Ertuğrul Gazi


Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan, Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazî; Oğuzların Bozok koluna bağlı “Kayı” boyundandır. Hayatı hakkında geniş bilgi mevcut değildir. Bununla beraber bazı kaynaklarda babasının Süleyman Şah olduğu yazmaktadır. Lakin ilk Osmanlı tarihçilerden Ahmedî, Enverî, Karamanî Mehmet Paşa(1) ve Ruhî Tarihi’nde Ertuğrul Gazî’nin babasının Gündüz Alp olduğu(2) yazılıdır. Ele geçen Osman Bey’e ait bir sikkede, “Osman b. Ertuğrul b. Gündüz Alp” ibaresinin bulunması da, onun babasının Gündüz Alp olduğu fikrini kuvvetlendirmektedir. Kayı Kabilesi, Ertuğrul Gazî’nin babasının komutasında ve Horasan’ın Merv civarında yaşamakta iken, Moğollar’ın baskısına dayanamayarak Diyar-ı Rum’a (Anadolu’ya) göç etmiş ve Ahlat bölgesine yerleşmiştir(3). Burada Ahlat emirlerine bağlanıp onların maiyetinde Gürcülere ve Trabzon Rum İmparatorluğu’na karşı savaştılar. Ahlat’ın Eyyubilerin eline geçmesi ve ardından Moğollar’ın bu bölgeyi istila etmesi üzerine Gündüz Alp ve beraberindeki Türkmenler önce Mardin’e, oradan da Erzurum yakınlarındaki Pasinler Ovası’na geçerek Sürmeli Çukur’a yerleştiler. Kısa bir süre sonra Gündüz Alp hastalanarak vefat etti ve yerine oğlu Ertuğrul Kayı Aşireti’nin başına geçirildi.(4) Moğol saldırılarının bu bölgede de hissedilmesi üzerine, Ertuğrul Gazî aşiretini alarak kardeşi Dündar Bey ile beraber batıya doğru hareket etti. Sivas yakınlarına gelip konaklamak istediklerinde, burada iki ordunun savaştığını ve Selçuklu ordusunun dağılmak üzere olduğunu gördüler. Ertuğrul Bey, Selçuklulara yardım edince, savaşın seyri değişti ve savaşı Selçuklular kazandı. (Sadece Neşrî’nin “Cihannüma”sında kayıtlı olan bu savaşın (1230) “Yassıçemen Savaşı” olduğu yazmaktadır). Savaştan sonra I. Alaaddin Keykubad, Ertuğrul Bey’e yardımlarından dolayı teşekkür ederek hil‘at giydirdi ve yaşamaları için Ankara yakınlarındaki Karacadağ ve çevresini ona verdi. Ertuğrul Gazî’nin Yassıçemen Savaşı’nda 39-40 yaşlarında olduğu(5) yönündeki bilgiyi doğru kabul edecek olursak, onun 1190-1191 tarihinde doğduğu ortaya çıkmış olur. Karacadağ civarında bir müddet kalan Ertuğrul Bey, Oğlu Savcı Bey’i göndererek Sultan’dan yeni yurt istedi. I. Alaaddin Keykubad’ın izniyle aşiretini alarak Söğüt dolaylarına, aşağı Sakarya havzasına yerleşti(6). Burada Bizans sınırlarındaki kasaba ve köylere karşı akınlar düzenlemeye başladı. Bu sırada I. Alaaddin Keykubad ülkesinin batı sınırlarını itaat altına almak düşüncesiyle Bizans üzerine bir sefer düzenledi. Konya’dan çıkan Selçuklu Ordusu Sultanöyüğü’ne (Eskişehir) geldiğinde , Ertuğrul Bey’de maiyetiyle birlikte Selçuklu ordusuna katıldı. Selçuklu ordusuyla , Nikala (İznik) Rum İmparatoru Teodoros Laskaris’e bağlı birlikler arasında yapılan savaşı, Ertuğrul Bey’in Emrindeki akıncı süvarilerin başarılı mücadelesi sonucu, bugünkü Pazaryeri ile Bozöyük arasında yer alan Ermeniderbendi’nde Selçuklu Ordusu kazandı. Bu haber Sultanöyüğü’nde bulunan Alaaddin Keykubad’a ulaşınca, Sultan çok sevindi ve Ertuğrul Gazî’yi taltif ederek Eskişehir ve çevresini de kendisinin himayesine verdi. Daha sonra Karacahisar kuşatıldı. Ancak Moğollar’ın Anadolu’ya girdikleri haberini alan Alaaddin Keykubad , şehrin