Kayseri ve Ermeniler

Bu başlık İstanbul’da 1986 yılında Türkiye Ermeni Patrikliği’nin neşriyatı olan “Kayseri ve S. Krikor Lusaroviç Kilisesi” isimli eserin 34. sayfasında geçiyor: “Kayseri Kenti ve Ermeniler”


Ermeniler için Kayseri şehrinin önemi bu yazıya göre şu olaydan kaynaklanıyor imiş. M.S. Üçüncü yüzyılda Krikor adlı bir çocuk Ermenistan’ın başkenti olan Vağarşapat’ta soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Bir saray entrikası sonucu ailesini ve akrabalarını kaybetmiş. Henüz çocuk yaşta iken Kayseri’ye kaçırılmış. Kayseri’de Hıristiyanlığı öğrenen Krikor, daha sonra Kayseri’den Ermenistan’a dönüp Ermeni Kralı Dırtad’ı, prensleri, orduyu ve Ermeni halkını Hıristiyanlaştırmış. Kral Dırtad onu Kayseri’ye yeniden göndermiş ve Krikor da Kayseri’de ilk Ermeni başpatrikliğini kurmuş.

TÜRK DÖNEMİNDE ERMENİLER KAYSERİ’DE KENDİ KİLİSELERİNİ RAHATÇA KURMUŞLAR

37. sayfada Bizans döneminde Ermenilerin kiliseleri ve kiliselere bağlı herhangi bir Ermeni Örgütünün kurulmasına müsaade edilmediği anlatılıyor ve şöyle deniyor: “Öyle ki, Ermeniler ancak Kayseri’nin 1067’de Alpaslan tarafından fethinden ve Danişmendoğulları’nın kente egemen oluşundan sonra Bizans’ın şoven siyasal ve dini yönetiminden kurtulup kendi kiliselerine ve diğer kurumlarına kavuşmuşlardır.”

1066 yılında Kayseri’de Ermeni Başpatrikliği Mudarasın’da kurulur. Kaynak “Bu belirtilen yerleşim yeri Kayseri’ye çok yakındır. Bu bakımdan , Kayseri’de başpatriklik bulunduğundan, ayrıca bir episkopos bulunmasına gerek yoktu.” diyor.

Aslen Kayserili olan Ermeni tarihçi Alboyacıyan ise bu durumu şöyle açıklamış: “Danişmendoğulları Beyi’nin yeni Kayseri’yi kurmasından az sonra, bu yeni kentte Ermenilerin kendi kiliselerini kurmuş olduklarını kesinlikle söyleyebiliriz. 1179’da tarihte bilinen ilk Kayseri Başepiskoposu Hovhannes’in adına rastlamaktayız. Bu dönemde kent (1169’dan başlayarak Anadolu Selçuklularının egemenliği altında bulunuyordu.. Anadolu Selçuklularının Hıristiyan tebaalara karşı hoşgörülü oldukları anlaşılıyor.”

KAYSERİ’DE İLK ERMENİ KİLİSESİ

Adı geçen kaynakta Kayseri’deki ilk Ermeni kilisesinin Surp Krikor adını taşıdığı belirtiliyor ve 1191 tarihinde bu kiliseden söz edildiğine yer veriliyor. Krikor adının yukarda adı geçen ve Ermenileri Hıristiyanlaştırdığı anlatılan Krikor’la ilgisi olsa gerek. Bugün Surp Krikor Lusavoriç adını taşıyan kilise 19. yüzyılda yıkılmış ve 1859’da yeniden yapılmış. Ermenilerin oldukça önem verdikleri bu kiliseye belirtildiğine göre bütün pastırma tüccarları destek olmuş ve halkın da yardımıyla kısa sürede bitirilmiş.

Ermenilerin bu kilise dışında Kayseri’de Surp Istepannos, Surp Mergeryos, Surp Astvadzadzin, Surp Sarkis, Surp Parsek adını taşıyan kiliseleri de mevcutmuş. Bu kiliselerin yerleri bugün bilinmiyor.

EFKERE’DE SURP GARABED MANASTIRI

Kayseri’de 35 köyde Ermeni bulunduğunu belirten kaynak, bu köylerin adlarını vermezken hepsinde de büyük küçük mutlaka bir kilisenin bulunduğunu belirtiyor. Özellikle de Efkere köyündeki Surp Garabet Manastırının önemini anlatıyor ve buranın tüm Kayseri’nin episkoposluk merkezi olduğunu söylüyor.

Efkere’deki Surp Garabet dışında Gesi’nin yakınlarındaki Balegesi’de Surp Daniel Manastırı ve Derevenk’te Surp Sarkis Manastırı ve Tomarza’da da Surp Astvadzadzin Manastırı varmış. Bunlar arasında en önemlisi ise Efkere’deki Surp Garabet Manastırı imiş; çünkü inanışa göre bu manastırda Hz.Yahya’nın kemikleri bulunuyormuş.

ERMENİ NÜFUS ÇOK AZALMIŞ

Aslen Kayserili olan tarihçi Alboyacıyan’a göre, 1924 yılında, yani tehcirden 10 yıl sonra Kayseri’de 2653 Ermeni yaşamakta imiş. 1932’de bu rakam 1600’e inmiş. 1960’ta bu rakam 800’e inmiş. Bugün ise 12 kişi kalmış. Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nin Orta Anadolu’da yegane Ermeni kilisesi olduğunu belirten Alboyacıyan, dolayısıyla çevredeki Ermeni yurttaşların ruhani merkezi olagelmiştir, diyor.

ERMENİ OKULLARI

Adı geçen kaynağa göre, 19. yüzyılın başında Türkiye’de 114 Ermeni okulu varmış ve bunlardan ikisi Kayseri’deymiş. İsimleri: Haykyan ve Hayguyyan. (1834) Sonradan ise Surp Agopyan ve Sarkis Gümüşyan (1868), Aramyan Kız Okulu (1860’larda) ve Karma Okul (1902) açılmış. Kayseri’deki bu okullarda 1902 yılında 1204 öğrenci öğrenim görüyormuş. Ayrıca Everek’teki (Develi) okullarda 950, Fenese’deki okullarda ise 750 öğrenci varmış.

EFKERE’DEKİ OKUL YÜKSEKOKUL OLARAK KABUL EDİLMİŞ
Alboyacıyan, adı geçen kaynakta Efkere’deki Surp Garabed Okulunun 28 Ocak 1893’te Maarif Nezaretinin (Milli Eğitim Bakanlığı) aldığı bir kararla “Mekteb-i idadi ve âli” yani lise ve yüksek okul kabul edildiğini belirtiyor. Buradan yetişen öğrencilerin bir kısmı din adamı ve öğretmen olurken bir kısmı da İstanbul Tıp Okulu’na veya Beyrut’taki Fransız Tıp Okuluna girip doktor oluyorlarmış. Bu okuldan 1888-1916 arası 215 öğrenci mezun olmuş.
Bu kadar önemli imtiyazlar eden bir topluluğun Amerika, İngiltere ve Rusya'nın maşası durumuna düşmesi ve Rus Çarı çağırdı diye Osmanlılarla savaşmak üzere Rusya'ya gidip Türklere karşı Rus üniformalarını giymelerini anlamak benim için gerçekten zor.

S.Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar