SEMA YAZAR ANADOLU LİSESİ’NİN MİSAFİRİYDİM




Kayserimizin güzide okullarından Sema Yazar Anadolu Lisesinde bir Şiir Kulübü var. Kulübün üyesi öğrenciler ve öğretmenler, bir etkinlik kapsamında şiir konusunu gündeme taşımak için sağ olsunlar davet ettiler ve şiir dostlarıyla bir araya geldik, sohbet ettik, şiirler okuduk.
Okul Müdürü İsmet Erbaş’a, Müdür Baş Yardımcısı Bülent Çopuroğlu’na, Müdür Yardımcıları Yusuf Pınar ve Erol Duman’a, Edebiyat Öğretmeni Eroğan Doğanay’a ve şiir kulübü üyelerine, bütün öğretmen ve öğrencilere sıcak ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Sema Yazar Anadolu Lisesi’nin şiir kulübü üyeleri benimle birlikte şiirler okudular, ben onlarla birlikte şiir okumaktan büyük mutluluk duydum.
Sohbetime gelince, daha çok genç şairlere seslenmek istedim. Evet, bizim geleneğimizde bir usta-çırak mantığı vardır ama “yetenek onay beklemez, ozanların yaşı birdir” alıntısıyla, aslında usta kabul edilenlerin de genç şairler tarafından bir gün terk edilmesi gerektiğini anlattım. Çünkü, özgün bir yapıya kavuşmak ancak böyle mümkün olabilmektedir. Genç şairin kendi sesini, kendi rengini oluşturması gerekir diye düşünüyorum.
Gençlerimiz ya Necip Fazıl gibi, Nazım Hikmet, Ahmet Haşim gibi büyük ustalar şiirler okuyorlar, hem de ezberden ya da kendi şiirlerini seslendiriyorlar. Arada biraz boşluk doğuyor. Cumhuriyet döneminin ve günümüzün nice büyük şairi var. Onların da tanınmasında büyük faydalar görüyorum. O yüzden ben Osman Sarı, Nurullah Genç, Hayrullah Paşalıoğlu, Cemal Safi, Mustafa Miyasoğlu gibi şairlerin şiirlerinden seçtiğim eserleri seslendirmeye çalıştım.
Şiirin her döneminin kendine özgü güzellikleri var. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında ders kitaplarının en son geldiği nokta İkinci Yeni (Soyutçular) oluyor. Turgut Uyar, Atilla İlhan, Ece Ayhan, Edip Cansever deniyor ve orada kalınıyor. İkinci Yeni’den sonraki boşluğu doldurabilmek için de okullarda kurulan şiir kulüpleri önemli bir işlevi yerine getirebilir.
Şiir Kulüpleri vasıtasıyla Divan Edebiyatı şiirleri masaya yatırılabilir. Divan Şiiri aslında bizim çok iyi tanımamız gereken bir alandır. Şimdi birçok kelime anlaşılamıyor diye geri plana düşürülmeye çalışılan bu büyük edebiyat, aslında tam bir hazinedir. O hazineden yeter ki bir nebze zevk alabilmek için küçük bir emek harcamak göze alınmış olsun. O, önünüze öyle bir kapı açıyor ki, o güzelliği terk etmeniz imkansız hale geliyor. Bugün öğretmenlerin en çok uğraştıkları telaffuz sorunlarını gidermek için de Divan Şiirinin birebir ilaç olduğunu düşünenlerdenim.
Şiir Kulüpleri vasıtasıyla da Türk Dünyasının ünlü şairlerini hatırlamak ve anmak gibi güzel amaçlar da gerçekleştirilir. Mesela, geçtiğimiz ay kaybettiğimiz Bahtiyar Vahapzade gibi önemli isimleri ele alarak, onun şiirlerinden bir şiir dinletisi yapılabilir ki mükemmel olur.
Genç şairlerimize ise ben son olarak şunu söylemek isterim: Şiir, hep iddia işidir hem de yalnızlığı göze almaktır. Şiirlerinizin eksik olduğunu düşünüyorsanız, unutmayın ki “şairi var eden biraz da eksikliğidir” ve şairin bıraktığı boşluklardır. Unutmamak gerekir ki mükemmeli ararken insan kendi kişiliğini de yitirebilir ve kendi sesini, kendi rengini oluşturmayı unutur. O zaman siz kendiniz değil başkası olursunuz ki asıl varken kopyasına ne gerek var denir. Eksiği ile yanlışı ile kendiniz olun, başkası olmaya çalışmayın diyor, bütün şiir dostlarına sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

Yorumlar