Kiralık medrese! Dulkadirlilerden Nasireddin Mehmet Bey’in yaptırdığı medresenin ahvali ne olacak?


Pek alışık olmadığımız bir durumdur “kiralık medrese” haberi duymak… Medreseler, camiler, kümbetler vb. milletimizin ortak malıdır diye biliriz, o yüzden de satılık ya da kiralık ilanlarında “satılık türbe”, “kiralık medrese” türü şeyler beklemeyiz. Hele ki bahsedeceğimiz medrese 1432 yılına ait olursa kim böyle bir şey bekler?
Kayseri’de ilk Müslüman Türk yapılarından olan o muhteşem Camiikebir’in yanıbaşında bulunan Hatuniye Medresesi’ni Dulkadirli Beylerinden Nasireddin Mehmet Bey, eşi Hatice Hatun adına (diğer adı Mısır Hatun, Mısır’a elçi olarak gittiği için bu adı almış, türbesi Pınarbaşı ilçesinin Melikgazi köyündedir.) bu medreseyi 1432 yılında yaptırmıştır. Medresenin üzerinde kitabesi yoktur. Kitabesi Arkeoloji Müzesine kaldırılmıştır ve üzerinde şunlar yazılıdır:
"Bu medreseyi büyük emir, hayır ve hasenat sahibi Arap ve Acem'in sultanlarının sultanı, dünyada emirler sultanı, dünya ve dinin yardımcısı saadetli merhum Halil oğlu Mehmed Allah günlerini daim etsin, Müslümanlar da o durdukça faydalandırsın- sevap umarak, ilim öğrenmekle uğraşacak, alim ve öğrenciler için Şevval 835'te (Haziran 1432) yaptırdı. Allah onun iütuf ve ihsanını kabul buyursun."
Kayseri’de bu medreseye “Şamiler Medresesi” adını da vermişler. Şamiler, aslında Şamlılar demektir. Bu ismin Dulkadirli Beyliğinin hakimiyet alanıyla ilgili olduğunu sanıyoruz. Memlüklülerle ilgilerinin bulunuşu ve bugünkü Suriye topraklarında da hüküm sürmeleri bu adlandırmayı getirmiş olabilir. Ayrıca bölgeye yerleştirdikleri Halep Türkmenlerinden Şamlılarla (Şamlu) da bu ismin ilgisi olabilir.
Neyse, biz hikayemize geri dönelim. Yıl 1977… Nasıl olmuşsa olmuş, bu tarihi yapı Mustafa Tatar’a satılmış. Tatar da buraya oldukça yüksek paralar harcamış ve oldukça yıpranmış olan tarihi yapıyı ayağa kaldırmış, inşaat malzemeleri satmaya başlamış. Lakin yapılan onca masraf karşılığını bulmamış olacak ki gazetelere yansıyan haberlere göre tarihi medrese kiraya çıkmış. Mustafa Tatar, kiralamak isteyenleri ince elemiş, sık dokumuş olacak ki gazete haberine göre burasının içkisiz lokanta olmasını istediğini belirtmiş. Ona göre, tarihi yapıya uygun olan iş kolu buymuş.
Ortada büyük bir yanlışlık var ama bu yanlışın sahibi Mustafa Tatar değil. Çünkü o, bu yapıyı 1977 yılında 'izali şuyu' ile satın aldı. Sonra aslına uygun tamiratını yaptırdı. Yanlışlık baştaki işte. Yani bu yapı, yapıldığı zamanlarda Hatice Hatun (Mısır Hatun) adına kayıtlı bir vakfın malıydı mutlaka. Ki Mısır Hatun (Hatice Hatun)’un 1432 yılında gittiği Kudüs’te de yaptırdığı bir medrese var ve bu medresenin de vakfı var. Demek ki yanlışlık, bu tür tarihi yapıların milletin ortak medeniyetinin malı olduğunu unutanlardadır.
Bence şehrimizin yöneticileri, ülkemizin yöneticileri, yapılan bu yanlışı düzeltmek ve tarihi medresenin inşaat malzemeleri satılan bir yer olmaktan kurtulmak için kolları sıvamalılar ve Mustafa Bey’e yardımcı olmalılar, onun tarihi eseri kurtarmak için gösterdiği hassasiyete teşekkür edilmeli ve sonuç olarak bu yapı Mustafa Bey’den satın alınmalıdır. Tarihi medresenin de “kiralık” olarak ilan edilmesi yerine, tarihteki mazisine yakışan bir şekilde Hatuniye Medresesi, milletin ortak zenginliği ve kültür varlığı olarak hak ettiği yerde olmalıdır.
Hatuniye Medresesi sade ve sağlam bir kesme taş mimarisi ile klasik eyvanlı medreselerine bağlanmaktadır. Yapıldığı dönem Kayseri'nin sıkça el değiştirdiği bir dönemdir.Medreseye batı yönündeki taç kapıdan girilir. Mukarnas dolgulu ve gösterişli taç kapı nişinin sağındaki cephe, ortada bir sütun üzerine sivri kemerlerle iki gözlü bir çeşme olarak düzenlenmiştir. giriş eyvanının iki tarafında ise avluya bakan tonozla örtülü derin birer niş yer almıştır.Giriş eyvanından sonra avluya çıkılır. Giriş tarafındaki revakın üç kemerinden giriş kapısını ortalayan ortadaki diğer iki tanesinden daha geniştir. Bu revakın üzerindeki tonoz çatıyı iyon tarzında iki sütun taşımaktadır. Giriş eyvanın her iki tarafında küçük birer eyvan niteliğinde iki hücre bulunmaktadır. Bu hücrelerin hemen yanında da terasa çıkmayı sağlayan birer merdiven bulunmaktadır.
Kuzey ve güney yönündeki revaklarını tutan kemer aralıkları eşittirler. Bu revakları üç adet korent tarzı sütunlar taşımaktadır. Kuzey ve güney yönlerinde revakların arkasında karşılıklı ve eşit büyüklüklerde beşer adet oda bulunmaktadır.Medresenin doğu cephesinde bulunan ana eyvanın önünde 6.60 metre genişliğinde sivri bir kemer bulunmaktadır. Aynı şekilde eyvanın sivri olan baş üstü kemerini ayakları boyunca aşağı inen dikdörtgen şeklinde geniş bir köşe çubuğu çevirmektedir.Büyük eyvanın her iki yanında yuvarlak kubbeler ile örtülmektedir. Bu kubbelerden her biri 12 üçgen yüzlü bir kuşak ile duvarlara bağlanmıştır.

Yorumlar