Başkan Özhaseki'ye teşekkür ziyaretindeydik


Tiyatro Festivali için sağ olsunlar Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nden başta Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Oktay Durukan olmak üzere birçok yetkili ile bir araya gelmiştik ama Başan Özhaseki ile bu çerçevede bir araya gelmek kısmet olmamıştı. Yönetmenler olarak bir araya gelmiş ve randevu talep etmiştik Başkan’dan. Geçtiğimiz Cuma günü talebimize olumlu cevap aldık, Cuma günü saat 12.00’ye randevu verilmişti. Biz de çiçeğimizi yaptırıp huzura çıkmaya hazırdık ama acaba Cuma namazı öncesi, şöyle bir yarım elma, gönül alma ile geçiştirilecek miydik diye düşünürken tam tersi oldu. Başkan Bey, kullanacağı vakti fazlasıyla bizim lehimize kullanarak başta tiyatro festivali olmak üzere şehrin kültür ve sanat yönünü oldukça öne çıkardı. Kayseri Kalesi’nin kültür merkezi olmasından tutun da tiyatro festivalinde yapılması gereken yenilikler neler olabilire kadar konu açıldı.
En önemlisi Başkan Bey, kültür ve sanat konularını “eh biz de bir şeyler yapmaya çalışıyoruz” mantığı ile değerlendirmiyor. Ciddi bir şekilde kolları sıvadıklarını, her türlü teklife açık olduklarını üzerine basa basa söylüyor. Hani bazen yetkililerden duyarsınız, “aaa ne güzel teklif ama vallahi de billahi de paramız yok, ileride değerlendireceğiz” falan derler, sizi oradan kibarca savuştururlar ya, Başkan o dallara da hiç basmıyor. Cesurca, siz yeter ki öneriler getirin mali konularda gereken yapılır, merak etmeyin diyor. Hatta yurt dışı gezilerinde karşılaştığı kültür ve sanat faaliyetlerinden örnekler vererek özlemini çektiği şehri, yani Kayseri’yi anlatırken bizi fethedecek cümleler çıkıyor ağzından: “Eğer yeterince kültür ve sanat faaliyeti yapamıyorsanız, o şehre şehir dememiz zordur” diyor.
Başkanın bu noktaya gelirken bir küçük köyde dahi “köy odası” bulunduğu ve sosyal yönden, kültürel yönden birçok faaliyetin burada gerçekleştirildiği mantığı, tabii ki insanoğlunun sosyal dokusuyla ilgilidir. Biz, ister köy odası olsun isterse tiyatro binası veya kültür merkezi, bir şekilde kendimizi ifade etmek zorundayız. Şehrimizin yöneticileri, önümüzü açarlar ve sanat adına bizlere yardımcı olurlarsa elbette bundan büyük bir memnuniyet duyarız.
Yönetmen arkadaşım Şerife Atik, Başkan Bey’e kültür ve sanat faaliyetlerinde karşılaştığı zorlukları ifade ettikten sonra Başkan Bey’in desteğini almanın keyfiyle elindeki çiçekleri Başkan Bey’e takdim ettiler.
Başkan Özhaseki’ye tiyatro konusunu sordum, acaba kendisi öğrencilik yıllarında tiyatro oynamış mıydı? Başkan Bey, samimiyetle cevap verdiler. İki defa tiyatroda oynamışlar. İlköğretim yıllarında bir doktor rolünü üstlenirken, lise yıllarında bir sarhoşu oynamasını istemişler ondan ama Başkan Bey, hem bu rolü sevmemiş, hem de oynarken oldukça zorlanmış. Başkan Bey’i şişman göstermek için yapılan yoğun kostüm çalışmaları da onu oldukça bunaltmış.
Günün sürprizini ise Yönetmen arkadaşlarımızdan Mine Uçan Hanımefendi gerçekleştirdi ve Başkan Bey’in üç yaşında çekilmiş bir fotoğrafını kendisine hediye etti. Başkan Bey’in mutluluğunu görmeliydiniz. Birçok anı canlandı gözünde ve yıllar öncesine dönüverdi birden. Arkadaşı Hasan’ı yad etti, fotoğrafta onunlaydı çünkü. Sonra da Hasan’ın babasını anlattı bizlere. Bu da hepimizin insan yönümüzdü aslında.
Hepimiz geçmişimizin bir parçası değil miyiz? Hatıralarımızın, bizi yetiştiren ortamın, bir şehrin, bir kültürün parçası değil miyiz? Öncelikle insanız, etten ve kemikteniz. Bu topraklardan geldik, yine bu topraklar bizi kabul edecek. İnşallah hoş bir seda olarak kalalım ve hayırla yad edilmeyi dileyelim.
Mutlu olalım çünkü hayat bunun içindir.
Birbirimizi sevelim, çünkü hepimiz aynı hamurdan ve aynı çamurdanız.
İçimizdeki güzellikleri yaşatalım, çünkü Rabbimiz bize birçok güzellik bahşetti.
İyilerden olalım, çünkü Rabbimiz iyileri sever, insanlar iyilikleri sever.
Hayat bir tiyatro sahnesi gibidir, bir gün ışıklar sönüp perdeler kapandığında yüreğimizdeki ışık parlayabilmeli.
Ben kültür ve sanat adına verilen bu değere teşekkür ediyor ve şapka çıkarıyorum.
Sanatın güzelliğin ta kendisi olduğunu biliyorum.
Güzellik olmazsa hayatın ne değeri kalır.
Ezelden ebede yolculuğumuzun hoş sedalarını bu gök kubbeye bir nişan olarak takalım.
Dilerim ki sanat güneşi, gökteki yıldızlar gibi semada asılı kalsın.

Yorumlar