BİRİ BENİ ANLADI, O DA YANLIŞ ANLADI

Bazen gazete haberlerini okurken iyice kendimi koyveriyorum, hatta basıyorum kahkahayı…
Niye mi? Çünkü, bizim gazetecilerin habere attıkları başlıklar yüzünden ya da haberin içeriği ile başlığı arasındaki kurulan münasebet yüzünden.
Geçen gün Türk basınında zaman zaman nükseden haberlerden biri vardı:
Diyor ki başlık:
“Avrupalıların ataları Türk çıktı.”
Böyle haberleri zaman zaman okuruz nedense. Haber döner dolaşır tekrar ortaya çıkar. Kim çıkarır bilinmez. Benzer haberler de vardır ve onlar da zaman zaman ortaya atılır.
“Fransızların ataları Türk’müş.”
“İtalyanların kökeni Türklermiş.”
Şimdi biz elimizdeki haberi bir değerlendirelim. Haberde diyor ki:

“Mainz Üniversitesi’nden Profesör Joachim Burger’in Taş Devri döneminden kalan iskeletler üzerinde yaptığı araştırma sonucuna göre, Batı Anadolu’dan Avrupa’ya göç, bilimsel olarak tespit edildi.
Araştırmaya göre, Millattan Önce 7 bin yılında Anadolu’dan Avrupa’ya göç eden insanlar, beraberlerinde evcilleştirdikleri hayvanları da götürdü.
Profesör Burger, söz konusu araştırmanın, kıtaya ait olmayan bazı hayvanların Avrupa’ya nasıl geldiğini incelemek amacıyla başlatıldığını anlattı.
Anadolu’dan Avrupa’ya göç edenler, kıtada yaşayanlarla kaynaşarak bugünkü halkların ataları oldular.”
Şimdi dikkat buyurun, soruyorum:
1.       Bu habere “Avrupalıların ataları Türk çıktı” başlığını atanlar, bu haberi okudular mı okumadılar mı? Okudularsa M.Ö. 7 bin yılından bahsedildiğinin farkındalar mı?
2.       M.Ö. 7 bin yılında Anadolu’yu Türk yurdu olarak gören gazeteciye asla kızmıyorum, bunun bilinmesini isterim. Çünkü Avrupalılar yıllar yılı, kendilerine değişik yerlerden köken arıyorlar. Bunlardan biri de Anadolu’dan göç ettiklerine dair görüştür. İngilizler, Almanlar, Fransızlar bunu hep yapıyorlar zaten. O yüzdendir ki bazı araştırmacılar İranlılarla, Kürtlerle hatta bizim Tahtacı Türkmenleriyle bile görüşüyorlar. Tahtacılarla görüşmelerinin sebebi ise onlar, Alevileri Anadolu’nun yerli halklarından Luwilerin devamı sayıyorlar ve Alevi adının dahi Luwiden geldiğini iddia ediyorlar.
3.       Ama şunu unutmamak gerekir ki Avrupalılar uzun zamandan beri bilimi, siyaset ve politikayla fazlaca içli dışlı hale getirmişler. Almanlar mesela, kendilerinin önceki vatanlarını ararlarken kah Kazakistan’ın alt bölgesine, kah Azerbaycan yakınlarına, bazen de Anadolu’ya işaret ediyorlar.
4.       Avrupalılar, masumane bir köken arayışı ortaya koyarken bir taraftan da tarihi coğrafyamızda kendilerine hak çıkarıyorlar. Bunu 1. Dünya Savaşının sonunda yaptılar ve Anadolu’yu işgal ettiklerinde bazı batılı bilim adamları Anadolu’yu yıllar önce kaybettikleri  topraklar olarak gösteriyordu. Ama Allah’tan bizim gazeteciler fazla tarih bilmiyorlar da onların bu tezi, gazetecilerimiz sayesinde adeta karşı propagandaya dönüşüyor. Bakın Avrupalıların ataları da Türk’müş deniyor ve iş Türklük propagandasına dönüşüyor.
5.        Açık ve net bir durum var. Avrupalılar, Türklerle değil, eski Anadolu halkları ile akraba olduklarını söylüyorlar. Bunun böyle bilinmesinde fayda var.
6.       Gelelim bizlere… Bizler, büyük kafileler halinde Anadolu topraklarına 11. Yüzyılda gelmeye başladık ve Anadolu’ya göçümüz çok uzun sürdü. 1860’larda, 1870’lerde hâlâ iskan işleri ile uğraşıyorduk. Anadolu, sadece Oğuz Türklerinin değil, Kazak, Kırgız, Özbek, Uygur gibi diğer Türk soylarının da vatanı oldu. Anadolu coğrafyasında hepsiyle kaynaştık, bunu Osmanlı kayıtlarından rahatlıkla görüyoruz.
7.       Gelelim Tarihi coğrafyamıza… Bizler, Anadolu’nun yerli medeniyetlerinin de temsilcileriyiz. Anadolu’da kesintisiz devam eden kültürel etkileşim ve kaynaşma sonucu, tarihi coğrafyamızdan kaynaklanan kültürel unsurların temsilcileri Anadolu Türklerinin ta kendisidir. Mesela, Anadolu coğrafyasında yaşamış, Anadolu’nun yerli halkı diyebileceğimiz Luwilerin bugün kullanılmayan dillerinin yegane mirasçısı Türkçedir. Anadolu coğrafyasındaki Luwi dilinden kaynaklanan yer adlarının büyük bölümü Türkler tarafından Türkçenin ses sistemine uygun hale getirilerek Türkçeleştirilmiştir. Kültür ve medeniyet olarak Hititlerden, Asurlardan gelen kültürel yapının Türkler tarafından devam ettirildiğini görürsünüz. Bir müzeye gidin ve çanak çömlek işlerine bir bakın. Bugün Anadolu’da aynı medeniyetin Türkler tarafından devam ettirildiğine şahit olursunuz.
8.       Öyleyse Anadolu topraklarının gerçek mirasçıları biziz. Bizden başka hiçbir topluluk bu konuda bir hak iddia etme yetkisine sahip değildir.
9.       Almanların, Fransızların, İngilizlerin ataları Türkler dahi çıksa emin olun umurumda bile olmazdı zaten. Çünkü, Ziya Gökalp, Türk Milletini tarif ederken kültürel bir unsur olarak tarif eder. Bu tanımlamada ırk bahsi değil, kültür bahsi öne çıkar. Bugün bütün çağdaş dünyada milletler böyle tarif edilmektedir. Çünkü, kim nereden göçtü, hangi coğrafyadan geldi bahsi, insanlık tarihi açısından içinden çıkılamayacak durumdadır. Birbiriyle kaynaşan bunca millet var. Böyle olmasa tarihte adı geçen onca halk yok olup gitmedi ya…  Dünya üzerinde 4 bin dilin varlığından bahsediliyor ama bu dillerin çoğu yok olmuş diller. Diller yok oldu ama halklar, insanlar yok olmadı. Başka milletlerle bir araya gelip kaynaştılar.
10.   Sonuç şudur: Anadolu, bizim vatanımızdır. Anadolu’daki kültürel mirasın birinci derece varisi her zaman bizleriz. Bu tarihi bir gerçektir. 
S.Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar