Ananın ketesi / Hocanın nefesi / Babanın kesesi /Talebenin hevesi

19 Mayıs’ta anlamlı bir açılış vardı. Eras Holding bünyesinde Eras Dershanelerinin açılışı 19 Mayıs 2002 tarihine rastladı ki bu da gençlerimize verilen önemin bir kanıtıdır. Eras Dershaneleri’nin Kayseri’nin eğitimine belli bir kaliteyi getireceği ve çıtayı yükselteceği açıktır. Umudumuz odur ki, Eras Holding gibi ciddi müesseseler, eğitim sektörüne el atarlarsa Kayseri ciddi mesafeler alır ve geleceğimizin teminatı gençleri en iyi şekilde yetiştirme fırsatı yakalanır.
Veli Altınkaya’nın yazdığına göre de Eras Holding “En önemli yatırım insana yapılan yatırımdır” ilkesinden hareketle eğitim alanında yatırımlar yapmaya devam edecekmiş. Bizce de isabetli bir karardır.

Eras Dershaneleri Müdürü kıymetli ağabeyimiz İdris Talih, güzel bir konuşma yaptılar ve yılların eğitimcisi olarak olaya nasıl ciddiyetle yaklaştıklarını gösterdiler. Kutlarım.

Açılışta Erciyes TV ekranına yansıyan bir olay vardı ki fevkalade önemliydi aslında. Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Özhaseki, avukattır, yüksek tahsillidir, bunun yanı sıra da halk kültürünü dikkate alan, halkın kültürüne değer veren bir şahsiyettir. Babalarımızın atalarımızın sözlerinden birini –ki tekerleme gibi bir söz- ifade edince, bu sözü Kayseri Milletvekili Sevgi Esen kara tahtaya yazıyordu. Eğitimle ilgili olan bu özlü söz şöyleydi:
Ananın ketesi
Hocanın nefesi
Babanın kesesi
Öğrencinin hevesi

Nasıl da her şey böyle özetlenmiş, şaşırtıcı!... Bu halk bilgesi, acaba hangi tedrisattan geçti de böyle yerli yerine oturan dört dörtlük bir sözü ifade edebildi? Bakın bu sözle ne anlatılıyor, serde eğitimcilik var, izaha yelteneyim:

“Ananın ketesi”, beslenmenin önemine işaret ediyor. Öğrenciler, iyi beslenmeli, beslenme alışkanlıklarına dikkat etmeli, düzenli yemek yemeliler. “Hocanın nefesi” ile de, öğretmenin işinin ehli ve gayretli bir olması gerektiği anlatılıyor. Öyle ya, bir dersi sevdiren de, o dersten nefret ettiren de hocadır. Hoca işine vakıf olacak ve öğrencilerine emek harcamaktan geri durmayacak. Bir ölçüde de “nefesine kuvvet”… “Babanın kesesi” de önemlidir; çünkü eğitim de bir yatırımdır. Öğrencinin eğitimle ile ilgili her türlü masrafını baba karşılayacaktır. Bütün bu şartlar olsa dahi “öğrencinin hevesi” olmazsa neye yarar? Öğrenci, derslerine hevesle sarılacak ki, başarı yakalanabilsin. Bir heves ile hocanın anlattıklarını dinlemeyen, hocasının peşinden koşmayan, kitaplarını okumayan, ödevlerini yapmayan öğrenciye bir kazan ya da bir hereni kete yedirsen ne fayda…

Halk kültürümüz böyledir işte… Az sözle çok şey ifade edilir. İstersen otur makale yaz, istersen kitap… Dört satır her şeyi özetliyor.

Öğrenmenin de maliyeti vardır

Önceden öğrenenler indirimli fiyattan öğrenir;

Otoriteden öğrenenler özgürlük bedeliyle öğrenir;

Deneyerek öğrenenler etiket fiyatından öğrenir;

Hayattan öğrenenler gecikme zammıyla öğrenir;

Hayattan da öğrenemeyenler boşa gitmiş hayatlarıyla öğrenirler.

Arthur Miller böyle diyor. Ama hepsinin sonucu da aynı… İnsan nihayetinde öğreniyor. Öğrenmek de sonuçta bir şey değil. Öğrendiğini nerede ve nasıl kullandığın da önemli. Hayatta tek bir bilgi yok ki… Her şeyi okuldan da öğrenmiyor insan. Hayat başlı başına bir mektep, nice dersleri hazırlıyor insana.

Önemli olan bu gençleri kazanmak… Onları çağın gerektirdiği eğitim standartlarının altında bırakmamak… Bu önemli bir aşama… Sonra hayat neyin ne olduğunu bütün çıplaklığı ile öğretecek onlara… Sonra da “Yeni bir aşk, yeni bir iş, yine gülecek bir neden lazım” diye şarkılar söyleyecekler nasıl olsa… “Yeni bir kader, yeni bir haber, bunlar için bana şans lazım” diyecekler. Biz de yarısını anlayıp diğer yarısını anlamayacağız nasıl olsa…

Anladığım bir şey varsa o da şu: Bu gençler okumak istiyor. Lakin yeterince okul yok. Arz ve talep dengesi burada çalışmıyor. Çalışsa ne olacak… Buraları bitirip bir de iş isteyecekler. Birileri de çıkıp “Sabancı okul mu bitirmiş, Koç üniversite mi gördü, Urfa’da Oxford vardı da İbo mu okumadı” diyecekler ve böylece bazıları hayata erken atılacaklar. Okumayan okumadığına pişman, okuyan okuduğuna pişman… Gel işin içinden çık!

Yorumlar