Hayat, ezanla namaz arasındadır

HAYAT EZANLA NAMAZ ARASINDADIR
"Bir gün bir çocuk dedesine sormuş "dedeciğim hayat nedir?" diye.
Dedesi "EZANLA NAMAZ ARASIDIR" cevabını verince, çocuk büyük bir şaşkınlıkla sormuş "ömür bu kadar kısa mı diye.
Dede tatlı bir tebessümle cevap vermiş:"Ne zannettin ya... Evet, o kadar kısa! Ama bu ezanla bu namaz nedir bilir misin?"
Çocuk düşünceli düşünceli bilmediğini söyleyince dede "O NAMAZ, EZANSIZ NAMAZ; O EZAN İSE, NAMAZSIZ EZANDIR" cevabını vermiş.
Çocuk "Onlar da nedir dedeciğim?" dediğinde , başını okşayıp: " Hani gecen gece Talip Amcanın yeni doğan bebeğinin kulağına isim takmak için ezan okumuştuk ya... NAMAZSIZ EZAN değil miydi o ezan?" dedi.
Bunun üzerine çocuk "Ya ezansız namaz nedir dedeciğim?" diye sordu. Dede, torununun yüzüne uzun süre baktıktan sonra şu cevabı verdi: "Bir gün deden öldüğünde onu da öğrenirsin."

HZ.DAVUT’TAN ÜÇ ÖĞÜT
Davut aleyhisselam,oğluna buyurdu ki:
"Oğlum sana üç öğüt vereyim!
1-Elde edemediğin şeye üzülme( Kısmet böyle imiş.)diyerek Allaha tevekkül et!
2-Eline geçene razı ol!( Kısmetim bu imiş. ) diyerek Allahü teâlanın taksimine razı ol!
3-Elinden çıkana ve kaybettiğine sabret! ( Mukadderat böyle imiş. ) de!"

MANTIK NE ÖĞRETİR?
Öğrenciler o yılın ders programlarında yeni bir ders olduğunu fark ederler. Dersin adı 'Mantık'tır ve derse yaşlıca bir profesör girecektir. Nihayet, ilk mantık dersi başlar. Çocuklardan biri söz hakkı isteyerek: "Sayın profesör, mantık bize ne öğretir? Lütfen her şeyden önce bunu anlatır mısınız?" ricasında bulunur. Profesör, kendisine merak ve şüpheyle bakan talebelerine: "Mantık dersinin insanların düşüncesine yaptığı etkiyi açıklamak biraz güçtür. Onun için bunu sizlere bir örnekle açıklamak istiyorum" der. "Farz edin ki, maden ocağından iki insan çıkıyor: Birisinin üzeri tertemiz, diğerininki ise kömür karası içinde... Bunlardan hangisinin yıkanması lâzımdır?" Öğrenciler, hiç tereddüt etmeden: "Elbette, kirlisi!" diye cevap verirler. Profesör, tebessüm ederek: "İşte evlatlarım" der, "Mantık bu soruya cevap vermeden önce şunu sorar: 'Nasıl olur da bir maden ocağından çıkan iki kişiden birinin üzeri tertemiz iken diğerininki kirli olabiliyor?

“BUGÜN ÖĞRETMENİNE GÜZEL BİR SORU SORDUN MU?”

Matematik alanında Nobel ödülü alan bir bilim adamına öğrencileri soruyor : "Hocam, niçin siz seçildiniz? Başarınızı kime borçlusunuz? " Cevap veriyor bilim adamı " Anneme borçluyum." Çünkü herkesin annesi akşam çocukları eve dönünce onlara " Bugün öğretmenin sana soru sordu mu? diye sorarken, annem okuldan dönünce bana şöyle sorardı: " Evlâdım, bugün öğretmenine güzel bir soru sordun mu? "

AFFETMENİN BÜYÜKLÜĞÜ

Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: "Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?" Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen. "Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin" Öğrenciler bunu da yaparlar. "Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!" Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: "Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun." Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: "Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? hep yanınızda olacaklar. " Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: "Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor." "Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık." "Hem sıkıldık, hem yorulduk?" Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: "Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.

Yorumlar