BÜNYAN’IN SAMAĞIR KÖYÜ /S.Burhanettin AKBAŞ

Samağır köyü, Zamantı köylerinden biri... Bünyan ilçesinin Elbaşı bucağına bağlı. Bünyan’a 30 km. , il merkezi olan Kayseri’ye ise 70 km. mesafede. 
Köy, düz bir araziye kurulmuş sayılabilir. Köyün orta yerinde küçük bir tepe var. Bu tepede halkın Abdurrahman Gazi adı ile tanıdığı bir zatın türbesi bulunuyor. Bu tepeye çıkınca Samağır köyünün her tarafını seyredebiliyorsunuz. Abdurrahman Gazi Türbesi (Bünyan) 
Kayseri Bünyan ilçesi Samağır Köyü’nde yüksekçe bir tepede bulunan bu türbenin kitabesi bulunmamaktadır. Bununla beraber Dulkadiroğulları Beyliği zamanında Alaüddevle Bozkurt ve Alaüddevle Şahruh Beyler Kayseri çevresinde bir takım onarım ve imar işleri yapmışlardır. Türbenin de bu dönemde yapılmış olduğu sanılmaktadır. 


Türbe moloz taştan altıgen planlıdır. Oldukça küçük ölçüdeki bu türbenin içerisinde sandukası bulunmaktadır. Türbenin üzeri içten kubbe dıştan da piramidal bir külahla örtülüdür. 
Köyün asıl seyrangahı ise Kavağan dağı. Samağar köyünün hemen yakınlarında birkaç evin köyün doğu istikametinde ayrı bir küme oluşturduğunu görüyoruz. Sebebini sorduğumuzda, aldığımız cevap “Burası eski Samağır” oluyor. Türbe, oval bir kubbe taşıyor. Bu tepeye oturup Samağır’ı seyrederken eski uygarlıklardan kalan bir kısım ören yerleri ile ilgili heyecanlı hikâyeler dinliyoruz. Belli ki birçok millet bu topraklardan gelip geçmiş, bir kısmının kalıntıları bunun delili olarak insanların ilgisini çekiyor. Köyün mezarlığına götürüyorlar bizi. Tepeden inince köyün içinde bir mezarlık bu. Tarihi mezartaşlarının üzerinde birçok resim yer alıyor: koyunlar, kılıçlar, kamalar, hamaylı, ibrik, tabanca ve tüfek resimleri. Köyün 1970 yılında nüfusu 1028 iken 1990 sayımında 846’ya düşmüş. Anadolu’nun diğer köyleri gibi Samağar köyü de göç veriyor. İşte Anadolu’nun ortasında bir köy... Samağar köyü... Türk kültürünün güzellikleri ile karşılaşacağınız bir yer burası. Ayran içirmeden, bazlama yedirmeden yol vermeyen sıcakkanlı insanlar. 
