ANDON KİMDİR?

“Hey Andon” romanından sonra telefon açan, mesaj gönderen, yorum yapan ya da bizzat gelen bütün dostlara, arkadaşlara teşekkür ederim.
Hal böyle olunca kitap üzerine zaman zaman gerçekleşen sohbetlerimizde “Andon kimdir? Gerçekten böyle biri var mıdır?” gibi sorulara da muhatap oluyorum. O yüzden bu soruya cevap vermek için bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Andon, gerçek bir kişidir. İki ismi var: Andon Rüştuni. Andon’u benim gibi bir edebiyatçının gözüyle değil de gerçek bir tarihçinin gözüyle görmek isterseniz, kıymetli Ahmet Kolbaşı Hocamızın “Andon Rüştuni’nin 1892-1893 Yıllarında Kayseri Hınçak Komitesi Bünyesindeki Faaliyetleri”, Tabularasa Dergisi, 12, 141-148 (2004) adlı yazısını bulup okumanızı tavsiye ederim.
Andon Rüştuni neden bizim dikkatimizi bu kadar çekti de onu romanımızın adına taşıdık?
Kayseri’de Hınçak ve Taşnak örgütleri ilk defa büyük faaliyetlerine 1892-1893 yıllarında başladılar. Bazı faili meçhul cinayetleri gerçekleştirdiler. Kendilerine yardım etmeyen Ermeni tüccarları öldürdüler. Bomba yapımına başladılar, Rus yapımı tüfekler aldılar ve adamlarına dağıttılar. Ayrıca Kayseri’de yapılan birçok kesici ve delici aletleri (kama, bıçak, saldırma vs.) satın alarak bunları da örgüt mensuplarına dağıttılar. En önemli hadise ise 1893 yılının 6 Ocağında bütün camilere, resmi binalara, mahallelere ve sokaklara astıkları yaftalar (bildiriler) olmuştur. Bu bildirilerde büyük kurtarıcı İngiltere, Anadolu’ya davet ediliyor ve bütün Müslümanları İngiltere’nin kurtaracağı ilan ediliyordu. Devrin Osmanlı Sultanı Abdülhamid Han’a da ağır hakaretler yer alıyordu bu bildirilerde. Abdülhamid Han’a bu kadar saldırılmasının sebebi ise, padişahın emniyet teşkilatı içerisinde kurdurduğu istihbarat polisleri (hafiye) vasıtasıyla Ermeni örgütlerinin faaliyetlerini takibe aldırmış olmasıdır.
Andon Rüştuni kimdir?
Andon Rüştuni, işte bütün bu olaylar olurken Kayseri bölgesinde Hınçak ve Taşnak Örgütlerinin sorumlusu olan kişidir. Andon aslında İstanbullu bir Ermenidir. Çok kabiliyetli bir adamdır. Hitabeti güçlüdür. Galata’da, Beyoğlu’nda, Çorlu’da Ermeni okullarında öğretmenlik yapmıştır. Tiyatrocudur ve o yüzden konuştuğu çevrelerde bir etki uyandırmaktadır. İskenderiye’de Ermenice bir gazete çıkarmıştır. Yani yazı yeteneği de vardır.
Andon’un ilk vukuatı Kumkapı’daki Ermeni olaylarında gerçekleşmiştir. Bu olaylardaki perde arkası kişilerden biri olduğu anlaşılınca Andon, hemen İstanbul’dan Atina’ya kaçmıştır. Çünkü orada İngiltere marifetiyle kurulan bir büyük Hınçak Merkezi vardır. Zaten, Amasya’daki Kayayan ve Tomayan gibi, Kayseri sorumlusu Andon da İngiltere’nin adamıdır. Bu İngiliz ajanı, sırtını sadece İngiltere’ye dayamaz. Çünkü, o tarihlerde Rusya da Anadolu’yu ciddi şekilde karıştıran bir güç durumundadır. İngiliz ajanı olan bu Ermeniler, diledikleri zaman Rusya’dan da yardım alabilmektedirler.
