Türk barışı mı, Apo / PKK barışı mı?

Türk barışı mı, Apo/PKK barışı mı?

Altemur KILIÇ
altemurkilic@ttmail.com
Yazy Tarihi: 14/08/2009


Başbakan Erdoğan “açılım” konusunda dinleyenleri ağlatan dramatik bir konuşma yaptı, “Türk-Kürt kardeşliğinden” söz etti. Söylediklerinin çoğu, doğru ve çok acı; bizim de hep yazdığımız, söylediklerimiz! Türk’ü Kürt’ten, Kürt’ü Türk’ten ayırmak mümkün mü? Anaların acılarına katılmamak mümkün mü? Fakat bu “açılımla” Türkiye’yi bölmek, çok mümkün... Asıl tehlike de burada; CHP ve MHP bunun farkındalar ama Erdoğan, iktidar, AKP, medyadaki yalakalar ve sözde aydınlar, işte bu tehlikeyi anlamıyorlar, anlamak da istemiyorlar. Atatürk’ten, Atatürkçülükten hiç nasip almamış Erdoğan ve şürekâsı, şimdi Mustafa Kemal’i tanık gösteriyor ve Onu “açılımlarına” alet etmek istiyorlar.Atatürk ve KürtlerMustafa Kemal’in “Nutuk”unda ve diğer konuşmalarında, “Kürtler-Türk Kardeşliği” hususunda, ibret alınması gereken sözler var... Hatta Mustafa Kemal, o günün şartlarında “yerel yönetimler” kurulmasını bile düşünmüş. Ama “özerklikten” söz etmemiş. Hele “Bağımsızlığın” Türkiye’nin parçalanması demek olacağını, açık seçik söylemiş! Atatürk’ün, bu samimi tasavvurlarına rağmen, bir takım Kürtler, yabancı devletlerin ve ajanlarının tahrikleriyle Mustafa Kemal’e ve Türk “kardeşlerine” ihanet ettiler. Bunun üzerine, Atatürk “Ne mutlu Türküm diyene” anlayışıyla Türkiye’nin birlik, beraberlik ve bütünlüğünü gerçekleştirmeye çalıştı! Mustafa Kemal’in, özellikle 1926’dan önce, Türk-Kürt kardeşliği konusundaki samimi, kendi yaşadıklarına istinaden söylediklerini, Erdoğan şimdi, yeni hava ve “açılıma” göre biraz değişik de olsa, söylüyor. Mustafa Kemal’i “Ne mutlu Türküm diyene” kavramına ulaştıran, Şeyh Sait ve bir dizi Kürt isyanlarıydı... Ne bunların, ne de daha önceki başkaldırıların sebebi, “kimlik ve kültürlerinin inkâr edilmesi” değildi. Bu gerçek, Erdoğan ve diğerleri için bir anlam ifade etmez mi? Sorunun sadece kimlik-kültür, aş-iş meselesinden ibaret olmadığını, anlatmaz mı? Yabancıların, gene,“Büyük Oyuna” devam ettiklerini ifade etmez mi? Asıl tehlikenin “Büyük Kürdistan” gerçeği olduğunu göstermez mi? Ama onlar anlamıyorlar, çünkü tarih bilgileri, vizyonları yok! “Güneydoğu sorununun, demokratik açılımla” Türklüğün çıkarlarından taviz vererek, “genel af” çıkararak, sözde “çözülmesinin”, T.C.’nin sonu, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi “Sevr’e” dönüş olacağını, anlamıyorlar... Eğer Şeyh Sait’in ahfadı, “Said-i Kürdi’nin” müritleri ve “entelektüel” şıklar olursanız, bu gaflet ve ihanet, bir dereceye kadar, anlaşılabilir, ama ya T.C. Cumhuriyetinin Başkanı, T.C. Hükümetinin Başbakanı iseniz?Cumhurbaşkanı Gül, Bitlis’teki, Güroymak beldesine, Kürtçe “Norşin” diyor ve bölücüler bayram ediyor, Erdoğan’a, Rize’de de “Potamyalılar (eski Rumca Pontus ismi) seninle gurur duyuyor” diyorlar, Başbakan memnun. Türkiye dağlarından Mustafa Kemal’in vecizesini silmenin, Kürtçe adları canlandırmanın sonunun nerelere varacağını bilmez mi? Ve bilmezler mi değiştirilen yöre isimlerinin çoğu, aslında Ermenicedir! Ve böylelikle kapıyı sadece Kürtlerin ayrışmasına değil, “bu fırsatı kaçırmayalım” diye “Ermeni açılımına” ve Ermenilerin arazi ve tazminat taleplerine yol açar! Hazır, sırası gelmişken, Rumları da hoşnut etmek için, İstanbul’a da, eski adını iade edin, “Constantinople” deyin ve Ayasofya’yı da kilise yapın!Gafletin kökleriBaşbakanın, bu konudaki gafletinin sebebi, maalesef, “Türklüğün” ne ifade ettiğini, T.C. devletinin kuruluş felsefesini, “üniter-ulus devlet” kavramını, “Türklük” kavramını hiç anlamamış olmasıdır. “Türkler alt etnik kimliklerinden biridir. Türkiye Türklerindir demek yanlıştır” demişti, şimdi de Anayasa değişikliğiyle “Türk milleti kavramını” yok sayacak, zayıflatacak girişimler var, sırada! Erdoğan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında “Bizim vatan sevgimizi ölçebilecek ne kalitededir, ne de kariyerdedir” demiş. Vatan sevgisi izafidir, vardır ve yoktur, adamına göre de değişir. Ama bir MHP Genel Başkanının milliyetçiliğinden, vatan sevgisinden şüphe etmek, özellikle Erdoğan’ın harcı olamaz! Bir tarafta, gerek Bahçeli gerekse Deniz Baykal’ın “kariyer ve kaliteleri”, diğer tarafta, Recep Tayyip Erdoğan!

Yorumlar