Samağar köyünün adı, 13. yüzyılda Anadolu’yu idare eden ilhanlı valilerinden Samağar Noyan’ın adından geliyor. Tarih kitapları Samağar Noyan hakkında şu bilgileri veriyor: M.1243 yılında Kösedağ savaşında Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol Ordusuna adeta savaşmadan yenilir. Çünkü Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev gibi basiretsiz bir hükümdar koskoca Selçuklu ordusunu, sadece öncü kuvvetleri dağıldı diye savaş meydanında yalnız bırakmış, yanına bir kısım mücevherleri alarak Tokat’a kaçmıştı. Selçuklu ordusunun sultanın kaçtığından haberi yoktu. Ancak bir gün sonra bu haberi almışlar ve şaşkına uğrayarak bozulmuşlardır. Baycu Noyan komutasındaki Moğol Ordusu, Selçuklu Ordusunun dağıldığına inanmamış, bunu pusu amacıyla yapılmış bir ricat hareketi zannıyla iki gün beklemiş ve Selçuklu ordugahına ancak iki gün sonra girebilmişlerdir. Moğol ordusu karşısında ciddi bir kuvvet kalmayınca Sivas ve Kayseri şehirlerini adeta taş üzerinde taş bırakmayacak şekilde yakıp yıkmışlar ve binlerce insanı katletmişlerdir. Anadolu’da Moğol hakimiyetinin başladığı bu döneme İlhanlı dönemi de denilmektedir. Bu dönemde Anadolu, Moğollar adına görev yapan valiler eliyle yönetilmiştir. Moğollar Anadolu’yu yönetmek üzere genellikle Türk kökenli valileri görevlendirmişlerdir. Samağar Noyan, 1265-1277 yıllarında Abaka Han tarafından İlhanlı komutanı sıfatı ile Anadolu’ya gönderilen bir emirdir. Samağar Noyan, 13. yüzyılda İlhanlılar adına Kayseri merkez olmak üzere Anadolu’yu yönetmiştir. Prof. Zeki Velidi Togan, Samağar Noyan’ın Kara Tatar kabilesinin tümen beyi olduğunu ifade ederek O’nun Moğol kökenli olduğunu belirtirken, Prof.Dr.Ahmet Temir, Samağar Noyan’ın Türkistanlı cesur bir Türk olduğunu belirtiyor ve Samağar isimli bir Tunguz obası bulunduğunu, ayrıca Türkistan’da Hocend ile Ahsikat arasında (Hocend-Nemengan yolu üzerinde) bugün bile adını muhafaza eden Samağar isimli bir köy bulunduğunu ifade ediyor. Samağar Noyan, valiliği sırasında Anadolu’yu adaletle yönetmiştir. lll. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vezirleri Fahreddin Ali ve Muineddin Pervane’nin memleketi tam salahiyetle yönetmelerini sağlamış, onlara yardımcı olmuştur. Samağar Noyan hakkında Aksarayi: “Adil emir ve kamil yarguçı idi.” diyerek onun halka adaletle davrandığından bahsediyor ve halktan gasp edilen malların halka iade edilmesini sağladığı için halkın muhabbetini kazandığından bahsediyor. Samağar Noyan, 1265-1277 yılları arasında Müslüman olan bir noyandır. Mevlana’nın oğlu Sultan Veled, her beytin sonu “Beğimiz bizi unutma” nakaratlı bir kaside yazmış ve Samağar Noyan’a ithaf etmiştir. Sultan Veled, Samağar Noyan’ı akıl ve adalette örneği pek nadir görülen bir insan, ezelden seçilmiş bir hükümdar olarak vasıflandırıyor ve “Samağar Ağa” diye isimlendiriyor. 