Yeşilhisar, Soğanlı ve Doğanlı köyü gezilerimiz
















Yeşilhisar, Soğanlı ve Doğanlı köyü gezilerimiz
Yeşilhisar tarihi bir ilçemizdir. Roma döneminde Kapadokya’da adı bilinen sekiz büyük şehirden biri olan Kbistra’nın Yeşilhisar olduğu biliniyor. Kbistra şehri Roma döneminde Kuvistra adını aldı. Yeşilhisar, adından da anlaşılacağı üzere bir hisarın yani kalenin etrafında kurulu bir yerleşim yeriydi. Bugün Zengibar adı verilen bu kalenin yıkıntıları görkemli bir şekilde karşımızda durmaktadır. Kale köylüleri ise yakın bir zamanda burayı terk ederek daha düzlükte bağların arasında Kale köyünü kurdular.
Yeşilhisar, Danişmentliler tarafından fethedilince Türk hakimiyetine girmiştir. Türk döneminde Develi Karahisar, Karahisar şeklinde adlar almış, son olarak ise adı Yeşilhisar olarak değiştirilmiştir.
Biz önceki gezimizde Yeşilhisar’ın çok önemli bir beldesi Erdemli’yi (Erdemesin) gezmiştik. Bu gezimizde ise Soğanlı köyünü, Doğanlı (Gördeles) Yer altı Şehrini ve Yeşilhisar ilçe merkezini gezme fırsatı bulduk.
Soğanlı Vadisi ve Soğanlı Köyü

SOĞANLI KÖYÜ:



















Yeşilhisar İlçemize bağlı Soğanlı Köyü, Kayseri’de turistlerin en çok uğradıkları yerlerden birisidir. Çünkü, Soğanlı köyünde çok miktarda tarihi kaya kilisesi vardır. Yeşilhisar ilçesinin hemen girişinden başlayan 15 km. bir yol ile Soğanlı’ya ulaşmak mümkün. Yolu asfalttır. Köy halkı ve köy muhtarı İsmail Ablak oldukça cana yakın insanlar. Köy kadınları bir turist kafilesi görür görmez hemen yapma bebeklerinin yer aldığı sergilerinin başına geçiyorlar. Yapma bebekler ise çok ucuz: Büyük bebekler 5 YTL, küçükler 3 YTL.
Soğanlı’nın en önemli özelliği tarihi kaya kiliseleri ile mağaraların evlerle iç içe girmesidir. Erciyes dağının yöreye kazandırdığı , rüzgarın, yağmurun, dolunun yılların etkisiyle ortaya koyduğu yörede, bu yumuşak kaya parçalarının insan oğlunun elinde nasıl ev olduğunu, kilise olduğunu görmek mümkün. Ürgüp- Göreme yöresinde görebileceğiniz yapıların benzerlerini Soğanlı’da görmek mümkün. Yöreye yerleşen Türkmenler ise, bölgeye uyum sağlamışlar ve bu yapılara da güzel bir isim yakıştırmışlar: Peri Bacaları. Yükseklerde yaşamaya alışmış olan bir Türkmen için, hürriyetini dağlarda yaylalarda ilan etmiş Türkmen obaları için kayaları oyarak bir yaşam tarzı kuran eski Anadolu halklarını anlamak pek mümkün değildir. Olsa olsa buralarda periler yaşamıştır mantığı oldukça hoş. Lakin, aynı Türkmen toplulukları bu toprakların bizlere mirası olan bu tarihi yapılara sahip çıkmışlar ve peri bacalarının hemen yanıbaşında Türkmen damları da yükselmeye başlamış. Tarihçiler, Soğanlı’daki kaya kiliselerinin M.S.IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlığın Anadolu’daki en önemli yapılarından birini oluşturmaya başladığını , bu yapıların önemini VII. ve VIII. Yüzyıla kadar sürdürdüğünü yazıyorlar. Bu kiliselerin isimlerinin büyük bir bölümü Türkçedir. Yılanlı kilise, Geyikli Kilise, Balıklı Kilise, Karabaş Kilise, Tokalı Kilise, Kubbeli kilise, Gök Kilise gibi. Bunlardan Tahtalı Kiliseye zamanla Santa Barbara adı verilmeye başlanmış. Tahtalı kilise, Tahtalı vadisinde bulunduğu için bu adı almış. Kiliselerin adları ya bulundukları coğrafyadan ya da içerisindeki motiflerin özelliğine göre isimlerini almış. Yılanlı kilisede bir yılan motifi var, Geyikli kilisede ise bugün çoğu kazınmış bir geyik motifi var. Kilislerdeki süslemelerin üzerinde Yunanlı turistlerin Yunan alfabesiyle yazdığı yazılar var. Bu tarihi yapıların üzerine Yunan alfabesiyle isimlerini yazan bilinçsiz insanların nasıl bir tarihi dokuyu yok ettiklerini düşünebiliyor musunuz? Bu fanatik yapıları insanlığın ortak mirası olan bu tarihi eserleri mahvetmiş. Gelelim şimdi bize. Bu tarihi yapılara yöredeki Türkmenleri oturtmuşuz. Sonra da bu yapıların değerini anlayıp bu yapıları boşaltmaya kalkmışız. Sonuç, adam bu yapıyı terk etmemek için o güzelim süslemeleri aşağı indirmiş ki acaba tarihi resimler kaybolursa burayı elimden almazlar belki diyerek.
Motifler büyük ölçüde yitirilmiş ama Soğanlı’daki yapılar son derece ilginç. Gidip görmenizi tavsiye ederim. Hele bir de yöreden bir mihmandar alırsanız yanınıza her yapının efsanesini dahi dinlemek mümkündür. Soğanlı’da kalmak isteyenler için pansiyon, dinlenmek için güzel bir kır kahvesi ve acıkanlar için de küfül küfül esen bir vadide güzel bir lokanta vardır.

