım Kağan uçuruma uçtukta da inim Gültekin 7 yaşında geldi. "Amcamın oğlu Küçük Han bize başkaldırdı. Tanrının yardımıyla Hakan oldum. Babam hanı, ulusun adı, üne bitmesin diye beni Hakan yaptı. "Ben yoksul, fakat ışığı yeri göğü aydınlatan bir ulusa Hakan oldum. Karnı aç, sırtı çıplak, dilini, yurdunu unutmuş yoksul ve dağınık, fakat ışığı gözler kamaştıran bir ulusa Hakan oldum. "Kardeşim Gültekin Hakanlığı istemedi. Benimle sözleşti. Babamızın, amcamızın üzerinde çalışmış oldukları büyük Türk Uslunun da adı, ünü yeryüzünden silinmesin diye gece uyumadık, gündüz oturmadık; küçük kardeşim Gültekin, iki başbuğ ile birlikte, bitecek ayrılığı birleştirdik, gerek birbirlerine, gerek bana karşı ateşle su gibi olmalarının önüne geçtik. Ulusa ıssı değil köle olduk. Ayrılan Türk ulusunu bir ettik. "Ben Hakan olunca özge diyarlara, yabancı ellere gitmiş Türk ulusu, yalınayak, başıkabak, temiz dilini, bayrağını unutmuş, yoksul bir halde geri geldi. "Baş kaldıran kardeşlerimizin de, küçük kardeşim cihan kahramanı Gültekin ak azman atına binip üzerlerine vardı. Hepsini Kızıl Tuğun altında topladı. Ulusun yoksul düşmüşleri, Türk'ün kutlu ülkesi Ötüken'e döndüler. "Çıplak Türk ulusunu giydirdim, kandırılarak unuttuğu dilini öğrettim. Karanlık Ötüken'i şenlendirdim. "Çin gibi büyük şarlar, ordumuzun konduğu yerlerin çevresine kaleler yapmak istedim. "Fo ve Leo-Tseu adına barklar yaptırmak istedim. Fakat kayınbabam önüme geçti. Türk ulusu azlıktır, atı üzerinde gezmeye alışıktır. Şarda otururlarsa çokluk olan Çinlilerin saldırışına karşı koyamaz, yok olurlar, at üzerinde bulundukça kuvvetli iken Çin'e akın ederler, kuvvetsiz iken geri çekilir, ele geçmezler. Yağ gibi kaygan olmalıdırlar, dedi. "Buda ve Leo-Tseu dinine gelince, Türkleri ulus ve memleket ülküsünden başka imana alıştırmak onlar için fena olacaktır, bu iki dinde insanlara acımak, boyun eğenlik, miskinlik aşılamaktadır, vazgeç, dedi. "Bu dinlere girenler atılganlıklarını, cesaretlerini yavaş yavaş elden kaçırırlar. Bir gün gelir ki, Türk ulusu kendi kendine bir iş yapmayan Buda ve Le-Tseu'nun gelip kendisine yardım etmesini beklemekten başka bir şey düşünmeyen elleri koltuklarında uyuklayan bir sürü miskin Çinli haline girer, dedi. "Kayınbabamın sözünü dinledim. "Ey büyük Türk budunu, sen kutlu yurdunu bırakma, sen güzel dilini unutma, uydurma yabancı dillerle konuşma! Düşmanın ile ilerin için danışma! Senin i.in kardeşim Gültekin'le birlikte çok çalıştım. Çin camokaları Pasimilerle, Hıtay Beyleriyle birleştiler, bize doğru yürüdüler. "Ben bunları karşılayacağıma geri çekildim. Yurtlarından çok uzağa düşen bu üç ulusu uzak yollarda aç ve susuz bıraktım. Teker teker karşılarına çıkıp baskın verdirdim. Üçünü de ayrı ayrı tepeledim. "Bu sırada Kırgızlar da başkaldırdı. Gültekin 36 yaşında iken Kırgızlara karşı asker gönderdik. Mızrak boynunda karı söküp Gökmen ormanında apansız çıkarak Kırgızları bastık. Hanlarıyla orman içinde savaşa girdik, burada Gültekin Bayrko'nun ak aygırına binip ileri