FİLMİN KOPTUĞU ANLAR

Hayatın bir film gibi insanın gözünün önünden geçtiği söylenir.
Doğrudur, ama bunu tam bilemiyorum.
İnsan kendi hayatının tamamına bir film gibi hakim olabilir mi, gerçekten bilemiyorum.
Sadece şunu biliyorum.
İnsanın hayatında filmin koptuğu anlar var.
Mesela, bir trafik kazası…
Mesela ağır bir hastalık veya ameliyat…
Kör bir kurşuna hedef olmak veya bir bıçaklı saldırıya uğramak…
Yolumuzu haydutların kesmesi…
Ağır bir şoka maruz kalmak…
İftiraya uğramak…
Şiddetli bir baskı ve zulüm görmek…
Yaşadığımız travmalar…
Film bir anda kopuveriyor.
Gerçekten kopuyor.
Şairin can kafeste durmaz uçar dediği gibi
Can kafesten fırlayıp kaçmak istiyor.
Kimi zaman etinize kemiğinize göre bir tehdit karşısında kalıyorsunuz,
Kimi zaman ise ruhunuz cayır cayır yanıyor.
Bir haksızlığa uğruyorsunuz,
Bir daha uğruyorsunuz,
Sonra bir daha…
Sonu gelmeyen bıkkınlıklar ve yılgınlıklar…

Etinizden bir parça koparmak isteyen  bıçak,
Ruhunuzu satın almaya kalkan bir alçak,
Ve üzerinize doğru gelen kör kurşunlar…
Düşüncemi elimden almaya çalışıyor.
Bedenimi elimden almaya çalışıyor.
Beynimi parçalamak, ruhumu lime lime bölmek istiyor.
Halbuki ben bir bütünüm.
Tanrı katında makbulüm.
Yaratılmışların en hayırlılarından biri,
Yaratılmışların en şereflilerinden biriyim.
İnsanoğlu sözünü bitirebilir mi?
Buna hakkı var mı?
Sözün bittiği yerde başlar savaş…
Sözün bittiği yerde yaşanır vahşet…
Sözün bittiği yerde yola koyulur şiddet…
Bir öfke selinin içindeyiz besbelli.
Haberlere artık bakamaz olmuşuz.
İnsanlığımızı ayağa kaldıracak işleri ne zaman göreceğiz?
Bekliyoruz, öylece bekliyoruz.
Bir sağlık haberi olsun, hastalara umut, sonrasında şifa olsun.
Bir ekonomi haberi olsun, fakire fukaraya, orta halliye moral olsun.
Bir siyaset haberi olsun, siyasiler el ele, kol kola yürüsünler.
Bir insanlık haberi olsun, açlığı ve yoksulluğu ortadan kaldıran.
Bir vicdan haberi olsun, yardıma muhtaçlara uzanan.
Çocuklara, hanımlara, ailelere en güzel örnekler sergilensin.
Yaşlılar huzur içinde yaşasınlar.
Ah o babalar, kapı gibi sağlam olsunlar.
Nerede… Hepsi de boş hayaller…
Nerden geldiği, nasıl geldiği belli olmayan kör kurşunlar bizi bekliyor.
Bir toplum çıldırıyor,
İnsanlık can çekişiyor.
Artık nezaketli bir söze dahi muhtacız.
Artık insan olduğumuza sevinecek küçücük şeylere muhtacız.
Ne olur al götür beni, al götür beni uzaklara…
Uzaklarda her şeyin daha güzel olduğunu düşünerek türküler söyleyeyim.
Eli kanlı katiller, caniler, hırsızlar, namussuzlar, alçaklar yok değil mi orada?
Orada insanlar birbirine tebessümle bakar mı?
Gerçekten yaratılanı Yaratan’dan ötürü severler mi?
Düşen çocukları kaldırırlar mı?
Kaza yapanlar birbirlerine geçmiş olsun der mi?
Bulunan para sahibine verilir mi?
Hastalara, kimsesizlere kucak açılır mı orada?
İnsanlar yarın endişesinden uzak, hep böyle rahat mıdır?
Birbirlerini hep böyle hoş görürler mi?
Öyleyse sizin burada filmin koptuğu anlar da yoktur.
Hayat bir filmse, onu kesintisiz yaşamak ne kadar hoştur.
S.Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar