Şube Müdürü böyle kitap sahibi olabilir mi?

Önümde iki tane kitapçık var. İkisi de aynı konuyu işliyor. 19 Aralık 1919, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün Kayseri’ye gelişlerini anlatıyor her iki kitap da. Birisini Kayseri Enstitüsü Derneği yayınlamış. Adı “Mustafa Kemal Paşa’nın Heyet-i Temsiliye Reisi Olarak Kayseri’ye Gelişi”. Kitabı Yrd.Doç.Dr.A.Vehbi Ecer hazırlamış ve yazarın adı kitabın ön kapağına yazılmış. Kitabın editörlüğünü de Sevgi Yaman yapmışlar. 32 sayfalık bir kitapçık… Gayet güzel, anlamlı ve ilmi disipline de uygun bir çalışma… Emeği geçenleri kutlamak isterim.
Diğer kitap ise “Atatürk Evi ve Müzesi” adını taşıyan İl Kültür Müdürlüğünün hazırladığı kitapçık. Kapak içi ile birlikte o da 31 sayfaya taşmış. Kitabın kapağında da Beğendik Kültür Hizmetleri Serisi 15 yazılmış. Beğendik, yayının sponsoru sanırım ama kitaba Kültür Hizmetleri Serisi diyerek kendi yayını gibi bir adlandırma yapmış.
Kapağı açınca kitapçığı hazırlayan bölümünde Şener Onursoy (memur) ve Ömer Ersoy (Şube Müdürü) adlarına rastlıyorsunuz. Ona da peki…
Kültür Bakanlığından ISBN numarası da alındığına göre, bu iki kişi eser sahibi olarak isimlerini oraya da yazdılar mutlaka.
Kitapçığın sayfa 13’ten sayfa 31’e kadar olan bölümü benim daha önce yazdığım “Ulu Önder Kayseri’de” isimli yazımın internetten alınıp kopyalanmış biçimidir. Hatta öyle almışlar ki 31. Sayfadaki dipnotta şahsıma aittir. Hatta ilk dipnot yazar olarak beni tarif ettiği için “Araştırmacı –Yazar” diye başlayan bölümde çalıştığım okullardan birinin adı da yer almaktadır. Kitapçıkta ise benim adım hiç geçmemektedir. Neden acaba? Bir yazıyı kelimesi kelimesine kopyalayıp kitaba dahil edenler, benim adımda ne tür bir sakınca görmüş olabilirler? Adım sakıncalı ise yazımı tamamen kopyalamak ve kitaba almak ne tür bir cesaret örneğidir. Lakin ne hikmetse bu yazıyı tamamıyla yayınlamak için ne şube müdürü, ne oradaki memur arkadaş benden herhangi bir izin almadılar. Beğendik A.Ş.’de Kültür Hizmeti yapmış ama kitabın içeriğine zerre kadar bakmamışlar sanırım. Ben yıllardır Beğendik müşterisiyim, bunu bilenler bilirler ama herhalde bundan sonra adımımı atmam bir daha.
Kitaba imzasını atan memur Şener Onursoy ve Şube Müdürü Ömer Ersoy’a ve Beğendik A.Ş.’ye sorularım olacak:
1. Bir yazıyı yazarından izinsiz olarak baştan sonra kopyalayıp yayınlamak ve yazarın da adını çıkarmak suç değil mi?
2. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin “DÜŞÜN” dergisinde yayınlanan ve uzun zamandır da Atatürkçü Düşünce Derneğinin internet sitesi dahil olmak üzere, Kayseri Akın Günlük gazetesinde yıllardır yayınlanan, www.kayseriliyim.com’da ve benim kendi sitelerimde yayınlanan ve benim adımla ve beni tarif eden dipnotlarla yayınlanan bir yazıyı baştan sona kadar alıp yayınlayıp kitap sahibi olmak suç değil midir?
3. Güya şairlerin ve yazarların haklarını korumada onlara yardımcı olan bir büyük devlet müessesesi olan Kültür Bakanlığı, nasıl olur da böyle bir “intihale” göz yumar ve sessiz kalabilir? Böyle bir durumu Kültür Bakanımız nasıl izah edebilirler?
4. Beğendik A.Ş. içeriği hakkında zerre kadar araştırma yapmadan nasıl olur da bir yayının üzerine “Beğendik Kültür Hizmetleri Serisi 15” yazabilir?
Bu sorumsuzluk örneğini Kayseri Kamuoyu ile paylaşmak istedim. Bu konunun üzerine sünger geçirmeye çalışmak ortadaki “intihal”e ortak olmaktan farksızdır.
Her türlü pişkinliği gösterenler, bir telefon dahi açıp özür dileme ihtiyacı duymuyorlar. Daha kitap yazmanın zerresinden haberdar olmayanlar, daha dipnot nasıl hazırlanır bilmeyenler Kültür Bakanlığının kapısına varıp yaptıkları intihale ISBN numarası almayı ve adlarını yazar olarak geçirmeyi başarabiliyorlar. Sonra da bu kitapçığı okullara dağıtacaklarını söylüyorlar.
Eldeki bu metnin aynı zamanda Erciyes TV’de yayınlanan “Ulu Önder Kayseri”de” isimli 24 dakikalık belgeselin metni olduğunu, Kayseri Akın Günlük gazetesinde de yıllardır yayınlandığını nasıl görmezsiniz? Ya da siz internetten aldığınız bir yazının yazarının adını çıkararak kendiniz yazmış gibi sunmanın suç olduğunu nasıl bilmezsiniz?
Biz Kültür Bakanlığımızın Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü bulunduğunu biliyorduk ama görüyoruz ki taşradaki memurların telif haklarından zerre kadar haberleri olmadığı gibi kendileri başkalarının yazılarını aparıp kitap sahibi olmanın yollarını aramaktalar.
Öyleyse siz hak ve hukuk gasp edicileri, bu kadar cesursanız, buyurun hukukun önünde de cesaretinizi gösterin o zaman.

Yorumlar