fırladı. "Cihan Kahramanı Gültekin'i Önlerinde gören ordu da ardından atıldı, bir başbuğlarını mızrakla deldi, tepeledi. Bu atılışta ak aygırın beli kırıldı. Gültekin yayan olarak saldırdı. Hakanlarını öldürdü, ülkelerini aldı. "Gültekin 46 yaşında iken Altındağı ve İrtiş ırmağını geçerek Türkeşler üzerine yürüdük. Türkeş Han ateş ve Bora gibi belçe namındaki savaş alanına yetişti. "Dövüştük, Kardeşim Gültekin Başko adındaki kır atına binip meydana çıktı. Başko adındaki kır at (Bilge Han'ın Taş üzerine kazdırdığı Orhun Kitabesinin bu kısmı siliktir. Okunamamıştır.) "Önüne geçti. İkincisini kendi eliyle tepeledi. Kendi eliyle Türkeş Han'ın başbuğlarını tutuk aldı. Türkeş Hakan'ını orada öldürdü. "Türkeşler geri çekildiler. Karakış başladı. Bizim ordunun ne yiyeceği neden konacağı yeri vardı. Biz de geri çekildik. Kahraman Gültekin'i az kuvvetle yağının üzerine sardık. Gültekin onarlı kovalamış, Kara Türkeşleri orada öldürerek boyun eğdirmiş. "Dokuz Oğuzlar kendi ulusum idi. Gökte, yeryüzünde kötülükleri çoktur. Çekememezlik, düşmanın kandırıcı sözleri gözlerini kararttı, kardeşlerini kıskandılar, bize düşman oldular, Türk ulusu ikiye ayrıldı. "İlk Çarpışmamız Togozalık kasabasının yakınında oldu. Kardeşim Gültekin'in emrindeki Tür ordusu Tolga suyunu atları ile yüzerek geçtiler. Gültekin, Azman adındaki kır atıyla meydana atıldı. Yağıyı tepeledi, ülkelerini aldı. "İkinci uğraş Dokuz Oğuzlardan Edizlere oldu. "Gültekin bu kez az yağız atına binerek Edizleri Koşliganda parça parça etti. Savaşı da ben kazandım. "Üçüncü savaş Organ'da oldu, bu uğraşı da kazandık. Oğuzların yurdunu aldık. İkiye bölünen ulusu bir ettik. "Dördüncü uğraş Çuşi başında oldu. Bu dört savaştan ordumuz yorulmuştu. Ölülerimizi gömerken Oğuzlar yeniden üzerimize geldiler. Gültekin kızdı, ortaya atılarak Toganlardan Alpago adındaki ünlü Türk yiğidi ile birbiri ardı sıra 10 kahramanı öldürdüğünden Oğuzlar korkarak kaçtılar. "Beşinci uğraş bu savaşların en zorlusudur. Ezgenti Kodaz'da oldu. Bu savaşı da az yağız atına binerek Gültekin açtı. Birbiri ardı sıra iki oğuz kahramanı öldürünce Oğuzlar Gültekin'den korkup darmadağın oldular. Bu çağda kış bastı. Bışı Angon Koruganı'nda geçirdim. Kış zorlu oldu. Atlarımız, sürülerimiz soğuktan öldü. Açlık erlerimizi kırdı. "İlkyazda orduyu Gültekin ardına aldı. Dokuz oğuzların üzerine yürüdü. Dokuz oğuzlar askerlerini üçe ayırdılar.1 Kol Gültekin'e Karşı gitti.2. Kol önlerine gelen sürüleri, konakları yakıp yıkarak yürüdü.3. Kol benim, yani Göktürk Hakan'ının bulunduğu karargâhı bastırdı. "Türk ulusu, Türk bayrağı yeryüzünden kalkacaktı. Atam, kızlarım, hatunlarım, çocuklarım tutsak olacaktı. Baskına Uğramıştık. "Fakat Gültekin bunu duydu. Karşısındaki düşmanı bir solukta ezdi sonra öküz atına bindi, dağı, taşı aştı. Basılan otağımızın yardımına yetişti. Bir atılışta 30 tane Dokuz oğuzla savaş erini yere yıktı. Yel gibi esti, Ölüm gibi biçti. Sağa koştu vurdu,sola sıçradı yıktı." "Oğuzlar yıldırım gibi yeten kardeşim Gültekin'i