ÖZÜRLÜNÜN GÖZÜYLE…

Bir özürlü kardeşimizle gerçekleştirdiğimiz sohbetten sonra bana bir şeyler oldu. Özürlüler için hayat ne kadar zormuş, ne kadar zormuş.
Özürlü kardeşimiz bana yolları, kaldırımları gösterdi. İçim bir garip oldu. Özürlü insan bu yollardan nasıl gider, bu kaldırımları nasıl aşar gerçekten bilmiyorum.
Devlet binalarını gösterdi, kamu binalarından özürlüler nasıl faydalanacak onu da bilmiyorum. O kadar çok merdivenler yapmışız ki…
Özürlü kardeşimiz bir okulun önünde bana şunları söylüyor:
-Eğer şu merdivenlerin yanındaki duvarda tutamaklar olsaydı, ben ona tutunur ve okula girerdim. Şimdi bu haliyle giremiyorum. Emniyet Müdürlüğünde bile bu tutamaklardan yok.
Şimdiye kadar bunları hiç fark etmemiştim, gerçekten merdiven kenarlarında tutamaklar yok. Özürlülerin oralardan çıkabilmesi için mutlaka birilerinden yardım almaları lazım.
Özürlü kardeşimiz bana diyor ki:
-Ben Cuma namazlarına camiye gitmek istiyorum.


-İyi, ne güzel… Kim engelliyor ki seni…

İlginç gelecek ama şu soruya bakın şimdi…

-Hangi camiye gitmem lazım, çünkü engellilerin gidebileceği bir cami yok ki…

-Hadi ya…

Biraz daha dikkat kesiliyorum ki gerçekten camilerde bizim böyle bir hazırlığımız yok.

Hatta özürlü kardeşimiz müftülüğe başvurmuş, müftülük de herhangi bir camide bu tür bir yapılanmanın olmadığını kabul etmiş.

Kardeşimiz diyor ki, onlardan özürlülerin camiye giremediklerini kabul eden bir yazı yazmalarını istedim. Bana ne için gerekli olduğunu sordular. Ben de yarın ruz-ı cezaya vardığımızda Cuma namazlarını niye kılamadığımı belgeleyeceğim diyor. Tabii işin işine şaka da karışıyor ama bu durum, bir büyük gerçeği kabul edişimiz manasına geliyor.

Biz şehirlerimizi şekillendirirken özürlüleri hiç dikkate almamışız. Son yıllarda bu hassasiyet ilerlemiş gözükmekle beraber, yaptığımız işlerin bir bölümü yine yasak savmak kabilinden olmuştur.

Bence özürlü kardeşlerimiz belediyecilik alanına el atmalılar. Belediye Meclislerinde göreve talip olmalılar. İl genel meclisine, milletvekilliğine vs. göz koymalılar. Bu,  onların en tabii hakkı… Yoksa bizim bütün bu gerçekleri çok iyi görüp anlayacağımız yok. Ben kendi namıma bugüne kadar ki duyarsızlığıma şaşırdım kaldım. Şöyle birkaç saatliğine de olsa özürlü gözüyle dünyaya bakınca endişeye kapıldım. Hayatın işkenceye nasıl dönüştüğünü çok iyi gördüm. Halbuki özürlülük hayatın bir gerçeği ve aynı akıbete hepimiz de hazır olmalıyız. Çünkü, bu konuda kimsenin bir garantisi yok.

Çağdaş kent anlayışı özürlüleri birinci öncelik olarak gören anlayıştır diye düşünmeye başladım. Özürlüler, bugünkünden çok daha fazla şeyi hak ediyorlar ve biz bu işlerde geç kalmışız. Artık, el gördülük işler yapmak yerine gerçeklerle yüzleşmenin zamanı gelmiş de geçiyor bile.





72,5 MİLLETİN YAŞADIĞI ABD DE OKULLARDA HER SABAH SÖYLENEN AND





*  Ya onlar da Kürdüm,  doğruyum demek isterse   diyenler...

  Buyrun buradan yakın..  Ağabeylerinizdeki uygulama  bu..



 BIZ DE HÂLÂ.. TÜRKÜM DOĞRUYUM ÇALIŞKANIM DEMEYI

 TARTIŞIYORUZ



ABD de çocuklar, her sabah sınıflarında  andlarını söylüyorlar. ABD de de okul öğrencileri sabahları ders öncesinde, sınıflarında ayakta, hazır olda, şu yemini ediyorlar: (Lise sona kadar söylüyorlar bu yemini)



 " I pledge allegiance to the flag of the United States of America, and to the Republic for which it stands: one Nation under God, indivisible, with Liberty and Justice for all."



 Yani diyorlar ki: "Amerika Birleşik Devletleri nin BAYRAĞINA Ve o bayrağın simgelediği CUMHURİYETE Bağlılık için and içiyorum. Herkes için özgürlük ve adaletle, ALLAH ın gözetiminde, BÖLÜNMEZ, TEK VATAN.

Yorumlar