1277 yılında Anadolu’ya gelen Kölemen (Memlük) Sultanı Baybars, Anadolu’dan Moğolları atmak ve Selçuklu Türklerine yardım etmek istemiştir. Lakin Selçukluların kararsız davranışları onu sinirlendirmiş ve Anadolu’yu terk etmiştir. Bu sırada Anadolu valisi olan Samağar Noyan’ın Baybars’ın gelişi ile birlikte maiyetindekilerle birlikte bugün Samağar köyünün bulunduğu alana geldikleri ve buraya yerleştikleri zannediliyor. Böylece köyün Samağar adıyla ilk kuruşu M.1277 tarihine götürülmektedir. Samağar Noyan’ın hanımının adı Kutlak’tır. Nuhiy veya Numey adında bir kızı, Arap ve İcil adında iki oğlunun bulunduğu bilinmektedir. Prof.Ahmet Temir ise, İcil’i torunu olarak göstermektedir. Oğlu Arap Noyan’ın Baybars’ın Anadolu’yu terketmesinden sonra Sivas vilayetinin sahibi gibi iş gördüğü söylenmektedir. Eflaki, Arap Noyan için “Samağar Noyan’ın oğlu Arap, Sivas şehrinin hakimi ve Çelebi’nin samimi müridi idi.” diyerek Arap Noyan’ın Arif Çelebi’nin müridi olduğunu ve Mevlevi tarikatına mensup olduğunu anlatıyor. Prof.Faruk Sümer, Samağar köyü hakkında şunları söylüyor: “Moğol umumi valilerinden Samağar Noyan’ın yazları burada oturduğu anlaşılıyor. Çünkü, Pazarören’in 10 km. batısındaki Samağar köyü, muhtemelen onun adını taşıdığı gibi, köyün güneyindeki dağ da aynı ad ile anılır. Hatta bu son husus dirayetli ve aynı zamanda âdil bir emir olan Samağar Noyan’ın bu dağda gömülmüş olduğunu gösterebilir.” demektedir. Prof. Ahmet Temir ise, Kayseri’de Samağar isimli bir köyün bulunmasını, hatta Samağar adı taşıyan insanların olmasını Samağar Noyan’dan kalan hatıralar olarak değerlendiriyor. Prof.Dr. Harun Güngör ise, Kayseri’de kutsal mekanlar üzerine yürüttüğü çalışmasında, Samağar köyünde halkın “Abdurrahman Gazi Türbesi” dediği türbeye “Samağar Sultan Türbesi (Kümbeti)” adını veriyor. Böylece Samağar Noyan’ın bu türbede yattığı şeklindeki görüş daha da ağırlık kazanmış oluyor. Eraslan Dede’ye (Abdurrahman Eraslan) ve Eğitmen’e “Bu türbede yatan kimdir?” diye sorduğumuzda ise, cevap olarak “Battal Gazi’nin ileri gelen adamlarından Abdurrahman Gazi’dir.” veya “Melik Gazi’nin ileri gelen adamlarından Abdurrahman Gazi’dir.” şeklinde cevaplar aldık. Anlaşılıyor ki köyde Battal Gazi ile ilgili anlatılanlarla Melik Gazi ile ilgili anlatılanlar iyice birbirine karışmış. Bununla birlikte Samağar Noyan’ın 1265-1277 yılları arasında Müslüman olduğu düşünülürse, Müslüman olduktan sonra “Abdurrahman” adını alması pekala mümkündür. Ancak Samağar Noyan’ın varlığından kimsenin haberi yok. Bunun sebebi de gayet açıktır. Daha sonra geniş yer vereceğim açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Samağar Noyan ile bugün Samağar köyünde oturanlar arasında herhangi bir ilgi mevcut değildir. Rivayete göre köyün adı köyde türbesi bulunan Abdurrahman Gazi ile ilgilidir. Abdurrahman Gazi, Battal Gazi’nin (bir başka rivayete göre Melik Gazi’nin) ileri gelen adamlarından imiş. Bugün Samağar köyünün bulunduğu yerde kafirlerle savaşırken askerlerine “salma gır, salma gır” diye sesleniyormuş. Köyün adı bu seslenmeden sonra “salma gır” olmuş ve bu isim de zamanla “Samağar” olmuş. Yrd.Doç.Dr.Kemal Göde’nin Samağar Noyan ile ilgili olarak naklettiği bir efsane daha vardır: “Hükümet tarafından, Adana’daki aşiretleri yaylaya çıkarmamak ve yayladakileri de Adana’ya indirmemekle vazifelendirilen Mecit Paşa ile, Avşarların yeğeni Kozanoğlu cenk