Dost dediğin dosdoğru olmalı…

Çocukluğumuzdan beri biliriz ki, hayvan masalları olan fablların kurnaz tipi temsil eden karakteri tilkidir. Tilki neden kurnazdır onu çok iyi bilmem. Lakin, kümeslere sinsice girişte maharetli olduğu için insanlarda böyle bir duygu uyandırdığını sanırım. Ne de olsa hayvan besleyen insanlarla, çiftçilerle tilkinin başının dertte olduğunu biliriz. Çiftçiler ve avcılar, tilki vurmak için bu yüzden yarış halindedirler. Aslında tilkinin tabiatın bir unsuru olarak önemli görevler üstlendiğinden şüphem yoktur ama tabiat kendince bir denge kuruyor ve on iki yıl ömrü olan tilkiler ancak altı yıl yaşayabiliyorlar.
Hint Edebiyatında Beydaba’nın masallarında, Yunan Edebiyatında Ezop’un masallarında ve Fransız Edebiyatında La Fountain’in fabllarında hep tilkiler kurnazlığı temsil eden önemli kahramanlar olarak temsil edilirler.
Bizim edebiyatımızda da tilki, kurnazlığı temsil eder. Kurnazlık, ne kadar sevilmese de bir aklın ve zekanın bir faaliyetidir.
Bir tilki derenin kenarındaymış, karşıya geçecekmiş. O sırada bir yılan yanına yaklaşmış.
-Hele tilki kardeş, beni de karşıya götür, demiş.
Tilki, bir yılana bakmış, tanıdığı bildiği bir yılan…
-Taşırım ama bir yaramazlık yapmayacaksın demiş.
Yılan da tilkiye söz vermiş.
Yılan, tilkinin sırtına dolanmış, tilki de yavaş yavaş suya dalıp yüzmeye başlamış.
O sırada yılan biraz daha kıvrılıp tilkinin boynuna dolanmış. Yavaş yavaş tilkinin boğazını sıkmaya başlamış. Tilkinin nefesi daralmış, gözleri kararmaya başlamış.
Can havliyle yılana seslenmiş.
-Tamam, sen kazandın. Beni öldüreceksin biliyorum. Son bir kez nur cemalini göster de bir göreyim bari demiş.
Yılana bu söz hoş gelmiş. Kafasını tilkiye doğru uzatınca tilki, ağzını açıp yılanın boynunu yakalamış. Bütün şiddetiyle yılana dişlerini geçirmiş ki bir an evvel boğazını gevşetsin. Nihayet yılanın mecali tükenmiş ve tilki nefes almaya başlamış.
Suyun karşısına geçmiş. Yılanı da karşı kıyıya sürükleyip oraya upuzun sermiş.
Sonra yılanın cansız bedenine bakmış, bakmış, şöyle demiş:
-Dost dediğin böyle dosdoğru olmalı!
Tilkinin hikayesinde ibret var. Gerçek dostları insan, hayatta hep dosdoğru görmek istiyor. Cansız bedenlerini değil, hayat dolu iken dosdoğru görmek istiyor gerçek dostlarını…
Tilki, masallarda aslan ve kurt gibi iki büyük gücün arasında kalmış, zeka dolu üçüncü bir güçtür. Bakın şöyle bir şey…
Tilki bir mekanda otururken biraz ötesinde de bir külçe et varmış. Kurt, oraya geldiğinde bir tilkiye bakmış, bir de ete… Bir anlam verememiş.
Kurt:
-Tilki kardeş, bu eti neden yemiyorsun demiş.
Tilki:
-Orucum, top atılmadan ete dokunamam demiş.
Kurt, gülmüş, madem sen yemiyorsun, yemeyenin malını yerler deyip ete yanaşmış.
Kurt, ete dokunur dokunmaz, etin altında bomba varmış ve şiddetle patlamış.
Kurt, yere serilmiş ve can çekişiyormuş.
Tilki serinkanlı bir şekilde gelmiş ve ete doğru uzanmış, eti yemeye başlamış.
Kurt, son nefesini verirken bu durumu görmüş ve tilkiye seslenmiş:
-Hani sen oruçtun, eti yemiyordun?
Tilki:
-Ha, biraz önce top atıldı, duymadın mı?
Ya işte böyle… Dost dediğin, elinden, belinden, dilinden başkasına zarar gelmeyen insan olmalı…
Hak hukuk bilmeli… Adalete inanmalı… Başkasının hakkına tecavüz etmemeli…
Sonra aslan aslandır, kurt kurttur, tilki de tilki… öyle değil mi?
Bir aslan, bir kurt ve bir tilki arkadaş olmuşlar. Yolda giderken bir at görmüşler. Aslan tilkiye demiş ki…
-Gözlerim kızarıyor mu?
-Kızarıyor.
-Tüylerim diken diken oldu mu?
-Oldu.
-Arkama bak, kuyruğum dik mi?
-Dik.
Aslan nasıl atlarsa atın üstüne, atı yere sermiş. Atın en güzel yerlerini yemiş, gerisini kurt ile tilkiye vermiş.
Tilki, aslandan kalan payı kurt ile paylaşmaktan mutlu değil. Kurda demiş ki:
-Bak en iyi yerlerini aslan yedi, bize de en kötü yerleri bıraktı. Senin aslandan neyin eksik? Sen istersen etin en güzel yerlerini yersin.
Kurt, bu sözleri duyunca çok mutlu olmuş. Bir gün sonra tilki ile kurt yolda giderken bir at görmüşler.
Kurt, tilkiye seslenmiş:
-Gözlerim kızarıyor mu?
-Kızarmıyor.
-Kızarıyor desene…
-Kızarıyor.
-Tüylerim diken diken oldu mu?
-Olmadı.
-Oldu desene…
-Oldu.
-Kuyruğum dik mi?
-Değil.
-Dik desene…
-Dik.
Kurt, atın üzerine hızla atılmış ama atın çiftesini yer yemez iki metre havalanıp sonra yere düşmüş.
Tilki gelmiş ve kurda demiş ki…
-Bak şimdi gözlerin kızarmış, tüylerin de diken diken olmuş, ha bir de kuyruğun da havalarda geziyor.

Yorumlar