muhasarasını Ertuğrul Gazi’ye bırakarak Konya’ya dönmek mecburiyetinde kaldı. Uzun süren mücadeleden sonra Karacahisar ele geçirildi. Ganimetlerin beşte biri ile birlikte şehrin tekfuru I. Alaaddin Kekbubad’a gönderildi. Ganimetlerin geri kalanı da gaziler arasında paylaştırıldı. Karacahisar Kalesini ele geçiren Ertuğrul Gazî daha sonra Söğüt üzerine yürüdü ve Osmanlı Beyliği’nin ilk başşehri olan bu yere de hakim oldu. Burası da kendisine yurt olarak verildi. Ertuğrul Gazî, Söğüt ve çevresine yerleştikten sonra Bizans sınırı ve boylarında bulunan diğer uç beyleriyle birlikte mücadeleyi sürdürdüğü gibi, komşu Rum beyleriyle (tekfurlar) dostluk kurmaya da çalıştı. Özellikle Belocome (Bilecik) ve Melengeia (Osmaneli) tekfurları Ertuğrul Gazî ile gayet iyi geçiniyorlardı. Ertuğrul Gazi Söğüt ve Saraycık mahallini kışlak, Domaniç dağlarını da yaylak olarak kullanıyordu(7). Zaman zaman Bizans sınırlarına akınlar düzenlemeye devam ediyor, bu akınlar sırasında çevrede bulunan Akçakoca, Samsa Çavuş, Kara Tegin , Aykut Alp ve Konur Alp gibi tecrübeli uç beyleri de etrafında toplanmışlardı. Onların bu mücadelesi, ileride kurulacak olan devletin siyasî hayatında Uç ananesinin yerleşmesine ve Bizans üzerine daimi gaza hareketlerinin sürmesine vesile olacaktır (8). Batı Anadolu’da, Anadolu Selçukluları’na bağlı bir uç beyi olarak faaliyetlerini sürdüren Ertuğrul Gazî, “Cimri” (1277’de Konya’da çıkan ayaklanma) olayından sonra Bizans, sınırlarına gelen Selçuklu Sultanı’nı karşılayarak, ona bağlılık bildirip hediyeler takdim etti (1279). Kayı Aşireti’ni her geçen gün biraz daha büyüterek kuvvetlendiren Ertuğrul Gazî oldukça yaşlanmıştı, artık bir kenara çekilmenin gerekli olduğuna inanıyordu. Kayı Aşireti’inin idaresini 23 yaşındaki oğlu Osman Bey’e bıraktı. Ertuğrul Gazî, Serhat Muhafızı sıfatıyla Bizans sınırlarında sürdürdüğü mücadelelerden sonra 90 yaşını geçmiş olarak (9), 1280 yıllarında vefat etti (10). Türbesi Bilecik İli Söğüt İlçesi’nin 1 km. doğusunda Söğüt-Bilecik yolu üzerinde bulunmaktadır. Kayı Aşireti’ne mensup olanlar ve özellikle Karakeçili Aşireti Ertuğrul Gazî’nin ölümünden sonra onun türbesini manevî bir ziyaret yeri haline getirmişler ve yıllarca burayı ziyaret ederek şölenler tertiplemiş; Cirit, güreş gibi millî oyunlarla atalarını anmışlardır (11). Ertuğrul Gazî’nin türbesi bugün de aynı şekilde ziyaret edilmekte ve Söğüt’te her yıl, 8-10 Eylül tarihleri arasında, devlet erkânının da katılımıyla Ertuğrul Gazî’yi anma şenlikleri düzenlenmektedir.

1- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C. 11, S. 314. 2- ŞAPOLYO, Enver Behnan, Türk Büyükleri, Ankara - 1960, sayfa 403. 3- Türk Ansiklopedisi, M.E.B. Ankara-1968, C.15.S.350. 4- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C. 11. S. 315. 5- ÖZTUNA Yılmaz, Büyük Türkiye Tarihi, C.2, S. 250. 6- Osmanlı Ansiklopedisi, Acar Matbaacılık A.Ş, C. 1, S.60. 7- İslâm Ansiklopedisi M.E.B, İstanbul-1988, C.4, S. 333.8- Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, Çağ Yayınları C. 10, S.137.9- Hüseyin Algül, İslâm Tarihi, C.4, S. 524. 10- Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, Çağ Yayınları, C. 10, S.137. 11- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C. 11. S. 315.

Yorumlar