Kürtçe Türkü olur mu? /S.Burhanettin AKBAŞ

Kürtçe, Farsçanın bir kolu sayılabilecek kadar Farsçaya yakındır. Belki Farsçanın bir şivesidir denilebilir.
Farsça, yani İranlıların kullandığı dil, bu coğrafyanın köklü dillerinden biridir. Türk topluluklarını da etkileyen bu dil, Türklerin milli kimliklerini kaybetmesine sebep oldu. Selçuklular, fethettikleri İran topraklarında bu köklü ve yerleşik medeniyetin etkisi ile Farsçayı edebiyat dili olarak kabul ettiler.
Mevlana Celaleddin Rumi gibi bir büyük ustanın dahi bütün eserlerini Farsça yazmış olması, Türk Dili ve Türk Milleti adına büyük kayıp olmuştur.

Çağatay Türkçesinin büyük ustası Ali Şir Nevai, Muhakemetü’l-Lugateyn isimli eserinde Türkçe ile Farsçayı karşılaştırırken Türkçenin Farsçadan üstün bir dil olduğunu savunur. Aslında bu savunmanın sebebi çok açıktır. Türk aydınları her zaman olduğu gibi o devirde özentiye yine fazlaca bulaşmışlar, şiir dili olarak Farsçayı tercih etmişler ve Türkçeyi ikinci plana itmişlerdir. Ali Şir Nevai’yi böyle bir kitap yazmaya iten sebep bu olmuştur.

Nevai’den sonra Türk şairlerde kısmen bir düzelme görülmesine rağmen Farsça ve Arapça hayranlığı yine ayyuka çıkacaktır.

Gerek Selçuklularda, gerekse Osmanlılarda hiçbir zaman sultan ve çevresi Türkçeci olmadı. İranlılar ise eşekler üzerinde Anadolu’ya soktukları yüzlerce molla ile hem Şiilik propagandası yaptılar hem de Farsçayı yaydılar.

Bizim atalarımız İran’ı fethedip Anadolu coğrafyasına taşınırken ağır hasarlı bir şekilde geçtiler. Özbeöz Türkmen aşiretleri, Türkçeyi bırakıp Arapça ve Farsça konuşmaya başladılar. Bu tam bir felaketti bizim için. Karakeçililer, Söğüt’te Osmanlı devletinin kuruluşunu kutlarken Şanlıurfa Karakeçililerinin Türkçe bilmediklerini görüp hayıflanmaz mısınız? Karakeçililerin, Kayı boyundan gelip Osmanlıyı kuran aşiret olduğu düşünülürse durumun ne kadar acı olduğu daha iyi anlaşılır.

O yüzden bu coğrafyada asıl öğrenilmesi ve öğretilmesi gereken, yegane anlaşma dili Türkçe olmalıdır. Türklüğün mukadderatı açısından Türkçe hayatidir.

Türkçe, şu ana kadar kendi yitiklerini toplayamadı. Farsların ve Arapların içinde Türklerin erimesindeki en önemli sebep Türkçenin unutulması oldu. Şimdi de Kürtçe adıyla ve bu kılıkla karşımıza çıkan Farsça, yeniden Türkçeyi tehdit etmenin yollarını arıyor.

Biz, devlet büyüklerimizden Karamanoğlu Mehmet Bey gibi bir duyarlılık bekliyoruz. Şivan Perver (her iki isim de Farsçadır), Türkiye’ye gelip konser verecekmiş. Kürtçe türküler söyleyecekmiş. Soruyorum şimdi:

1. Türkü kelimesi Türk-i kelimesinden gelir. Türk-i, Türklere ait, Türklere has demektir. Bu yüzden Kürtçe türkü olmaz. Türkünün dili, adı üstünde zaten, Türkçedir.

2. Bağlama, Türk topluluklarına ait milli bir çalgıdır. Saz ya da bağlama adıyla bilinir ve bu çalgının çalındığı yerde bir Türk topluluğunun yaşadığına işaret eder. Kürtler, eğer Türkler gibi bağlamayı sürekli kullanan bir topluluk iseler, Türk Kültür dairesindedirler demektir. Çünkü, bu bağlamanın atası Dede Korkut kopuzudur ve Türkler bu çalgıyı mübarek sayarlar.

3. Türkçe ve Kürtçe birbirinin kardeşidir demek cahilliktir. Karşımızdaki dil, Kürtçe değil Farsçadır. Farsça, yüzlerce yıldır bu coğrafyada Türkçenin en ciddi rakibidir ve Türkçeyi tehdit eden dillerin başında yer almaktadır. Biz, devlet büyüklerimize Ali Şir Nevai’yi okumalarını tavsiye ederiz.

Yorumlar