Bir fotoğrafın peşinden Yamaçlı Köyündeyiz


Yandaki gördüğünüz fotoğraf 1909 yılında Amerikalı fotoğrafçı Gertrude Bell tarafından çekilmiş. Bu fotoğrafta Gertrude Bell, köprüyü ön plana almış, arka planda da Erciyes gözüküyordu. Solda ise bir atlı duruyordu. Bu atlı Gertrude Bell’in verdiği bilgilere göre Tomarza’da kendisine refakat eden Ahmet Ağa ya da Bell’in Türk refakatçisi Fettah olmalıydı. Köprüye Bell’in düştüğü not “Kayseri yakınlarında” şeklindeydi. Birileri bu fotoğrafın altına “Tekgöz Köprüsü” diye yazmış; halbuki Bell, Tomarza’dan Kayseri’ye doğru geliyordu ve o istikametten Tekgöz Köprüsüne ulaşması imkansızdı. Ayrıca Tekgöz Köprüsü, bu köprüden çok daha büyüktü ve oturumu da farklıydı.
Ben bu köprüyü Bindallı programlarının birinde çekmiştim. Köprü, Yamaçlı köyünün girişinde solda yer alan köprüydü. Talas’ın Yamaçlı köyünde şenlikler yapılıyordu ve biz de davetliydik. Biz, Yamaçlı’ya biraz daha erken varıp köyün ileri gelenleri ile bir araya gelmiş ve onlara köyün geçmişini anlattırmıştık. Erciyes dağında birçok Türkmen köyü vardır. Çünkü, bölge yıllardır Türkmenlerin yaylası olarak kullanıldığı için bölgedeki Türkmenler, daha sonra yerleşik hayata geçmişler ve benek benek bu köyleri kurmuşlardı. Yamaçlı da bu köylerden biriydi. Tertemiz bir havası var Yamaçlı’nın, suyu da oldukça güzel… Yine o buz gibi sulardan yapılmış ayrandan içmek nasip oldu. Yine Yamaçlı’daki dostlarla bir araya gelmek nasipte varmış.
Fotoğrafa dönecek olursak, Gertrude Bell’in fotoğrafladığı köprü Yamaçlı’nın girişindeydi ve eski yol, yani Tomarza’dan Kayseri’ye gelen yolun üzerindeydi. Bir hayli yıpranmış olmasına rağmen hâlâ ayakta duruyordu. Köprünün üzerinde herhangi bir kayıt yok, o yüzden yapım tarihini tam olarak söylemek imkansız. Fotoğrafın çekildiği tarihte görüldüğü gibi köprünün suları çekilmiş görünüyor. Büyük ihtimal yaz sonu veya sonbahar başlangıcında fotoğraf çekilmiş. Halbuki bizim ulaştığım zamanda (17 Mayıs 2009) köprünün altından gayet bol bir su akışı vardı.

Benim çektiğim fotoğraf: Köprüye bu açıdan bakıldığında benim çektiğim bu fotoğraf açıkça gösteriyor ki yukarıdaki fotoğrafta görülen köprü ile aynı köprüdür.
Bir anıyla noktalayalım yazımızı. Yamaçlı’daki şenliklerde Yamaçlılı hemşehrilerimiz sözlü bir halay çekiyorlardı. Elektro bağlamanın eşlik ettiği müzik bir yerde duruyor ve halay çekenler türkü bölümüne başlıyorlardı.

Şehirlerden üç şehir var gezecek
Biri Halep, biri Antep, Şam da var
Halep sizin, Antep sizin Şam bizim

Güzellerden üç güzel var sevecek
Biri ana, biri gelin, kız da var
Ana sizin, gelin sizin, kız bizim

Yemişlerden üç yemiş var yenecek
Biri elma, biri ayva, nar da var
Elma sizin, ayva sizin, nar bizim

Yemeklerden üç yemek var yenecek
Biri süttür, biri kaymak bal da var
Süt sizin kaymak sizin, bal bizim

Yamaçlılı dostlara sordum, yine bu halayları şenlikte çekiyor musunuz diye? Bana şenliklere getirdikleri sanatçıların çekimlerini gösterdiler. Aman dedim, sanatçılarınız sizin olsun, ne olur bu halayları terk etmeyin!
Yine tandırda ekmek pişirin, yine bağlama eşliğinde halaylarınızı çekin. Ne olur, köyümüzde olsun yaşatalım Türk’ün Türkmen’in örfünü, adetini. Ne olur özümüzü hiç kaybetmeyelim.

Yorumlar