ederler. Bu mücadele esnasında başı sıkışan Kozanoğlu’na, Kayseri’den üç kardeş yardıma gelirler ve onu bu zor durumdan kurtarırlar. Bu üç kardeşten en büyüğü Melik Gazi, yeşiller giymiş en önde; ortanca kardeş Karadayı, karalar giymiş ortada; küçük kardeş Samağar Dede ise, aklar giymiş en arkada olmak üzere Kozanoğlu’na yardım etmişler ve Mecit Paşa’nın çekilmesini sağlamışlardır.” Tabiidir ki bu bir efsanedir ve ona göre değerlendirmek gerekecektir. Yoksa Kozanoğlu 19. yüzyılda yaşamıştır. Melik Emir Gazi 1105 yılında tahta geçmiş ve 1134 yılında vefat etmiştir. (12. yüzyıl) Karadayı olarak bahsedilen Celaleddin Karatay, 13. yüzyılda yaşamıştır ve nihayet Samağar Noyan ise 13. yüzyılda hüküm sürmüştür. Kozanoğlu ile aralarında uçurum denecek kadar fazla bir zaman dilimi var. Bu efsanenin bizim açımızdan dikkate değer tarafları şunlardır: 1. Efsanede Avşar Türkmenleri, başı sıkışan Kozanoğlu’na yardım etmeleri için bölgede bulunan bu üç insandan manevi yardım beklemektedirler. 2. Samağar adı bu efsanede köy adı olarak değil de kişi adı olarak geçiyor, Samağar adının kişi adı olduğu kabul ediliyor ve tarihi bir şahsiyet olan İlhanlı valisi Samağar Noyan’ın adının yöre insanları tarafından bilindiğini gösteriyor. Bu efsanelerle bağlantılı olarak köylülerin Çevlik dedikleri yerde ve Çamlama (Çamlık) denilen mevkide gayrimüslim yerleşimlerinin olduğu ve bu efsanelere bağlı fetihler sırasında buralardaki ahalinin bir kısmının kırıldığı (öldürüldüğü) , bir kısmının ise burayı terk etmiş oldukları anlatılmaktadır. 
ESKİ SAMAĞAR (SAMAĞIR)KÖYÜ AHALİSİNE NE OLDU? 
Köye 1700’lü yıllarda ilk yerleşimi gerçekleştiren Cevlanlar (Ceylanlar) kabilesinin ileri gelenleri, atalarının bu topraklara geldiklerinde önce Ekrek (Köprübaşı) köyüne geldiklerini, oradaki gayrimüslimlerle anlaşamayınca viran haldeki Samağar köyüne yerleştiklerini anlatıyorlar. Cevlanlar, Konya tarafından gelmişler ve o zamanlar Konya börkü giydikleri için Konyabörk olarak adlandırılıyorlarmış. 16. yüzyıl Maraş tahrir defterlerinde bu bilgilerin doğru olduğunu gösteren kayıtlara rastlanmaktadır. Prof.Dr. Faruk Sümer de 16. yüzyılda Samağar köyünde vergiye tabi iki bekarın yaşadığını açıklıyor. (Başbakanlık Arşiv Umum Müdürlüğü, nr.216, s.92) Yine Faruk Sümer’in belirttiğine göre Samağar köyünün kuzeyindeki dağların arkasındaki Çömürşek Özü yöresinde Samağar Viranı adlı bir köy daha vardı. (16. yüzyıl) Aslında daha önce belirttiğim gibi Samağar adı Türkistan’da Hocent-Nemengan yolu üzerinde bir köy adı olarak hala yaşayan bir isimdi. Bununla birlikte Çoruh Havzasında ve Artvin’de Samağar adını taşıyan köyler bugün de mevcuttur: 
Samağar (köy): Ardanuç-Artvin 
Samağar (Köy): Ardahan 
Samağar Kalesi: Tortum 
Demek ki bu isimlerden hareketle Samağar Noyan’ın hareket alanı içerisinde bulunan yerlerde bir kısım kabile mensuplarını bıraktıklarını söyleyebiliriz. Ancak yukarıdaki kayıtlarda 16. yüzyılda Kayseri’de iki ayrı Samağar köyü gözükmekle beraber birisi tamamen viran haldedir, diğerinde ise vergiye tabi iki bekar yaşamaktadır. Öyleyse şu soru akla gelebilir: Samağar köyü ahalisine ne oldu? 
Önce rivayetler: 
Köyden bir kısım insanlar Kayseri’nin Sivas’a bağlı olduğu yıllarda Sivas’a gittiklerinde eskiden Samağar’da oturduklarını ve Eski Samağarlı olduklarını söyleyen insanlarla karşılaşmışlar ve bu anlatı bugünkü nesillere ulaşmıştır. Bu rivayet tarihi kaynaklarla delillenmemekle beraber, daha önce Mevlevi kaynaklarında Samağar Noyan’ın oğlu Arap Noyan’ın Sivas’ta oturduğunu ve Sivas valisi gibi iş gördüğünü belirtmiştim. Arap Noyan’ın Sivas’ta bulunmasından da hareket edilerek halkın anlattığı bu rivayetin Arap Noyan’ın kendi kabilesi ile Samağar köyünden Sivas’a göçebileceği ihtimalini de akla getirir. 
BUGÜN SAMAĞAR (SAMAĞIR) KÖYÜNDE KİMLER OTURUYOR? 
Bugün Samağar köyünde sekiz ayrı Türkmen sülalesi oturuyor. Köyün ilk sakinleri 1700’lü yıllarda Konya’dan gelen Cevlanlar (Ceylanlar) sülalesi. İlk olarak Ekrek (Köprübaşı) köyüne yerleşmişler, oradaki gayrimüslimlerle anlaşamamışlar ve viran haldeki Samağar köyüne yerleşmişlerdir. Ceylan Sülalesi bugün şu soyadlarını taşımaktadır: Ceylan, Demirtaş, Karakaş, Altıntaş, Özer, Ünsal, Erbastı, Ulutürk. Mamu Uşağı (Mahmut Uşağı) kabilesi ise, 17. yüzyılda Bozulus Türkmenleri arasında adı geçen önemli bir topluluktur. 17. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Malatya-Maraş-Kayseri ve Yozgat illeri arasında hareket halinde oldukları görülmektedir. Bu büyük topluluğun büyük bölümünün Yozgat iline yerleştirildiği ve iskanlarının sağlandığı biliniyor. Parçalanan diğer küçük toplulukların ise Kayseri, Malatya ve Kahramanmaraş arasında değişik köylere iskan edildikleri tahmin ediliyor. Bugün Samağar köyünde Mamu Uşağı Türkmenlerinin yerleşimine rastlanması bu durumu daha gerçekçi kılıyor. Bu aileye mensup Eraslan Dede, Mahmut Uşağı kabilesinin Şam’dan Urfa yöresine, oradan da Kahramanmaraş üzerinden Kayseri’ye geldiklerini ifade etti. Bu hat Bozulus Türkmenlerinin hareket alanıyla birebir aynıdır. Eraslan ailesinin öyküsü daha sonraki bölümlerde geniş bir şekilde ifade edilecektir. Mamu Uşağı (Mahmut Uşağı) kabilesinin aldığı soyadları şunlardır: Eraslan, Aslaner, İlhan, Çetin, Tanrıkulu, Erhan, Ertürk, Ergelen, Bayazıt, Erbaşı, Coşkun, Erdoğan, Karaman. Emirağalar kabilesi de Mamu Uşağı Türkmenleri gibi Dulkadirli topluluğunun içinde yer alan bir kabile iken Maraş’tan gelip Samağar’a yerleşmişlerdir. Köye yerleşen ikinci ailedir. Bugün aldıkları soyadları şunlardır: Ulusoy, Erdemir, Özdemir, Aydemir, Harmanbaşı, Bahçebaşı, Uluhan. Türkler kabilesi Öztürk, Polat Kabilesi Polat ve Özpolat, Karamehmetler kabilesi Karataş ve Karakaya, Topalhasanlar kabilesi Balcı ve Topal, Karaçavuşlar kabilesi Özbek, Camızcılar kabilesi ise Gürkan, Mandacı ve Yalnız soyadlarını almışlardır. 
Araştırma: S.Burhanettin AKBAŞ 
(Bugün internette kaynak verilmeden dolaşan bu yazı şahsıma aittir. Bu araştırma 1993 yılında yapılmış ve çeşitli dergilerde yayınlanmıştı. Görüyorum ki emeğe saygı duymayan birçok kişi ve site ismimi dahi verme lüzumu hissetmeden kullanmışlar.)

Yorumlar