Batı Medeniyetinin Sosyal Çöküşü

Tarih boyunca Anadolu, sosyal yönden Batı’dan hep önde olmuştur. İnsanlık tarihinin 4 binlik yıllık, 6 bin yıllık, 8 bin yıllık medeniyet izleri ülkemizdedir. Batının kendisini dayandırmaya çalıştığı medeniyet izlerinin büyük bölümü yine Anadolu’dadır.
Batının 18. yüzyılda Sanayi Devrimi ile gerçekleştirdiği teknolojik anlamda önde olduğunu hepimiz biliyoruz ama sosyal yönden Batı Medeniyetinin önünü tıkayan ciddi hastalıkları da görüyoruz.
Bunları şöyle bir hatırlayalım:
1. Bunların başında uyuşturucu kullanımı bana göre ilk sırada geliyor. Bazı ülkelerin yasalarında uyuşturucu kullanımının kanunen yasak olmaması, o ülkelerde köşe başlarında uyuşturucu satılmasına kadar işi vardırıyor.
2. Batıda eşcinselliğin artışı ve eşcinsel evliliklerin çoğalması da bir başka etkendir.
3. Batılı toplumların hızla yaşlanması, sosyal sigorta sisteminin iflas noktasına gelmesi ve ailelerin çocuk yapma fikrinden uzaklaşmaları.
4. Evliliklerin azalması, birlikte yaşayan insanların çoğalması, bir yuva kurma ve kendi neslini devam ettirme düşüncesinin zayıflaması… Durum böyle olunca evlenmeden çocuk sahibi olan kadınların sayılarındaki artış ve buna bağlı olarak evlilik dışı doğmuş çocukların durumuna bağlı olarak çocukların aile ortamında yetişememesi…
5. Kızların çocuk yaşta hamile kalmaları ve cinsel özgürlük adına yapılan hareketlerin toplumsal hayatın dokusuna zarar vermesi.
6. Silahlı çetelerin artması ve şiddetin çoğalması, hapishanelerin dolma noktasına gelmesi.
7. Günden güne tırmanan “ırkçılık” ve buna olarak tırmanan terör olayları… Avrupa’nın kendilerini ekonomiye endeksleyen insanlarının kendilerini üstün ırk olarak görmeleri…
8. Avrupa’da üretmeden yaşayan insanların sayısında günden güne meydana gelen artış…
9. İnsan hakları ihlallerinin artması ve Avrupa’nın malum çifte standardı… Avrupa’nın bu noktada karnesi hiç de temiz değil.
10. Aşırı beslenmeden kaynaklanan “obezite” hastalığının ciddi bir boyuta taşınması…
11. Zengin ve yoksullar arasındaki uçurumun günden güne artması ve şehirlerde evsiz barksız insanların çoğalması, çöpten yiyecek toplayan insanlardaki artış…
12. Seks turizmine yasal zemin hazırlamaları ve çocuk seks ticaretini önleyemeyişleri…
13. Yalnızlığın ciddi boyutlara ulaşması, arkadaş bulamayan erkeklerin ve kadınların “tanışma sektörü”nü tavan yaptırmaları…
14. Aile ilişkilerindeki kopukluk… Çocuklarını 18 yaşından sonra yetişkin kabul edip onlarla yeterince ilgilenmemeleri, komşuluk ve dostluk bağlarının zayıflaması…
15. Alkol kullanımındaki hızlı artış, hastalık olarak “alkolizm”in tehlikeli boyutlara çıkması ve alkole bağlı olarak eğlence sektörünü şekillendirmeleri…
16. “Holiganizm” gibi taraftarlık hastalığının ırkçı temellerle de beslenerek yükselişini sürdürmesi…
17. Dinden uzaklaşmanın getirdiği bazı sıkıntılarla inançlardaki zayıflama, buna bağlı olarak sapıklıkların artması…
18. Dindar kesimde ise bağnaz bir dindarlık anlayışı geliştirilerek dini baskıların artması, hoşgörüsüzlük, başka dinden ya da mezhepten olan insanlara karşı saldırganlığın artması…
Daha da sıralamak mümkün belki ama bugün bizim de dikkat etmemiz gereken en önemli konular bunlardır. Batının sosyal hastalıkları 200 yıldır yükselen Batı medeniyetini “hasta adam” durumuna düşürebilir. Bizim onların bu hastalıklarından ders almamız gerekmektedir. Körü körüne “batıcılık” yapacağım diye mesela “aile mefhumunu” ayaklar altına almayalım. Bizim toplumumuzun çekirdeği ailedir ve sağlıklı nesiller ancak aile ortamında yetişebilir. Bizim geleneklerimiz ve göreneklerimiz, toplum olarak en büyük güvencemiz olarak gözüküyor.
-Efendim bu saydıklarınız ülkemizde yok, falan da diyemeyiz. Bu hem gerçeği yansıtmaz hem de vurdumduymazlık olur.
Biz hep kendimize özgü bir gelişme göstermek zorundayız.
Teknoloji ve bilimsel ilerleme farklı şeydir, sosyal olgular farklı şeylerdir. İkisinin asla birbirine karıştırılmaması gerekir. Batı her alanda bizden ileridir demek ölçek kullanmadan yapılan kompleksli bir yaklaşımdan başka bir şey değildir.
Bir zamanlar Anadolu'da, Çin'de, Mısır'da, Hindistan'da, Arap Yarımadası'nda boy gösteren medeniyet izleri, Avrupa’ya ve Kuzey Amerika’ya uğradıktan sonra artık bütün dünyada yaşanmaya başlayan bir süreç duruma gelmiştir. Bu tekamül evresi dünyanın doğunda da, kuzeyinde de, güneyinde de yaşanan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. O yüzden sadece Batı diyerek bir yön belirlemek hatalı olur.
Dileğimiz, sevgisiyle, hoşgörüsüyle, büyük medeniyetlere ev sahipliği etmiş ülkemizin kendi öz değerlerini yitirmeden bu gelişmeyi en kısa sürede tamamlaması ve yeni buluşlarla ve savaşlarla beslenen Batının karşısında “alternatif” durumuna gelmesidir. Çünkü, bu Batının sosyal olgular noktasında bize vereceği çok şey yoktur.

Yorumlar