Atlılar atlılar, takırtısı tatlılar

Rahmetli büyükannemden hafızamda kalan bir söz bu. Buradaki “takırtısı tatlılar” bölümü, hep bana uzak diyarlara giden şanlı akıncının dönüşünü hatırlatır. Atın nal sesini duyan bir insanın uzaklardan beklediği kimseye kavuşacağı anlaşılmalıdır.


Geçen Pazar Hacılar Atlı Yayla Şenlikleri’ndeydik. Atlar ve yayla kültürü yeniden ufkumuzu süsledi. O şanlı akıncıların torunlarını bir kez daha kucakladık. Sanayide bu kadar ileri giden Hacılar, at ve yayla kültürünü unutmuyordu besbelli. Yüzyılların ötesinden taşınan bu gelenek, çağa ayak uyduran ve ticarette ileri giden Hacılar insanın Türk kültürünü yaşatmasının bir göstergesiydi.

SEVERİM KIR ATI, BİR DE GÜZELİ

Tanrı bizi yükseklerde yaratmış. Yaylalara, dağlara meftun oluşumuz ondan. Tanrı bize binit olsun diye atı yaratmış. İşte dünyanın dört bir tarafına yayılışımız bunun göstergesi. 19. yüzyılın halk ozanı Dadaloğlu “Severim kır atı, bir de güzeli” derken bunu anlatıyor. Al atlar, kır atlar, dor atlar... Hepsinin rengi başka, huyu başka... Bizim asırlar süren sevdamız.

UZUNYAYLA ATI

Hani Kayseri atıyla da meşhur bilir misiniz? Açın kitapları bakın, böyle yazıyor. Osmanlı Ordularına uzun yıllar at veren uzunyayla insanı, geçimini at yetiştiriciliğinden sağlamış. Bunlar öyle atlar ki, Şeyh Şamil’in torunlarının getirdikleri kadanalarmış. Çok dayanıklı atlar bunlar. Kırk kilometre gider de bana mısın demezmiş. Şimdi gelin de o uzunyayla atını bulun şimdi. Yerinde yeller esiyor. Oldu mu ya! Bir İngilizin, bir Fransızın memleketinde böyle atlar olacak da nesli kuruyacak öyle mi? Yaşatırlar... Ama biz, kendi değerlerimize sahip çıkamamanın yeni örneklerini sergilemeye devam ediyoruz.

ATA BİN, KİLO VER

Memlekette her gün yeni yeni diyet ve perhiz programları ile insanlara nasıl kilo verecekleri anlatıladursun, biz Hacılar’da yaşlı amcalardan ve Atçıların Başı Mehmet Bey’den öğrendik ki, kilo vermek isteyenler ata binmeliler. Çünkü, ata binen adamda göbek olmazmış. Niye mi? Ata binen adamın karın kasları sürekli çalışırmış da ondan. Ata binmenin sindirim sistemine, kalp ve damar tıkanıklıklarına ve daha birçok hastalığa faydası varmış. İnanmazsanız Hacılar’a gidin, 75-80 yaşındaki insanların nasıl ata bindiklerini görün. O kadar sağlıklı ve dinçler ki...Ben onları görünce kendimi “ihtiyar” hissettim. Onlarla sohbet ederken de “Ne olacak temiz havaya çıktığınız yok, gün boyu masanın başında oturuyorsunuz” diyerek de halimize acıdılar. Ata binmek isteyenlere yardımcı olacaklarını, at sahibi olmak isteyenlere de at vereceklerini söylüyorlar. Yeter ki bu at merakına insanlar, bir ucundan başlasınlar, yardımcı olmaya hazırlar.

MUSA AMCA BENDEN AT İSTEDİ

Hacılarlı Musa Amca (Baktır), geçen seneki şenliklerde Bindallı programı için bir deyiş söylediğini ifade ederek, bunun karşılığı olarak benden at istedi. Ben de kendisine at alamayacağımı söyledim, çünkü bana kim at alacaktı. Çünkü, o programda ben de bir deyiş söylemiştim.

Davran kır atım da davran Sivri’ye davran

Sivri’nin başında anam bir ulu kervan

Bin beş yüz atlıya olurdum savran

Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı

İşte söylediğim bu deyişi hatırlatınca attan vazgeçti. (İnşallah vazgeçmiştir!)

ATA BİNEN VALİ

Hacılar Atlı Yayla Şenliklerinde gelenek olmuş, her yıl Kayseri Valisi Hacılar’da mutlaka ata biniyor. Bu yıl da gelenek bozulmadı. Vali Nihat Canpolat, atına bindiği gibi tuttu Atağıl’ın yolunu. Serçer Yaylasında 50-60 civarında at tespit ettim. Hepsi de bakımlı atlar... Belediye Başkanı Ahmet Herdem, her zaman ki nezaketi ile konukları ile ilgilendi, ata bindi. O da Vali Canpolat gibi Erciyes’in eteklerinde atının üzerinde Türk Bayrağını dalgalandırdı. Hacılardaki bu kutlu geleneği yaşatmanın mutluluğunu yaşadığı bellliydi.



İPEK, ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI

İpek Mobilya, bu yılki şenliklere de damgasını vurmayı başardı. Her yerde İpek Mobilya’nın adını ve hizmetlerini gördük. Saffet Aslan Bey, bizzat şenliklere katılarak o da bir Hacılar yiğidi olarak yerini aldı, atına bindi, Erciyes’in ufuklarından Kayseri’ye baktı.

ŞENLİK ÖĞLEDEN SONRA YAPILINCA...

Bu yılki şenlik öğleden sonra hem de saat 16.30 gibi bir saatte başlatılınca bu iş basın mensuplarına ters geldi. Hele protokol konuşmalarının akşam saat 20.30’u bulması kimsede mecal bırakmadı. Basın mensupları birer ikişer dağılırken halk Serçer yaylasında konseri bekliyordu.

ÜŞÜTECEKLER

Saat 20.00 sıralarında Mehter Takımı sahnedeki yerini almıştı ki bir Hacılarlı Amca yanıma yaklaştı ve “Üşütecekler” dedi. Anlamamıştım. “Buyrun, bir şey mi dediniz, anlamadım.” Dedim. “evet evladım, baksana şu kalabalığa, üzerlerinde kalın bir şey yok. Akşamları bu yayla çok soğuk olur. Konsere kalanlar üşütecekler.” Dedi. Doğruydu, çünkü 2000 metre yükseklikteki Serçer yaylası akşamları soğuk oluyordu. Bunu Belediye Başkanı Ahmet Herdem de açıklamıştı ve demişti ki: “Dün gece burada kazaklarla bile üşünüyordu.”

Yorumlar