ADALET PARTİSİ’NİN İKTİDARINDA TÜRKİYE’NİN DURUMU




               
               Demokrat Parti’ye destek olan milyonlar, 1960 sonrasında aynı felsefe ve düşünceyi, 1965 yılında yeniden iktidara getirerek Demokrat Parti’ye ve ona oy verenlere reva görülen muameleleri tasvip etmediklerini göstermişlerdir.
               Türkiye’nin huzur ve güvenliği, hürriyetçi demokrasinin gelişip yerleşmesi, millet hakimiyeti anlayışının uygulanması için, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü her şeyin üstünde tutan, Türkiye’yi ileri memleketler seviyesine çıkartma mücadelesi yapan ve Türkiye’ye hizmeti şiar edinmiş Adalet Partisi, Demokrat Parti’nin tam anlamıyla devamıdır.
               1965-1971 yılları arasında iktidarı tek başına elinde bulunduran Adalet Partisi, bu zaman zarfında huzur ve istikrarla birlikte rejimi de demokratik sisteme uygun olarak işletmiştir. Türkiye, bu yıllarda medeniyet ve refah alanında ileri adımlar atmıştır. Demokrat Parti’nin 1950-1960 devresi ile Adalet Partisi’nin tek başına iktidar olduğu 1965-1971 yılları arası, birçok gelişmenin yaşandığı ve Cumhuriyet tarihimizin en ihtişamlı yıllarıdır.
               Huzura, istikrara ve hizmete ihtiyacı bulunan Türkiye’yi büyük yapma hususunda liyakatini ispat etmiş bulunan Adalet Partisi’nin Türk siyasi hayatındaki 20 senelik icraatının muhasebesini şöyle yapmak mümkündür:
               Bu 20 senenin 14 senesinde rejim işlemiştir. 14 senenin 11 senesinde Adalet Partisi iktidardır. 5,5 senesinde tek başına, diğer 5, 5 senesinde ise koalisyonların en büyük ortağı olarak görev yapmıştır.
               Adalet Partisi, Türkiye’de 1960 sonrasında yapılmış bulunan 5 seçimden ikisini kazanmıştır. Diğer üçünün ise kazananı yoktur. Adalet Partisi, 1965, 1969, 1973 ve 1977 yıllarındaki seçimlerden sonra iktidar olarak görev yapmıştır. Türkiye’de demokrasi mücadelesi yapılırken, üstün iradenin kaybedilmiş olmasından dolayı meydana gelen büyük bunalımlardan siyasi rejimi yine demokrasi olarak çıkarabilmek için Adalet Partisi’nin büyük gayretler sarf ettiği aşikardır.
              ADALET PARTİSİ’NİN HİZMETLERİ
               Adalet Partisi’nin iktidarda olduğu dönemlerde Türkiye bir hürriyetler adası olarak anılmıştır.
               Fukaralık, işsizlik, cehalet ve çaresizlikle mücadelede milyonlarca Türk köylüsüne medeniyetin nimetlerinin ve refahın götürülmesinde sosyal devlete varlık ve muhteva kazandırılmasında Adalet Partisi’nin damgası vardır.
               Türkiye’nin milli geliri, üretimi kat kat artırmasında, sanayileşme hamlesinin milyonlarca vatandaşımıza yeni iş imkanları sağlayacak boyutlara ulaşmasında, eğitim müesseselerinin vatanın en ücra köşesine kadar yayılmasında Adalet Partisi’nin yani “Kıratın” silinmez mührü vardır.
                Türk köylüsünün yarısının karanlıktan kurtulması, tarlaların sulanması ve çiftçimizin gübreye kavuşması, bacaların tütmesi, çeşmelerin akması; işçinin, köylünün, esnafın, memurun, yaşlı ve muhtaç vatandaşların iktisadi büyümenin nimetlerinden imkan ölçüsünde faydalanması, Adalet Partisinin inkar edilemeyecek hizmet ve gayretlerinin eseridir.
               Birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları içerisinde Türk Milliyetçiliğini bayrak yaparak Büyük Türkiye’yi gerçekleştirmeyi hedef alan yine Adalet Partisi’dir.
               Türkiye’nin demokratik rejim içerisinde milletin hürriyet ve haysiyetine gölge düşürmeden, ileri medeniyet seviyesine çıkabileceğini büyük Atatürk’ün gösterdiği hedefe varılabileceğini inanç haline getiren de Adalet Partisi’dir.
               Ekonomik Veriler:
               1960’ta Türkiye, dünyanın en fakir ülkesi olmadığı gibi, en zengin ülkesi de değildi. 156 ülke arasında milli gelir sıralamasına göre, Türkiye’nin önünde 51, arkasında 104 ülke vardı.
               O yıllarda dünyada fert başına milli gelir ülkelere göre, 100 dolar ile 8000 dolar arasındaydı. Türkiye, aynı yıllarda fert başına milli geliri 1000 dolar ile 52. sırada bulunmaktaydı.
               1965 yılında tasarrufların GSMH’deki payı % 17.7; sabit sermaye yatırımları %17 iken 1969 yılına gelindiğinde yurt içi tasarruflar %22.1’e, sabit sermaye yatırımları ise %22.4’e yükselmişti.
               Adalet Partisi iktidarında Türkiye, OECD ülkeleri arasında %7’lik oranla en büyük kalkınma hızını sağlamıştır.
                Sağlık:
               1960 yılında 45 bin 807 olan hastane yatak sayısı, 1970 yılına gelindiğinde 87 bin 134 olmuştur. Yatak başına düşen hasta sayısı 600’den 409’a gerilemiştir. 1980 yılına gelindiğinde yine AP’nin gayret ve çabalarıyla yatak sayısı 114 bine çıkmıştır.
               Eğitim:
               1960 yılında okur yazarlık oranı %39,5 iken 1970 yılına gelindiğinde bu oran %56,2’ye, 1980’e geldiğimizde %67,5’e yükselmiştir. DP iktidarı döneminde fakülte ve yüksekokul sayısı 49’a yükselmişti. Bu sayı, Adalet Partisi’nin ilk iktidarında 146’ya; daha sonra 1980 yılına gelindiğinde 321’e yükselmiştir.
               DP döneminde artmaya başlayan öğrenci ve öğretmen sayısı AP iktidarında da devam etmiş ve aşağıdaki sayılara ulaşılmıştır: 1970 yılına gelindiğinde ilköğretimdeki öğrenci sayısı 4 milyon 940 bin, öğretmen sayısı 134 bin 341; ortaöğretimdeki öğrenci sayısı 783 bin, öğretmen sayısı 28 bin 452, lise ve meslek liselerindeki toplam öğrenci sayısı 480 bin, öğretmen sayısı 26 bin 240 olmuştur. Cumhuriyetin 50. yılına gelindiğinde ilkokul çağındaki tüm çocukların okula gitmesi sağlanmış, eğitimde büyük bir hamle yapılmıştır.
               AP iktidarında yüksek öğretimde öğrenci sayısı 159 bine, öğretim elemanı sayısı 8931’e yükselmiştir.
               Yine AP iktidarları döneminde gençlerimizin ilim ve irfanla aydınlanması amacıyla memleketimizin değişik yerlerine 19 üniversite ve 19 akademi açılmıştır.
               AP dönemine kadar 16 olan İmam Hatip Okulları’nın sayısı, 1965’te 26’ya, 1977’de 103’e ve 1980’de de 333’e çıkmıştır.
               Kütüphane sayısı AP iktidarlarında 160’tan 576’ya yükselmiş, 1980’e geldiğimizde bu sayı 632 olmuştur.
               Tarım:
               Tarımda makineleşmeye geçildiği o yıllarda (1965) topraklarımızın %34’ü ekilmekteydi. AP iktidarları tarımda teknolojik gelişmeleri yakından izlemiş, modern tarım alet ve makinelerinin kullanımını teşvik etmiş ve gübre üretimini 980 bin tondan 2 milyon tona çıkarmıştır. Böylece hem üretim artırmış, hem de Türk köylüsünün refah düzeyinin yükselmesini sağlamıştır.
               Yine AP iktidarında 156 dünya ülkesi arasında Türkiye, dışarıdan yiyecek almayan 7 ülkeden biri; giyecek almayan 9 ülkeden biri olmuştur.