SOĞANLI ADI NEREDEN GELİYOR:
















Soğanlı’da başta muhtarımız İsmail Ablak üzere köyün adının nereden geldiğini sorduk, karşımıza hep efsaneler çıktı. Efsaneye göre, Battal Gazi bu yöreye gelişinde önce “Erdemesin” köyüne uğramış. Burasını fethetmesi oldukça zor gözüküyormuş ama kendince bir iddia ortaya koymak için “ben burayı alamazsam bana er demesinler” diye bir söz söylemiş, köyü fethedince buranın adı “Erdemesin” kalmış.(Bugün, Yeşilhisar’ın Erdemli köyü) Buradan hemen yen köye uğramış ve daha önce müşkül duruma düşmesinin gazabıyla bu köy halkı için askerlerine emir vermiş: “kesin biçin” Bu köyün adı da zamanla “Kesiliç” olmuş. Kesiliç köyü, bugün Yeşilhisar’ın Gülbayır köyü. Battal Gazi yörede keyişlerin (papazların) çok olduğu Keyişlik köyünü aldıktan (bugünki adı Keşlik) sonra Soğanlı köyüne yönelmiş. Soğanlıya gelirken dermiş ki “bugün burası son kaldı”. Bu “son kaldı” sözünden zamanla buranın adı Soğanlı olmuş. Halk muhayyilesinin bu ürünlerini zevkle dinledikten sonra yöreye yerleşen Türkmen topluluklarının adlarından biri olduğu muhakkaktır. Çünkü, -lı/-li ekiyle kurulan Türkmen oymak adları bu yörede de görülüyor. Soğanlı, Tahtalı, Keşli, Araplı, Doğanlı, Kovanlı, Musa Hacılı...vs. gibi.