görünce gene korktular. Bozulmak üzere olan Türk Ordusu, Meço Han ve benim Hakanlığımın bütün uğraş sonucu kazançlarını omuzda taşıyan Cihan Kahramanı Gültekin'i görünce yeniden canlandılar. Dokuz Oğuzları darmadağın ettiler. "Fakat! Ey Büyük Türk Ulusu! Göğsünde yetiştirdiğin kahramanların en şanlısı, dosta düşmana boyun eğdiren, en büyük olgun, yiğit kardeşim Gültekin bu kavga sonunda dünyaya gözlerini yumdu. Türk bayrağının yere değmemesi, Türk Ulusunun birleşmesi, Türk ulusunun tutsak gitmemesi için birçok bahadır kardeşimizle birlikte temiz kanını son damlasına kadar akıttı. Türk bayrağını yükseltti, yere değdirmedi. Beni kurtarmak için canını verdi. "Türk ulusu kurtuldu fakat büyük kahraman Gültekin Koyun yılının 27. gününde çok sevdiği savaş alanında gözlerini bir daha açmamak üzere yumdu.(30.5.731) "O,Türklerin en ünlü kahramanı idi, onun namı yeryüzünde kalsın diye yuğ yaptım, bark yaptım, başucunda heykelini diktim. Üzerine kümbet yaptım, kahramanlıklarını taşlara kazdırdım, başucuna diktim. Çin'den, Hıtay’dan, dört acundan elçiler geldiler; son savaşında yendiği Dokuz Oğuzlar bile onun yiğitliğine aşık olduklarından yuğ günü destur dileyip geldiler, ölüsünün ardından yürüyüp saçlarını, başlarını yoldular, ağladılar "Bende büyük derde düştüm. Görür gözüm görmez oldu. Bilir bilgim bilmez oldu. Tutar kolum tutmaz oldu. Tanrı dilediği gibi bizi kullanıyor, Âdemoğulları bir bir gidiyor. Öyle acı çekiyorum ki, gözlerimden yaşlar, gönlümden acılar akıyor, acılarım artıyor; başbuğlarımın küçüklerimin, yiğitlerimin, oğullarımın baylarımın, bütün ulusumun gözleri kirpikleri ağlamaktan çürüyecek sandım. Ağlayarak, sızlayarak Kıtay ve Tatayi uluslarından Odarsegin geldi. Çin Hakanından İsiyi Ligennğ geldi. Bir tümenlik eşya ile sayısız altın ve gümüş getirdi. Tibet Hakanından Bölen geldi, geriye gün batısından Suğdaklar, Farslar, Buhara Uluslarından Kırgızlar, Oğuzlar geldi. Çin Hakanı Bark yapmak taşları oymak, süslemek için çıkan (heykeltıraş) gönderdi. "Ey büyük Türk ulusu! Dört bir yerden taşçılar getirdim bu barkı yaptım. İçine dışına Cihan Kahramanı Gültekin'in uğraşlarını yazdım, resimlerini yaptım. Gönlümdeki dilekleri bu taşa kazıdım. Sen büyük bir ulussun, sana beni Hakan yapan Tanrıya bin alkış. "Ey Büyük Türk Ulusu! Bizden sonra gelenler bunu görün, böyle bilin. Ölmez taşı işledim, bu ıssız yere diktim. Üzerine her şeyi yazdım. Oku! Türk Ulusunun birleşmesi için sen de sırasında kanını akıtmaktan korkma! "Bayrağını düşmana kaptırma! "Yurduna yabancı ayak bastırma! "Dilini unutup yabancı dillerle konuşma! "Düşmanın verdiği öğütlere kanıp kardeşlerini küçük görme! "Yurdunu Bırakıp yağıya(düşman) yanaşma! "Ey büyük Türk ulusu! "Dünyada yapamayacağın hiçbir iş yoktur; Çünkü sen Gültekin gibi kahramanlar yetiştirmiş bir ulusun oğlusun! Bunu böyle gör, böyle dinle! Bayrağımızın rengi solmasın, Gölgelice kaba ağaçlarımız kesilmesin, ulusumuzun arasına ikililik girmesin, yurdumuza yağı ayak basmasın, ey büyük Türk Ulusu!

Yorumlar