BUNLAR KÜRTÇE DEĞİL Kİ?

Tv’de Diyarbakır’ın bir köyünde biber satan bir kadını gösteriyordu. Sunucu sordu:
-Biberin Kürtçesi nedir?
Kadın dedi ki:
-Biz “isot” diyoruz.
Şimdi bir düşünelim. İsot, Kürtçe midir? İsot, Türkçedir ve asıl biçimi (is+otu) şeklindedir. Halk ağzında isot biçiminde kısaltılarak söylenmektedir.
Türkiye Türkçesinin ağızlarında bu sözü rahatlıkla bulabilirsiniz. İnanmayan Türk Dil Kurumu Büyük Sözlüğe de bakabilir:
isot    1. Biber. 2. Yeşil biber, 3. Dolmalık yeşil biber. 4. Kırmızı biber. 5. Havuç.
 Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü 


Yukarıdaki tabelaya bakın şimdi: Körtepe adını Kortepe yapınca kelime Kürtçe olur mu? Çiçekliyurt’un adını İngici yapmışlar. İşin ilginç yanı Kürtçe zannettikleri İn-gi-ci dahi Türkçe bir sözdür ve inilen yer manasına gelmektedir.
Develi adını ya da Kabahıdır adını ne yapacaksınız? Kabahıdır’ı (Qubaxıdır) gibi bir imla ile yazmak seviyesizliğini ortaya koyanlar, bu kelimelerin özbeöz Türkçe olduğunu biliyorlar ama namert köprüsünden geçmek işlerine geliyor.
 Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan insanımızın yüzde 85’i anadilinin Türkçe olduğunu beyan etmektedir. Yörenin tarihsel coğrafyasına bakıldığında yer adlarının çok büyük bölümünün Türkçe olduğu, Türkçenin dışında kalan adların ise Farsça, Arapça ve eski Anadolu dillerine dayandığı görülmüştür.
Norşin adını Kürtçe zannedip sahip çıkmak ve popülarite artırmak belki belli mantık içerir ama bugün Türkçenin resmi dil olduğu ve halkın çok büyük bölümünün Türk olduğu Türkiye’de, birileri Türkçe isimleri bile bile yok etmeye çalışırsa Türk’ün de kendi diline sahip çıkma ve kendi dilini savunma hakkı vardır. Yukarıda görüldüğü gibi Körtepe, Çiçekliyurt, Develi ve Kabahıdır gibi Türkçe isimlere saldıranların yörenin tarihsel coğrafyasına yönelik bir ihanet içinde olduklarını düşünüyoruz.
Hatırlayınız, Kuzey Irak’ta kırmızı çizgilerimizi aşıp Kerkük’e giren Kürtler ilk iş olarak ne yaptılar? Nüfus Müdürlüğü ve Tapu Dairesine saldırarak oradaki tarihi belgeleri harap ettiler. Amaç neydi? Amaç, Osmanlı döneminden beri olan kayıtlarda Kerkük ve civarının özbeöz Türk yurdu olduğunun belgelerini ortadan kaybetmek istiyorlardı ve bunu başardılar. Bu insanlara, bu işi yaptıran birileri vardı. Çünkü, onların bu derin tahribatı planlayacak seviyeleri yoktu ama birileri onları devreye sokmuştu.
Kimse merak etmesin, Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu’ya ait bütün Osmanlı belgeleri ortadadır. Türk Bayrağını kongrelerinde yerlere atanlar, Türkçeyi açıkça düşman ilan edenler, iki dillilik safsatasını ısıtıp ısıtıp getirenler, Türkiye’de “özerklik” olabilirmiş gibi bunu dillerine dolayanlar, ancak Şeyh Sait’in torunları olabilir. Biz bu ülkede İngiliz ajanlarının kahraman ilan edildiği günleri de gördük.
Şu an ki sessizliğimiz vakarımızdan…
Türkün ve Türkçenin ezelden ebede varlık teminatımız olduğunu biliyoruz ve bu bölgedeki ayrılıkçı ve terörist yandaşı yeni “tutmalara” gösterilen sınırsız anlayışı şimdilik takip ediyoruz.   

Yorumlar