DOĞANLI KÖYÜ (GÖRDELES) ve YERALTI ŞEHRİ















Köyün halk arasındaki ismi “Gördeles” tir. Gördeles, (Gordaya yani Gordala, Godarcık, Gordalassa, Gordala-(a)ssa, Gordacık Kenti cümlelerinin) uyarlanması sonucu bulunduğu sanılmaktadır. Kurtuluş Savaşı sonrası 1920 tarihinde köye gelen ve yerleşen Doğan isimli şahsın adına izafeten Gördeles ismi terk edilerek “Doğanlı” denmiş.
İlçe merkezine 21 km. uzaklıkta ve ilçenin güney-batı yönünde Toroslar’la platonun birleşim noktasında kurulmuştur. Köy evleri kerpiç ve topraktandır. Yeni yeni tuğla ve betonarme evler inşa edilmektedir. Köy sınırları; Kayadibi Köyü, Araplı, Kuşçu ve Büget köyleri ile çevrilidir. Köy turizm açısından fazla bir değere sahip olmamakla beraber içerisinde orta çağdan kalma bir yer altı şehri bulunmaktadır. Vatandaşlar tarafından tesadüf olarak bulunan ve Doğanlı Yeraltı Şehri olarak adlandırılan bu yerin incelenmesinden, Bizanslılar Dönemine kadar uzandiği bilinmektedir. Arapsin tepesindeki bir tarla içerisinde giriş noktası bulunan Yer altı Şehri’nin özellikleri, giriş koridorunun 45 derece eğimli ve geniş olması. Ülkemizdeki en geniş salona sahip olması ve içerisinde ihtiyaçları karşılayacak su havuzunun bulunmasıdır.
Doğanlı Yer altı Şehrine Arapsin tepesindeki girişten girdiğimizde bu kadar büyük bir şehrin çok ciddi çalışmalar yapılarak devlet eliyle kurtarılabileceğini düşünüyoruz. Yer altı şehrinde yer yer çökmeler olmuş ve havalandırma tertibatı da zamanla kapanmış. Buraya konunun uzmanları devletin yürüteceği bir çaba ile el atmalılar diye düşünüyorum. Şu an gömü avcılarının talanına uğrayan tarihi yer altı şehri, inanılmaz derecede tahribata uğramış görünüyor. Biz yer altı şehrine geldiğimizde yörede izinsiz kazı yapan birçok insanla karşılaştık ve yöreyi de hemen terk etmek zorunda kaldık. Mihmandarımız bu bölgede izinsiz olarak çok büyük kazılar yapıldığını ve bu kazıların da önüne geçilemediğini ifade etti.
YEŞİLHİSAR ÇAMLIK’TAYIZ
Bizlere gezimiz boyunca yardımcı olan Mehmet Ulu’ya ve Seyrani Güven’e buradan bir kez daha teşekkür etmek isterim. Akşam serinliğinde uğradığımız Yeşilhisar’ın yüksekçe bir mevkiinde bulunan ve adı gibi çamlarla örtülü Çamlık’ta hem çaylarımızı yudumladık hem de Yeşilhisar’ı konuştuk.
Yeşilhisar’da kayısının hikayesini, elmanın hikayesini dinledik. Yöre, kayısı ve elma deposu… Kayısı ağaçlarının birçoğunu hasat edilmemiş gördük. Kayısılar yerlere dökülmüştü. Sebebi de çok açık… Kilosunu 250 kuruşa satan üretici 4 kilo kaysının karşılığı olarak 1 YTL, 40 kilo kaysı satarsa 10 YTL kazanacak. Bizler şehirde kilosu 3 YTL’ye kaysı yerken burada 250 kuruşa satılmayan kaysılar toprağa karışıp gidiyor.
Yeşilhisarlı üreticiler, Ankara pazarına kaysı yollayabiliyorlar ama ne hikmetse Kayseri pazarına giremiyorlar. Yeşilhisarlıların mutlaka ürettikleri elma ve kayısıyı daha iyi pazarlamak için desteğe ihtiyacı var. Bizim de bir an evvel yerli üretim kayısıyı ucuz bir şekilde Kayseri halkının istifadesine sunmamız lazım. Yahyalı ve Yeşilhisar gibi iki büyük üretici ilçeye sahip olan Kayseri’de hala 3 YTL’ye – 5 YTL’ye elma ve kayısı almamızın garipliğini çözmek mümkün değildir.

Yorumlar