Sen

Beni tanıdığını sanıyorsun. Evet, tanıyorsun mutlaka… Lakin, ben kendimi tanıyamazken böyle, sen nasıl beni tanıyorsun merak ediyorum.
Seninle ben hep tezatları yaşıyorum. Neden böyle oldu bilemiyorum. Ya bağrıma saplanan bir hançer oluyor ya da elimde demet demet çiçekler… Ya mahallenin kuyusuna düşmüşüm ya da pencerenin altında serenat yapıyorum. “Yeşil pencerenden bir gül at bana / Işıkla dolsun kalbimin içi / İşte geldim mevsim gibi kapına / Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ”
Hepsi de benim.
Ağlamam da gülmem de, üzülmem ya da sevinmem an meselesi. Senin yanındayken benim ayarlarım bozuluyor. Gerçi sayende bu bozukluk hayatımın bir gerçeği oldu ama ben biliyorum ki denizin bittiği yerdeyim. Karaya vurdum.
Sen gemide kaldın. Acı acı baktın bana. Ben sahilde can çekişiyorum. Okyanusun kenarındayım ama bir damla suya muhtacım. Sen o suyu dudaklarıma uzatmıyorsun.
Bu filmin sonuna dayanmak zor.

Yorumlar