Rasûlüllah'ın yüce ahlakları


Peygamber ahlakından birir de, isteyeni reddetmemek, hiçbir imkân yok ise güler yüzle onun gönlünü almaya çalışmaktır. Allah Rasülü (S.A.V)' den şu misal ne güzeldir:
"Küçük bir çocuk Rasûlüllah'ın huzuruna geldi. Annesinin bir gömlek istediğini arzetti. O sırada Rasûlüllah'ın sırtındakinden başka bir gömleği yoktu. Çocuğa başka zaman gelmesini söyledi. Çocuk gitti. Tekrar gelip, annesinin Hazreti peygamber(S.A.V.)'in sırtındaki gömleği istediğini söyledi. Hazret-i Peygamber (S.A.V) 'de Hücre-i saadet'e girip sırtındaki gömleği çıkarıp çocuğa uzattı.
O sırada Bilâl (R.A.) ezân okuyordu. Fakat Resülüllah (s.A.V.) sırtına bir şey bulamadığı için cemaate çıkamadı. Ashabın bir kısmı merâk edip hücre-i Saadet'e girdiler: Rasulüllah'ı gömleksiz olarak buldular."(Tefsir-i Hazin, Hazret-i Cabir'den)
Rasulüllah'ın hayatında hiçbir zaman nefsi için intikam almadığını görüyoruz. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuşlardır.
" Ben sizi, kusurlarınızı yüzünüze vurmadan, susarak terbiye ediyorum."
Hazret-i Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, hiçbir sahabînin yaptığı hatâlı bir işi yüzlerine karşı söylemezlerdi:
"Bana ne oluyor ki, ben sizleri böyle görüyorum!" diyerek kendilerine galat- ru'yet(yanlış görme) izafe ederlerdi. Muhatabının nasihat ederken bile üzülmemesi ve darılmaması için adeta titreyen o şan-ı yüce peygamber, merhamet abidesiydi.

Yorumlar