               Enerji:
               Türkiye’nin 25 milyar kilovat saat olan elektrik üretim gücünü 100 milyar kilovat saate çıkaracak tesisleri inşaatına başlanmıştır.
               Kerkük petrolü, Akdeniz’e akıtılmıştır.
               Fırat sularındaki enerjiyi ülkenin emrine verecek ilk merhale olan Keban Barajı hizmete açılmış, ikinci merhale Karakaya Barajı’nın temeli atılmış, üçüncü merhale olan Karababa Barajı projelendirilmiştir.
               1963 yılında sadece 213 olan elektrikli köy sayısı, Adalet Partisi’nin gayret ve çabalarıyla elektrifikasyon hamlesine hızla devam edilmiş ve bu sayı 18 bine yükseltilmiştir. Böylelikle köylümüz, medeniyetin bu en büyük vasıtasına kavuşmuştur.
               Madenler, Fabrikalar ve Teknoloji:
               AP iktidarı sanayileşmeye büyük önem vermiş, DP dönemlerinde başlayan hamleleri hem kapasite, hem de sayıca artırmak amacıyla önemli yatırımlar yaparak istihdamı artırmıştır. Bu alandaki hizmetleri şöyle sıralayabiliriz:
               Türkiye’nin 20 milyon ton olan taş ve linyit kömürü üretim gücünü 50 milyon tona;
               3,5 milyon ton üretim kapasiteli 3 demir çelik fabrikasının kapasitelerini 10 milyon tona;
               16,6 milyon ton ham petrol işleme kapasiteli 4 rafinerinin kapasitesini 35 milyon tona çıkaracak tesislerin yapımına başlanmıştır.
               Ayrıca yine AP iktidarı döneminde,
               120 milyon ton çimento üretim kapasiteli 35 fabrikaya ilaveten 35 ton kapasiteli 19 yeni fabrika inşaatına,
               1 milyon ton şeker üretim gücünde 18 fabrikaya ilaveten 2 milyon ton kapasiteli 13 yeni şeker fabrikası inşaatına,
               7,6 milyon ton gübre üretim gücünde 12 fabrikaya ilaveten 12 milyon ton kapasiteli 12 yeni gübre fabrikası inşaatına başlanmıştır.
               Yine AP iktidarları döneminde Türkiye; alüminyum, boraks, bakır, demir, krom, fosfat, çinko, kurşun, volfram, cıva ve kükürt madenlerini kendi fabrikalarında işleyebilmiştir. Kısacası iğneden ipliğe her şeyi ithal eden Türkiye, Adalet Partisi iktidarı döneminde büyük sanayi hamlelerini gerçekleştirmiş, motor yapacak duruma gelmiştir.
               Ulaştırma:
               AP döneminde ulaştırmaya önem verilmiş; Türkiye, Edirne’den Van’a, Samsun’dan Antalya’ya, İzmir’den Hopa’ya kadar asfalt yollarla kaplanmıştır.
               Ayrıca yeni hava meydanları ve limanları yapılmıştır.
               Kerkük petrolü İskenderun’a akıtılmıştır.
               Eskişehir’de lokomotif, Gölcük’te ve Taşkızak’ta gemi yapılabilmiştir.
               Boğaziçi’nin iki yakası bir araya getirilerek “Avrasya” sözünün mantığı uygulamaya konmuştur.
                Sulama:
               AP’nin efsanevi lideri Süleyman Demirel’e “Barajlar Kralı” unvanının verildiği bu dönemde Türkiye, ovalarını göletler ve su kanalları örmüş ve bu sayede de Türk Köylüsünün yüzü gülmüştür.
               Dünyanın en büyük su tüneli olan güneydoğudaki ovalarımıza su getirecek Urfa Tüneli’nin temeli atılmıştır.
               Sulanan alan 1 milyon 500 bin HA’dan 2 milyon 700 bin HA’ya AP iktidarında çıkmıştır.
               İletişim:
               1960 yılına gelindiğinde 180 bin olan telefon abonesi sayısı, 1980 yılında 1 milyonu aşmıştır.
               Kırsal telefon irtibat sayısı sadece 750 iken bu sayı Adalet Partisi iktidar dönemleriyle 7500’den fazlaya ulaşmıştır.