Andon, Atina’daki Hınçak Merkezinde çalışmalarına devam ederken bu kez Kafkasya Ermenilerinden Leon Parsih’le birlikte İngiliz pasaportuyla önce Kıbrıs’a geçerler, oradan Mersin’e ve Adana’ya gelirler. Amaç yine aynıdır. Adana Ermenileri arasında fesat çıkarmak gayesiyle çalışmalara başlarlar. Bu sırada Türk Polisi, Andon’un arkadaşı Leon Parsih’i yakalar ve sınır dışı eder. Andon ise polisin elinden kaçar ve Adana’dan Develi’ye gelir. Develi’de Hınçak Örgütünü kuran yine Andon olmuştur. Andon’un Develi’deki faaliyetlerinde Serpik isimli Ermeni bir kadınla Develi ve civarında bazı köyleri dolaşarak taraftar bulduğu da görülmüştür. Keşişoğlu Manok’un eşi olan Serpik, örgüt üyelerini ve Andon’u evinde kabul edecek kadar da örgüte destek vermiştir.
Andon, Develi’deki örgütlenmeyi tamamlayınca Talas’a gelmiştir. Talas’ta önce Derevenk Manastırında Rahip Daniel’in yanına yerleşen Andon, Talas’ta Hınçak Örgütünü teşkilatlandırdıktan sonra Gesi Bölgesine geçmiştir. Gesi’de Balakise (Belasi) köyüne gelir ve orada Hacı Kurupi isimli, oranın ileri gelenlerinden bir Ermeni’nin evine yerleşmiştir.
Andon, Kayseri’de Derevenk ve Balakise (Belasi) gibi Türk ve Müslüman nüfusun hiç bulunmadığı yerlerde faaliyetlerde bulunmuştur. Tehlikeli bulduğu Kayseri şehir merkezine gelmemiştir. Lakin, yetiştirdiği adamlar sayesinde Kayseri’de de etki yaparak para toplama işini adamları vasıtasıyla gerçekleştirmiştir. Kayseri’deki çete mensubu Ermeniler onun yanına uğramaya devam etmişler ve direktifleri bizzat ondan almışlardır.
Atina’da bizzat kendisi Anadolu’da kurulacak Ermeni Devletinin anayasasını hazırlamış ve beraberinde Kayseri’ye getirmiştir. Merzifon’daki Hınçak üyeleri ile temas halinde olan Andon, Kayseri’de asılan bildirilerden ve işlenen cinayetlerden sorumlu olan bir numaralı adamdır.
1893 yılında Türk Polisleri tarafından yapılan büyük operasyonda 1800 çete mensubu aynı gün yakalanmıştır ve bunların içinde Andon da vardır. Aynı yılın mayıs ayında Ankara’da kurulan mahkemede idam cezasına çarptırılan Andon, daha sonra Osmanlı Meclisinin cezasını indirmesiyle 15 yıl kürek cezasına, yine Padişah Abdülhamid Han’ın da cezasını düşürmesi ile 8 yıllık kürek cezasına çarptırılmıştır.
Burada garip olan durum şudur. İngiltere, Amasya’daki Hınçak elebaşları Kayayan ve Tomayan için neredeyse Osmanlı devleti ile savaş edeceğini ya da Mısır’ı işgal edeceğini söyleyerek ciddi tehditler savurup idama mahkum edilen bu iki elebaşıyı, sınır dışı ettirmeyi başardığı halde Andon için benzer şeyler yapmamıştır. O yüzden Andon, sekiz yıllık kürek cezasını çekmek zorunda kalmıştır.
Filmin bundan sonrası kopuyor ama bugün Amerika’da 1915’te Ermeni soykırımından kaçtık diyen ve Amerika’ya yerleşen Rushdoony Ailesi ile Andon Rüştuni’nin bir ilgisi var mıdır tam olarak bilemiyorum. İnternette “Rushdoony” şeklinde bir arama yapınca Ağrı Dağı civarında yaşamış ve daha sonra 1915 yılında Amerika’ya kaçmış bir kısım insanların izlerini bulmak mümkün ama Andon’la ilgilerini kurmak şu an için mümkün gözükmüyor.

Yorumlar