               1980 Türkiyesinin hemen hemen her köşesi radyo dinlemekte ve %86’sı televizyon seyredebilmektedir.
               Sosyal Güvenlik:
               Bu dönemde ekonomik gelişmenin yanında “insana” ve onun refahına da büyük önem veren Adalet Partisi, sosyal güvenlik alanında da önemli işler başarmıştır.
               Bütün imkansızlık ve istikrarsızlığa rağmen devletimize “sosyal devlet” vasfını kazandıran ve cumhuriyetin en büyük sosyal muhtevalı kanunu ile sakat ve 65 yaşını aşmış ihtiyar vatandaşlarımıza maaş bağlanmıştır.
               Kalkınmışlık farklarını, kalkınma gayretlerinde attığı başarılı adımlarla gidermeye çalışan Türkiye, dünyaya hürriyet içinde kalkınmanın gerçekleştirebileceğini ispatlamış dikkate şayan bir ülke durumuna gelmiştir.
               Ayrıca 156 dünya ülkesi arasında “hürriyetçi demokrasi” ile idare edilen 23 ülkeden biri olarak kalmayı başarmıştır.
               Cumhuriyetin 50. yılına gelindiğinde o yıllarda Türkiye’nin ilkokul çağındaki bütün çocuklarının ilkokula gitmesi sağlanmıştır.
               Diğer Göstergeler:
               1975 yılında şeker ithal eden Türkiye, AP iktidarında ambarları 7 milyon ton hububat ve 1 milyon ton şeker dolu bir ülke olmuştur.
               Yine aynı yıllarda Türkiye’nin depolarında 650 bin ton ham petrol, kafi miktarda benzin, mazot, gazyağı, 1.5 milyon ton gübre bulunmakta idi. Türkiye arazileri bir uçtan bir uca ekili idi. Köylünün tohum ve gübre sıkıntısı yoktu.
               Fabrikaların hepsi çalışmakta idi. 
               AP, önceki iktidara nazaran %14 daha fazla çimento, %10 daha fazla demir-çelik, %12 daha fazla elektrik üretmişti. Kerkük petrolünü Akdeniz’e akıtmayı başarmıştı. Aynı zamanda elektrik ürettiği Fırat’ın sularını güneydoğu ovaları için bereket kaynağı haline getirerek Cumhuriyetin en büyük projesini (GAP) başlatmıştı.
               1978 yılı eşiğine gelindiğinde Türkiye, bütün güçlüklere rağmen, program gereği 5.5 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirebilmiş, ülkede hiçbir temel malın yokluğu söz konusu olmamış, hiçbir fabrika hammadde sıkıntısı çekmemiştir.
               Yine aynı dönemde Türkiye’de, 100 bin traktör ve 100 bin otomobil satılabilmekteydi.
               Türkiye’nin depolarında 1978 yılına gelindiğinde 2 milyar dolarlık satılabilir mal vardı.
               AP iktidarında “saçılmamış tohum, yeşermemiş ekin” yabancılara (Wello Fargo) rehin edilmemiştir.
               1978’e gelindiğinde Türkiye’nin elinde 127 bin ton rehinsiz altını bulunuyordu.
               Kısacası, Adalet Partisi kadroları Türkiye’yi, Batı ülkelerinde mevcut hak ve hürriyetlerin hepsine sahip olarak 1963-1978 döneminde üç kalkınma planını başarı ile uygulayarak ve 15 yıla ortalama % 7 nispetinde yıllık kalkınma hızı sağlayarak ileri sanayileşmiş ülkeler arasında ikinci sıraya çıkarmıştır.
               Demokrasiye Müdahale:
               12 Kasım 1979’da güven oyu alan Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisi Azınlık Hükümeti, Türkiye’yi çok ağır ekonomik krizden kurtarıp tekrar layık olduğu yere çıkarmak için 24 Ocak 1980 tarihinde önemli kararlar almıştır.
               Bu kararlar uygulanmakta iken 12 Eylül 1980’de askeri darbe yapılmış, TBMM kapatılmış, siyasi partilerin faaliyetlerine son verilmiştir.

Yorumlar